Yirmi dört saat görev yapılan, ücret istenmeyen, izin ve raporu olmayan, sürekli sevilen, verilen, fedakârlık yapılan, ama hiç şikâyet edilmeyen bir göreve kim talip olabilir?
Elbette anne...
Mayıs ayının ikinci pazarı ‘anneler günü’ ama annelik bir güne sığmayacak kadar büyük. Bir kadını annelikten mahrum etmek, ona yapılabilecek en büyük kötülük.
Annelik; bu kadar önemli, bu kadar onurlu…
Bize hayat veren, varlığından varlık sunan, canımıza can, kanımıza kan katan, bizim içi vazgeçilmez bir varlık olan anneler;
Teşekkür size, hürmet size, minnet size…
Bizim sizi övmemize gerek yok, çünkü Tanrı sizi övmüş. Kutsal kitabında sizin için diyor ki:
“Rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Ana-babanızdan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, onlara “of!” bile deme; onları azarlama; onlara güzel söz söyle.
“Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişse, şimdi de sen onlara rahmet et! Diyerek dua et.”(1)
Bir başka ayette ise:
“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır… Önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiye de bulunduk…”(2) buyrularak Allah’a şükürden sonra, ana-babaya teşekkür emrediliyor.
Kutlu Nebi’de sizi övmüş, size iyilik etmeyi büyük bir ibadet olarak bildirmiş;
“Cennet, anaların ayakları altındadır.” (3) diyerek cenneti ayaklarınızın altına sermiş, melekler sizi alkışlamış, huriler size imrenmiş, kutlu insanlık soyu sizinle devam etmiştir.
Siz bu kadar yücesiniz ey analar!
Edipler sizin için kaleme sarılmış, şairler sizin için şiirler yazmış, ozanlar sizin için saz çalmıştır. Bakın bir edipsizin için neler yazıyor:
“ Kadın anne de insanüstü bir manaya ulaşmıştır. Allah’ın yaratıcı ve terbiye edici tecellisine direkt ayna olur… Anne, bağlılığın, anne fedakârlığın, anne cömertliğin, anne karşılıksız sevmenin sembolüdür. Bu yönüyle anne ilahi rahmete benzer, hep verir, bağışta bulunur; fakat hiçbişey beklemez.
Ana toprağa, baba göğe benzer. Üzerine bastığımız yer gökten yücedir. Aşık Veysel’in değimiyle toprak; çiğnediğimiz, yarıp parçaladığımız halde en sadık dosttur. Toprak her zaman lütuf ve bereket kaynağıdır. İşte bu anlamda anne toprağa benzetilmiştir.”(4)
Bir şair şiiriyle, bir ozan sazıyla;
“Ana başta taç imiş,
Her derde ilaç imiş,
Bir evlat pir olsa da,
Anaya muhtaç imiş.”(5) diyerek coşmuştur.
“Beşiği sallayan el dünyaya hükmeder.” Demişler. Yeniden beşiğimizi sallasan, ninniler söylesen, mutluluğu senin kucağında bulsak, bizi teselli etsen, ümit versen, yol göstersen anne;
Yeniden dünyaya hükmetsek…
Sen; bizi karnında taşıyan, sütünle besleyen, sevginle can veren, ninnilerle uyutan, masallarla büyüten, bizimle ağlayan bizimle gülen canansın.
“Anacığım; her şeyin iyisi var, kötüsü var. Analığında öyle değil mi? İyisine canlar feda; ya evladını bir sur dibine, ya da sokak köşelerine bırakanlara ne demeli? Ana; analığını, evlat evlatlığını bilmeli. Ana var, yavrusuyla abideleşir, başı semaya ulaşır. Ana var, iblis yetiştirip onunla lanetleşir.”(6)
Biz, sizinle abideleşmek istiyoruz ey kutlu analar. Çünkü siz olmasaydınız, peygamberler doğmaz, kahramanlar olmaz, bilim adamları, sanatkârlar yetişmez, insanlık yaşayamaz, medeniyetler kurulamazdı.
Ey kutlu Analar!
Silin artık gözlerinizden akan yaşı. Yetiştirdiğiniz evlatlarınız size de, vatana da sahip çıkacaklar. Yüzünüzde ki tebessümü eksik etmeyin. Arkamızdan mırıldandığınız duanı, karşılıksız sevgi hiç tükenmesin.
“Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.” Demişler. Ağlarsanız bile, sevinç yaşları olsun gözünüzden akanlar.
“Toprak tohuma, tohum yağmura, yağmur buluta, insanoğlu da havaya nasıl muhtaç ise, bizde size muhtacız. Hayır duanızı esirgemeyin bizden. Analık sütünüzü helal edin emi..?” (7)
Anneler günün de sizi bir kez daha selamlıyorum. Çünkü “ Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz.” Gerçeğini çok iyi biliyorum. Sizden de vatanımızdan da asla vazgeçmeyiz.
Uzatın o pamuk ellerinizi doya doya öpelim.
ANNELER GÜNÜ’NÜZ KUTLU OLSUN…
YORUMLAR