GÜÇLÜ TALEP, YÜKSELEN KUR VE ENFLASYON
02 Kasım 2021 - 12:03
ÇASİAD EKONOMİ BÜLTENİ EKİM 2021
Eylül ve Ekim aylarına ilişkin öncü göstergeler ekonomik aktivitenin hep talep hem de üretim tarafında güçlü seyrettiğine işaret ediyor.
Talep tarafında kredi kartı harcamaları Ağustos ve Eylül ayındaki performansını koruyarak artış eğilimi sürdürdü. 4 haftalık ortalama kredi kartı harcamaları 8 Ekim tarihi itibarıyla 36 milyar TL seviyesinde bulunuyor. Üretim tarafında ise Ağustos’ta 54,1 olarak ölçülen manşet PMI, Eylül ayında 52,5’e gerilemesine rağmen imalat sanayinde faaliyet koşullarında aylık bazda iyileşmeye işaret etmişti. Eylül ayına ilişkin reel sektör güven endeksi de artışını sürdürürken alt kırılımlarda gelecek 3 aya ait ihracat siparişi ve genel gidişata ilişkin beklentilerde bozulma gözlendi. Güçlü talep ve üretim göstergelerine paralel 2021 yılına ilişkin yıllık büyüme oranının yüzde 8-9 bandında olmasını bekliyoruz.
Grafik 1- 4 Haftalık Ortalama Kredi Kartı Harcamaları (BDDK) Tablo 1-İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi
Merkez Bankası’nın Eylül ayı toplantısında gerçekleştirdiği beklenmedik faiz indirimi sonrasında TL’de yaşanan değer kaybı sene başı itibarıyla yüzde 24 düzeyinde bulunuyor. Bugün gerçekleşecek para politikası toplantısında politika faizinde 50 baz puanlık indirim olası görünüyor. Faiz indirimleri ve kurdaki değer kaybı sonucu enflasyon beklentileri de bozulmaya devam ediyor. TCMB Ekim ayı beklenti anketine göre yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentisi %16,74'ten %17,63'e yükselirken, 12 ay sonrası için dolar/TL beklentisi 10,01 ile ilk kez çift haneyi gördü. Enflasyon Eylül ayında bir önceki aya göre %1,25 artarak %19,58 olurken çekirdek enflasyon da %16,98’e yükselmişti. Kurdaki değer kaybı ve volatilite, enerji fiyatlarındaki artış, enflasyon beklentilerindeki bozulma ve talep, enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaya devam ediyor. Mevcut şartlarda enflasyonun sene sonunda yüzde 20 seviyesinde olmasını bekliyoruz.
Grafik 2- Aylara Göre Cari Yıl sonu TÜFE ve Dolar Kuru Beklentisi Grafik 3- Aylara göre TÜFE, C ve B Endeks (TÜİK)
Küresel ekonomide tedarik zinciri, enerji krizi ve tüketici fiyatlarındaki artışlar global görünüm üzerinde risk oluşturuyor. Tedarik zinciri sorunları, özellikle ABD ve Euro Bölgesi'nde artış kaydederken ülkelerin ekonomik aktivitelerini ve enflasyon görünümünü de olumsuz etkiliyor. IMF tarafından yayımlana Dünya Ekonomik Görünümü raporunda da tedarik zinciri sorunlarına paralel ABD’ye, İspanya ve Almanya’ya ilişkin büyüme tahminleri aşağı revize edilmesi dikkat çekti.
3 Kasım’da gerçekleşecek ABD Merkez Bankası toplantısında Fed’in tahvil alımlarını azaltıp azaltmayacağına ilişkin kararı (tapering) TL’nin yönü açısında önemli olacaktır. Eylül ayında gerçekleşen Fed toplantısı’nda ABD Merkez Başkanı Powell tahvil azaltımına ilişkin net bir tarih vermese de bunun yakın zamanda gerçekleşeceği sinyalini vermişti. Dolayısıyla Kasım ayında gerçekleşecek toplantıda bu karara ilişkin gelişmeler piyasalar açısından önemli. Kasım’da tahvil alımlarının azaltılmasına yönelik bir karar alınması halinde, azaltma sürecinin Kasım ortasında veya Aralık ortasında başlaması bekleniyor.
