Sözlerime ilahi vahyin aydınlık mesajları ile başlıyorum. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
“Ey Peygamber! De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafur’dur, Rahim’dir.” (Al-i İmran 3/31; Maide 5/54)
“Öyleyse namazı kılın, zekatı verin, Allah’a sımsıkı sarılın. O sizin Mevlanız, dostunuz, koruyup kollayanınızdır. Ne güzel Mevla’dır, dosttur O, ne güzel koruyucunuzdur O” (Hacc 22/78)
Bir başka ayet ise şöyle:
“Gerçek dost Allah’tır…” (Şuara 42/9)
Bakara suresinin son ayetinde bir cümle var:
“Sen bizim Mevlamız, dostumuz, koruyucumuzsun” (Bakara 2/286) diyor.
Şu halde Allah bizim Mevlamız, dostumuz, bizim koruyucumuzdur. Bizi sevdiği için kusurlarımızı bağışlamaktadır. O Rahman ve Rahim’dir. Biz gerçek dosttan başka kime sığınabiliriz?
Dost dosta zulmeder mi, azap eder mi?
Cevabı yüce Allah kendisi veriyor:
“Allah insanlara asla zulmetmez.” (Al-i İmran 3/108)
Öyleyse ahretteki azabın anlamı ne? Kur’an’dan dinleyelim:
“İşte bu azap sizin kendi yaptıklarınızdan dolayıdır; yoksa Allah kullarına asla zulmetmez.” (Al-i İmran 3/182)
İşte Kur’an’ın soylu mesajı bu…
Bakın bir ayet anlamı daha vermek istiyorum:
“Bilin ki Allah kimseye zerre kadar haksızlık etmez, herkese hak ettiği cezayı verir. Fakat zerre kadar bir iyilik yapılmış olsa ona kat kat sevap verir ve ayrıca kendi katından ona büyük bir mükafat lutfeder.” (Nisa 4/40)
Tekrar ediyorum. Allah “zerre kadar bir iyilik yaparsanız ona kat kat sevap veririm. Ayrıca büyük bir lütufta da bulunurum.” diyor. Ayet bu.
İşte gerçek dost…
Ve O dost diyor ki:
“Sakın Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz, çünkü Allah’ın rahmetinden ancak kafirler ümidini keser.” (Yusuf 12/87)
Bu ayetlerin bize verdiği soylu mesajı iyi anlamak, doğru anlamak zorundayız.
Allah’ın cehennemlik ilan ettiği kimselerden birkaç örnek vermek istiyorum:
“İbrahim demişti ki: ‘ Benim Rabbim hayat veren ve öldürendir.’ (Nemrud) cevap verdi: ‘Ben de hayat verir ve öldürürüm’ ( iki adam çağırmış birini öldürmüş birini bırakmıştı.) İbrahim: “Allah güneşi doğudan getirir, hadi sende onu batıdan getir’” demişti de, küfre gömülen bu adam donakalmıştı. Allah zalimleri asla hidayete erdirmez.” (2/258)
Şu halde Allah zalimlere, gaddarlara azap ediyor, bu kesin…
Kur’an bize cehennemlik bir insan olarak Karun’u da örnek gösteriyor:
“Biz ona öyle hazineler vermiştik ki sadece anahtarlarını taşımak bile güçlü kuvvetli bir müfrezeye zor gelirdi. Allah sana iyilikte bulunduğu gibi sen de başkalarına iyilik yap ve sakın haddi aşıp zalim olma” denildi. (Karun ise) herkes iyi bilsin ki bu servete ben, kendi bilgim ve becerim sayesinde ulaştım diye cevap verdi.
“Artık suçu tabiat haline getirenlerin günahlarından sual olunmaz” (Kasas 28/76-78)
Karun servete sahip olmanın değil, servete ait olmanın sembolüdür.
Mevlana diyor ki, servet denizde giden gemiye benzer. Üstüne binersen seni götürür, içine alırsan seni batırır.
Firavun’da cehennemi boylayanlardan biridir. Neden?
“Ene rabbükümül-âlâ, yani ‘sizin en yüce Rabbiniz benim’ diyerek ilahlığını ilan etmiştir. (Bkz. Naziat 79/24) de ondan.
Firavun sadece bununla kalmadı:
İlahi vahyin ifadesi aynen şöyle:
“Firavun (alaylı bir üslupla) dedi ki: ‘Ey Haman! Bana yüksek bir kule yap ki göklere yükselmenin yollarını bulayım, gerçi ben Musa’nın yalancı olduğunu biliyorum ama, bakarsın Musa’nın tanrısını da orada bulabilirim. Firavun’un yaptığı kötü iş kendisine güzel göründü” (Mümin 40/36-37)
Ayrıca Firavun erkek çocukları öldürtüp kız çocukları sağ bırakıyordu. (Kasas 28/4)
Bu zulmün en vahşisiydi.
