CHP Çanakkale Milletvekili Bülent ÖZ Referandum Sonrası Yaptığı Açıklama
16 Nisan 2017 Halk Oylaması sürecinde parti kimliğimiz olmadan, yurttaş sıfatımızla, vatandaşlarımıza değiştirilmek istenilen anayasa maddelerindeki çekincelerimizi anlattık. Şaibeler ile dolu gerçekleştirilen seçimin ertesinde emsalleriyle uyuşmadan alınan skandal kararlar ile bu çekincelerimiz pekişmektedir. Duruma göre aldıkları kararlar ile iktidar ve kurumlar kendilerini yasaların üstünde görmektedir. İlk günden bugüne dediğimiz gibi hukuk çerçevesinde tercihi ne olursa olsun oyunu veren herkes bizim için önemlidir. Fakat yaşanan süreçte iktidarın oy verenleri ötekileştirmesinden, oy sayımına müdahil olmasına, kurumların kanunsuz açıklamalar yapmasına kadar her safhası endişe verici olmuştur. Sandık demokrasinin namusudur ve bizler bu bilinçle hukuk kuralları çerçevesinde sandıklarımıza ve oylarımıza sahip çıkmak isterken, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın Başbakanlık döneminde kendi önerisi ile yasalaşan mühürsüz oylar geçersiz sayılır kanununa rağmen boşuna uğraşmayın atı alan Üsküdar´ı geçti söylemi akla mantığa sığmamaktadır. Köroğlu hikayesi olan bu laf atın çalınmasıyla alakalıdır ve maksadındaki takdiri halkımıza bırakıyorum dedi.
CHP´li ÖZ; Oylamada sahte oy pusulası kullanımını engellemek için oy pusulalarında mühür olması gerektiğini açıklayan YSK, mühürsüz oy pusulalarının dışarıdan getirildiğinin kanıtlanamadığı hallerde, bu pusulaların geçerli olacağı kararını alan YSK, açıkça hukuku çiğnemektir. 2010 yılında düzenlenen 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 98. Maddesinde ‘Mührü bulunmayan zarflar geçersiz sayılır.´ Hükmünü içermektedir. Yine bu referandum öncesinde 15 Şubat 2017 tarihinde YSK diyor ki; mühür bulunmayan zarflar geçersizdir. YSK ´nın kanunlarımızın açıkça belirtmesine ve kurum başkanının yayınladığı genelgeye rağmen aldıkları sonuç geçersizdir. Mühür son karardır, mühür namustur, mühür onaydır. YSK Mührünü esaret altına almış, onları o makama getirenlere mühürlerini teslim etmişlerdir. Görüyoruz ki Yüksek Seçim Kurulu Başkanı, kendini kanundan yüksek görmektedir. Hiç kimse kanunların üzerinde karar veremez dedi.
Bülent ÖZ; Emsal olarak örnek verdiği mühürsüz pusula kabullerinin tamamı 2010 yılında değişen yasadan öncesidir. Anlattığı emsal kararları bizlerde biliyoruz, bize yasadan önce verilen kararları anlatmak yerine mevcut kanuna göre incelemelerini yapmasını istiyoruz. Yine bizler biliyoruz ki YSK baskı altında ve kendi iradesi dışında bu açıklamaları yapmak zorunda bırakılmıştır. Hiçbir kurum İktidarın baskısından korkmamalıdır. Gücünü halktan yana değil iktidardan yana kullanan YSK güçsüzdür, karar alma hükmü kalmamıştır. Derhal istifa etmelidir dedi.
CHP´li ÖZ; Hatırlıyoruz ki 2014 yerel seçimlerinde, Bitlis Güroymak ilçesinde bir sandıkta bir zarfın mühürsüz olduğu tespit edilince, AK Partilerin itirazları sonucu ilçedeki seçim iptal olmuş ve İl Seçim Kurulu kararıyla yeniden seçim yapılmıştı. Üstelik Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı yine Sadi Güven yapıyordu.
Emsal İtiraz Avrupa´da Kullanılan Oylarda kabul gördü, Yurt içi oylarda kabul edilmedi
Çok eskiye gitmeye gerek yok, 16 Nisan Referandumu yurtdışı oyları sayılırken 472 no´lu sandık için itirazda bulunan AK Parti yetkilisinin, kanun gerekçesi ile yazdığı dilekçesi kabul olmuş ve mühür olmayan zarflar açılmadan iptal ederek, oylar geçersiz sayılmıştır. Fakat aynı gerekçeyle itiraz edilen yurt içi oylarda aldığı karar kanun dışıdır.
Mührü kendinde olmayan YSK´nın son saniyede verdiği "mühürsüz oylar geçerlidir" kararıyla yasaları uygulamayan ve kurumu yasaların üstünde gören bir anlayışın esiri olmuştur dedi.
Bülent ÖZ; Kamuoyu ve halkımızın huzurunda soruyorum; seçim sonuçları %51 hayır, %49 evet çıksaydı, daha sandıkların tamamının açılmasını beklemeden aynı açıklamayı yapabilecekler miydi? Mühürsüz pusulaları geçerli sayabilecekler miydi? Kamuoyunun önünde şaibeli bir seçimin en üst yetkilisi olmaktan hiç rahatsızlık duymuyorlar mı? Diye sordu.
CHP Milletvekili Bülent ÖZ; Vatandaşlarımızın kullandığı oylarının takipçisi olacağız, bu konu aydınlanana kadar gerekli tüm adımları atacağız. Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri olarak milyonlarca vatandaşımızın üzerimizdeki sorumluğuyla Anayasa Mahkemesine başvuracağız. Tekrar ifade ediyorum ki evet oyu veren de, hayır oyu verende bizim vatandaşımız. Bu süreç Şaibeli bir seçim ile eşit oy oranı alan tarafları kutuplaştırmaktan başka bir sonuç getirmez. Kanunun gereğini uygulamayan, halkı ötekileştiren bir tarafın temsilcisi olmak, ülkemizi bölmek isteyenlere fırsat yaratacaktır dedi.
YORUMLAR