Euro bölgesi tüketici fiyatları Eylül’de yıllık bazda yüzde 3,4 artarak 13 yılın en yüksek oranı olarak gerçekleşti. ABD'de ise enflasyon Eylül'de yıllık bazda yüzde 5,4 olarak yine beklentinin üzerinde gerçekleşti. Avrupa Merkez Bankası ve ABD merkez Bankası mevcut yükselişleri “büyük ölçüde geçici” olarak nitelendirirken aşırı tepki verme konusunda temkinli bir tavır sergiliyorlar. Diğer taraftan enflasyondaki artışın geçici olmadığını ve fiyat artışlarına karşı temkinli olunması gerektiğini ifade eden fikirler çoğalmaya başladı. İngiltere Merkez Bankası’ndan gelen açıklamalar da İngiltere tarafında faiz artışının en yakın toplantıda gerçekleşeceği beklentisini artırdı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde fiyat artışlarının “ne kadar geçici olduğu” sorusu ana gündem maddesi olmaya devam edecek ve kuşkusuz fiyat artışlarının talep kaynaklı olduğu varsayımı altında, etkin olabilen politika faizinin, arz sıkıntıları sonucu oluşan enflasyon baskısını azaltma konusunda bir çözüm olmaması Merkez Bankalarının politika arayışını güçleştirecek.
CARİ DENGE AĞUSTOS'TA FAZLA VERDİ
Ağustos’ta cari açıktaki toparlanma devam ederken, global enerji fiyatlarındaki artış cari açık üzerinde risk oluşturuyor. Ödemeler Dengesi İstatistiklerine göre geçen yılın Ağustos ayında 4 milyar dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın aynı ayında 0,5 milyar dolar fazla verdi. Böylece cari denge, Ekim 2020’den beri ilk defa fazla vermiş oldu.
Bunun sonucunda 12 aylık kümülatif cari işlemler açığı 28 milyardan 23 milyar dolara geriledi (Grafik 1). Cari dengedeki iyileşmede, dış ticaret açığının bir önceki yılın aynı ayına göre 2,6 milyar dolar azalarak 2,8 milyar dolara gerilemesi ve hizmetler dengesi kalemi kaynaklı net girişlerin 2,3 milyar dolar artarak 4,1 milyar dolara yükselmesi etkili oldu. Yaz turizminin olumlu etkisi ile seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler, geçtiğimiz aya göre 1,3 milyar dolar artarak 3,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Ağustos ayı dış ticaret açığının iyileşmesinde ise, 12 aylık kümülatif net altın ithalatının 3,6 milyar gerileyerek 11,7 milyar dolara inmesi etkili olmuştu (Grafik 2). Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı, Ağustos ayında 4,4 milyar dolar fazla verdi. Bir önceki yılın Ağustos ayında bu rakam 1,5 milyar dolar olarak kaydedilmişti.
Grafik 1- 12 Aylık Kümülatif Cari Denge (TCMB) Grafik 2- 12 Aylık Kümülatif Net Altın İhracatı (TCMB)
Finansman tarafında ise Ağustos'ta doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net çıkışlar 319 milyon dolar olurken, portföy yatırımları 1,34 milyar dolar tutarında net giriş kaydetti. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından üye ülkelere Fon’daki kotalarına paralel olarak SDR tahsisatı sonucunda Türkiye’ye tahsis edilen 6,34 milyar dolar, finans hesabı altında kaydedildi. Döviz rezervlerinde 13,3 milyar dolar net artış gözlendi (Tablo 1). Finansman kompozisyonuna tarihsel olarak baktığımızda, rezerv varlıkların son 4 ayda toplam artış 30 milyar dolara ulaştı. Öte yandan son 4 aydaki portföy girişi, 6,6 milyar dolar seviyesinde kaydedildi (Grafik3).
Tablo 1- Cari Açık Finansmanı (TCMB)
Ticaret Bakanlığı öncü verilere göre Eylül’de ihracat, yıllık %30'luk artışla 20,8 milyar dolar, ithalat %12 artışla 23,4 milyar dolar kaydedilmişti. Bunun sonucu olarak, dış ticaret açığı geçen yıla göre 2,3 milyar dolar azalarak 2,6 milyar dolara gerilemişti. Buna paralel olarak cari açıktaki düzelmenin Eylül ayında da devam etmesi bekleniyor. Diğer taraftan turizm gelirleri ve kuvvetli dış talep, cari açıktaki düzelmeyi desteklese de global enerji fiyatlarındaki artış, cari açık tahminimiz olan 19,5 milyar dolar (GSYİH’nin yaklaşık %2,5’i) üzerinde yukarı yönlü risk oluşturuyor.