Ebu Lehebler, Ebu Cehiller de aynı yolu izlediler. 13 yıl Mekke’de Hz. Peygamber’e kan kusturdular. Sonra öldürmeyi planladılar. Medine’ye sığınınca ordu toplayarak yok etmeye kalktılar. Bu zulmün en adisiydi.
Evet, zalimler için yaşasın Cehennem…
Şu halde Nemrut, Karun, Firavun, Ebu Cehil, Ebu Leheb gibi zalimler için gelen azap ayetlerini; masum, çaresiz, şirk ve zulme batmamış Müslümanlar için gelmiş gibi anlatarak insanları korkutmak, en büyük günahtır. Bu yanlışlıklardan vazgeçelim. Bugün cami kürsülerinde anlatılanlar bunlardır.
Buhari ve Müslim’in ortak rivayetleri olan bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:
“Ey Muaz! ‘Bilir misin kulların Allah üzerinde ki hakkı nedir?’
Bu soruya ‘Allah ve Resulü daha iyi bilir’ şeklinde cevap veren Muaz’a, (Peygamberimiz) kendisinin Allah anlayışını ele veren şu cevabı veriyor:
‘Kullarına azap etmemesidir.’
İslam dünyasında Müslümanlar zaten perişan, zaten yanıyorlar. Aç, susuz, sağlıksız, eğitimsiz, cehennem hayatı yaşıyorlar. Dünyada yanmış bu adamları bir de cehennemde yakmanın manası yok.
Fethullah Hoca bile diyor ki:
“Hadislerde anlatıldığına göre, Allah’ın o engin rahmeti, ahirette öyle bir tecelli edecektir ki, şeytan bile ‘Acaba ben de istifade edebilir miyim?’ diye ümide kapılacaktır. Böyle bir rahmet enginliği karşısında cimrilik yapmak ve o cimriliği temsil etmek müslümana yakışmaz. Hem bize ne? Mülk Allah’ın, hazine O’nun, kul O’nun… Öyle ise herkes haddini bilmeli…” (Zaman, 17 Ekim 1999,2)
Bugün maalesef;
“Dindarlık adına insanlara Allah sevgisi, ümit ve güven yerine, korku aşılanmakta, cehennemle tehdit edilmekte, cennet bir piyango gibi şans meselesi olarak görülmektedir. Öyle ki kıldan ince kılıçtan keskin bir köprüden geçerek ancak cennete gidilebileceği, dolayısıyla bunun hemen hemen imkansız olduğu, Allah adına bir din öğretisi olarak sunulmaktadır. Böyle bir köprüden geçse geçse üç-beş ip cambazı geçebilir; oysa din bir cambazlık kurumu değildir. Yol da köprü de ahirette değil bu dünyadadır. Marifet, bu dünyada yanlış yollara sapmadan doğru yolda yürümektir. ‘Kıldan ince, kılıçtan keskin’ olan ahiret köprüsü değil, ahlak köprüsüdür. Ziya Gökalp’in dediği gibi, ‘Ahlak yolu dardır.’ ”
Kürsülerden durmadan cehennemi anlatırken, cezadan söz ederken, insanları korkutmaya çalışırken Kur’an’ın tavrı nedir biliyor muyuz?
Kur’an-ı Kerim’de cennet kelimesi 147 defa geçmektedir. Cehennem kelimesi ise 77 yerde zikredilmektedir…Cennetin sekiz kapısı vardır. Kurtubî bu kapıları 13’e çıkarmaktadır. Cehennemin 7 kapısının olduğu ayetle sabittir. (Hicr 15/44). Yine Kur’an’da “Genişliği gökler ile yer arası kadar olan Cennet”ten bahsedilmektedir. (3/133)
Yine Kur’an’da affetmek 234 defa geçmekte, ceza kavramı ise 117 kez yer almaktadır.
Bütün bunlar gösteriyor ki Cennet Cehennemden çok daha büyüktür. Şu halde Cennete girecek olanlar Cehenneme girecek olanlardan daha çoktur.
“Hatta, ‘Cennete girmek mi, Cehenneme girmek mi daha zordur?’ diye sorarsanız, bana göre, cehenneme girmek daha zordur.” (Elik, 5/146)
Bu duygularla sizlere hayırlı cumalar diliyor, saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
YORUMLAR