Eylül ve Ekim aylarına ilişkin öncü göstergeler ekonomik aktivitenin hep talep hem de üretim tarafında güçlü seyrettiğine işaret ediyor.
Talep tarafında kredi kartı harcamaları Ağustos ve Eylül ayındaki performansını koruyarak artış eğilimi sürdürdü. 4 haftalık ortalama kredi kartı harcamaları 8 Ekim tarihi itibarıyla 36 milyar TL seviyesinde bulunuyor. Üretim tarafında ise Ağustos’ta 54,1 olarak ölçülen manşet PMI, Eylül ayında 52,5’e gerilemesine rağmen imalat sanayinde faaliyet koşullarında aylık bazda iyileşmeye işaret etmişti. Eylül ayına ilişkin reel sektör güven endeksi de artışını sürdürürken alt kırılımlarda gelecek 3 aya ait ihracat siparişi ve genel gidişata ilişkin beklentilerde bozulma gözlendi. Güçlü talep ve üretim göstergelerine paralel 2021 yılına ilişkin yıllık büyüme oranının yüzde 8-9 bandında olmasını bekliyoruz.
Grafik 1- 4 Haftalık Ortalama Kredi Kartı Harcamaları (BDDK) Tablo 1-İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi
Merkez Bankası’nın Eylül ayı toplantısında gerçekleştirdiği beklenmedik faiz indirimi sonrasında TL’de yaşanan değer kaybı sene başı itibarıyla yüzde 24 düzeyinde bulunuyor. Bugün gerçekleşecek para politikası toplantısında politika faizinde 50 baz puanlık indirim olası görünüyor. Faiz indirimleri ve kurdaki değer kaybı sonucu enflasyon beklentileri de bozulmaya devam ediyor. TCMB Ekim ayı beklenti anketine göre yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentisi %16,74'ten %17,63'e yükselirken, 12 ay sonrası için dolar/TL beklentisi 10,01 ile ilk kez çift haneyi gördü. Enflasyon Eylül ayında bir önceki aya göre %1,25 artarak %19,58 olurken çekirdek enflasyon da %16,98’e yükselmişti. Kurdaki değer kaybı ve volatilite, enerji fiyatlarındaki artış, enflasyon beklentilerindeki bozulma ve talep, enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaya devam ediyor. Mevcut şartlarda enflasyonun sene sonunda yüzde 20 seviyesinde olmasını bekliyoruz.
Grafik 2- Aylara Göre Cari Yıl sonu TÜFE ve Dolar Kuru Beklentisi Grafik 3- Aylara göre TÜFE, C ve B Endeks (TÜİK)
Küresel ekonomide tedarik zinciri, enerji krizi ve tüketici fiyatlarındaki artışlar global görünüm üzerinde risk oluşturuyor. Tedarik zinciri sorunları, özellikle ABD ve Euro Bölgesi'nde artış kaydederken ülkelerin ekonomik aktivitelerini ve enflasyon görünümünü de olumsuz etkiliyor. IMF tarafından yayımlana Dünya Ekonomik Görünümü raporunda da tedarik zinciri sorunlarına paralel ABD’ye, İspanya ve Almanya’ya ilişkin büyüme tahminleri aşağı revize edilmesi dikkat çekti.
3 Kasım’da gerçekleşecek ABD Merkez Bankası toplantısında Fed’in tahvil alımlarını azaltıp azaltmayacağına ilişkin kararı (tapering) TL’nin yönü açısında önemli olacaktır. Eylül ayında gerçekleşen Fed toplantısı’nda ABD Merkez Başkanı Powell tahvil azaltımına ilişkin net bir tarih vermese de bunun yakın zamanda gerçekleşeceği sinyalini vermişti. Dolayısıyla Kasım ayında gerçekleşecek toplantıda bu karara ilişkin gelişmeler piyasalar açısından önemli. Kasım’da tahvil alımlarının azaltılmasına yönelik bir karar alınması halinde, azaltma sürecinin Kasım ortasında veya Aralık ortasında başlaması bekleniyor.
Euro bölgesi tüketici fiyatları Eylül’de yıllık bazda yüzde 3,4 artarak 13 yılın en yüksek oranı olarak gerçekleşti. ABD'de ise enflasyon Eylül'de yıllık bazda yüzde 5,4 olarak yine beklentinin üzerinde gerçekleşti. Avrupa Merkez Bankası ve ABD merkez Bankası mevcut yükselişleri “büyük ölçüde geçici” olarak nitelendirirken aşırı tepki verme konusunda temkinli bir tavır sergiliyorlar. Diğer taraftan enflasyondaki artışın geçici olmadığını ve fiyat artışlarına karşı temkinli olunması gerektiğini ifade eden fikirler çoğalmaya başladı. İngiltere Merkez Bankası’ndan gelen açıklamalar da İngiltere tarafında faiz artışının en yakın toplantıda gerçekleşeceği beklentisini artırdı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde fiyat artışlarının “ne kadar geçici olduğu” sorusu ana gündem maddesi olmaya devam edecek ve kuşkusuz fiyat artışlarının talep kaynaklı olduğu varsayımı altında, etkin olabilen politika faizinin, arz sıkıntıları sonucu oluşan enflasyon baskısını azaltma konusunda bir çözüm olmaması Merkez Bankalarının politika arayışını güçleştirecek.
CARİ DENGE AĞUSTOS'TA FAZLA VERDİ
Ağustos’ta cari açıktaki toparlanma devam ederken, global enerji fiyatlarındaki artış cari açık üzerinde risk oluşturuyor. Ödemeler Dengesi İstatistiklerine göre geçen yılın Ağustos ayında 4 milyar dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın aynı ayında 0,5 milyar dolar fazla verdi. Böylece cari denge, Ekim 2020’den beri ilk defa fazla vermiş oldu.
Bunun sonucunda 12 aylık kümülatif cari işlemler açığı 28 milyardan 23 milyar dolara geriledi (Grafik 1). Cari dengedeki iyileşmede, dış ticaret açığının bir önceki yılın aynı ayına göre 2,6 milyar dolar azalarak 2,8 milyar dolara gerilemesi ve hizmetler dengesi kalemi kaynaklı net girişlerin 2,3 milyar dolar artarak 4,1 milyar dolara yükselmesi etkili oldu. Yaz turizminin olumlu etkisi ile seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler, geçtiğimiz aya göre 1,3 milyar dolar artarak 3,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Ağustos ayı dış ticaret açığının iyileşmesinde ise, 12 aylık kümülatif net altın ithalatının 3,6 milyar gerileyerek 11,7 milyar dolara inmesi etkili olmuştu (Grafik 2). Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı, Ağustos ayında 4,4 milyar dolar fazla verdi. Bir önceki yılın Ağustos ayında bu rakam 1,5 milyar dolar olarak kaydedilmişti.
Grafik 1- 12 Aylık Kümülatif Cari Denge (TCMB) Grafik 2- 12 Aylık Kümülatif Net Altın İhracatı (TCMB)
Finansman tarafında ise Ağustos'ta doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net çıkışlar 319 milyon dolar olurken, portföy yatırımları 1,34 milyar dolar tutarında net giriş kaydetti. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından üye ülkelere Fon’daki kotalarına paralel olarak SDR tahsisatı sonucunda Türkiye’ye tahsis edilen 6,34 milyar dolar, finans hesabı altında kaydedildi. Döviz rezervlerinde 13,3 milyar dolar net artış gözlendi (Tablo 1). Finansman kompozisyonuna tarihsel olarak baktığımızda, rezerv varlıkların son 4 ayda toplam artış 30 milyar dolara ulaştı. Öte yandan son 4 aydaki portföy girişi, 6,6 milyar dolar seviyesinde kaydedildi (Grafik3).
Tablo 1- Cari Açık Finansmanı (TCMB)
Ticaret Bakanlığı öncü verilere göre Eylül’de ihracat, yıllık %30'luk artışla 20,8 milyar dolar, ithalat %12 artışla 23,4 milyar dolar kaydedilmişti. Bunun sonucu olarak, dış ticaret açığı geçen yıla göre 2,3 milyar dolar azalarak 2,6 milyar dolara gerilemişti. Buna paralel olarak cari açıktaki düzelmenin Eylül ayında da devam etmesi bekleniyor. Diğer taraftan turizm gelirleri ve kuvvetli dış talep, cari açıktaki düzelmeyi desteklese de global enerji fiyatlarındaki artış, cari açık tahminimiz olan 19,5 milyar dolar (GSYİH’nin yaklaşık %2,5’i) üzerinde yukarı yönlü risk oluşturuyor.
12:53
YORUMLAR