Reklam
Ahmet Kocabaş

Ahmet Kocabaş


AZİZ ŞEHİTLER

03 Nisan 2018 - 13:38

Şehidi olmayan topraktan vatan, kana bulanmayan kumaştan Albayrak ve şehadeti düşünmeyen askerden Mehmetçik olamaz Bu nedenle Şair:

“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,

 Toprak, uğrunda ölen varsa vatandır.” (1) demiştir. 

 Bir milletin geleceği âlimlerinin kalemiyle, çalışanlarının alın teriyle, analarının ve bacılarının gözyaşıyla ve şehitlerinin kanıyla yazılır. Böylece bu millet büyük millet olarak tarihteki yerini alır.

Bu nedenle Milli Şair Mehmet Akif İstiklal Marşı´nda şöyle kükrer:

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
               Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda.
               Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” (2 

Anadolu; uğrunda yiğitlerin can verdiği, bağrında soylu kahramanların şehit düştüğü, anaların şehit kuzularına ağıtlar yaktığı, taze gelinlerin eşlerine gözyaşı döktüğü, günahsız bebeklerin yetim doğduğu kutsal topraklardır.
               “Benim eşsiz güzel yurdum…
               Yurtlar şahı, güzel yurdum…
               Türkü türkü kokan yurdum…
               Ana dolu, Anadolu´m.” (3) 
               “Binler, yanında gazi; binler ardında şehit.” (4)
               Bu topraklar gazi, bu topraklar yiğit.
               Siz şehitler coğrafyasının evlatları, şehitler ülkesinin çocukları, şehitler vatanının onurlu yiğitlerisiniz. Şehit okulları, şehit camileri, şehit caddeleri, şehit Abideleri, Anadolu medeniyetinin temel taşlarıdır. Şehit Ömerler, Şehit Osmanlar, Şehit Aliler, Şehit Hüseyinler, Şehit Mustafalar, Şehit Kamiller, Şehit Şahinler, Şehit Tahsinler, Şehit Hamdiler, Şehit Mehmetler… Ruh dünyamızın ölümsüz kahramanlarıdır. Çanakkale türküleri, Yemen ezgileri, Tuna mersiyeleri, Şehit ağıtları… Şehitlerimizi ölümsüzleştiren şeref belgelerimizdir.
               “Eş hele bir dağları örten karı,
               Ot değil onlar, dedenin saçları!
               Dinle, şehit sesleridir, rüzgârı!
               Durma levent asker, uğurlar ola.” (5)
               Ah! Şehit anaları ah! Size ne diyeyim, sizi nasıl anlatayım?
               Bir şehit anasının trenden indirerek son kez kokladığı ve bağrına bastığı asker yavrusuna yaptığı tembih oldukça anlamlıdır:
               “Oğlu, Hüseyin dayın Şıpka´da, Baban Dimetoka´da, kardeşlerin Çanakkale´de yatıyorlar! Sen benim son yongamsın! Minareden Ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri körlenecekse sütlerim haram olsun. Öl de köye dönme. Yolun Şıpka´ya uğrarsa, dayının ruhuna Fatiha okumayı unutma. Haydi oğul! Allah yolunu açık etsin…” ( 6)
               “Uyu yavrum, yine şimşek çakıyor,
               Şehit baban gelmiş bize bakıyor,
               Yarasından kızıl kanlar akıyor.
               Bu yarayı dur bağlayım, ninni!
               Sen ağlama, ben ağlayım, ninni!” (7)  
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
            1-Mithat Cemal Kuntay, On beş yılı karşılarken, 
            2- Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı, Safahat, 574.
            3- İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Anadolum; Rıza Akdemir, Dini ve Milli Şiirler Antolojisi, 298.
            4-Gültekin Samanoğlu, Malazgirt, Bkz. Rıza Akdemir, age, 252
            5- Mehmet Akif Ersoy, Cenk Şarkısı, Safahat, 615.
            6-Harb Mecmuası, sayı:17, s.267-269´dan Dr. Lokman Erdemir, Çanakkale Bir Milletin varoluş Destanı, 142.
            7-Ziya Gökalp, Şehit Haremi, Bkz. Rıza Akdemir, age, 316.
Böyle ninni söyleyerek büyüttükleri evlatlarını koklayarak askere, şehadete gönderdi bu analar. Bu vatan böyle kurtarıldı, böyle kutsallaştı.

Unutmayalım ki, 19 Mayıs 1915´te Arıburnu´nda, 5 Temmuz´da Zığındere de, 10 Ağustos´ta Conkbayırı´nda, ölüme atılanlar arkalarına bakmadılar bile…  (8)
               Sakarya´da, Dumlupınar´da, Büyük Taarruz da düşmana atılanlar da geriye dönüp bakmadılar… Onlar şehit oldular ve mertebelerini buldular.

               Şehit tanıklıktır. Şehit kanını akıttığı bu toprağı vatan yapmanın tanığıdır. Allah ve Melekler onun cennetlik olduğuna tanıktır. Şehit Allah´ın isimlerinden biridir. (9)
               Kısaca bu topraklar gazi, bu topraklar yiğit ve bu topraklar şehittir.
               Şehitler, diğer ölüler gibi yıkanmazlar, kefenlenmezler. Yıkamak, kefenlemek ölünün vücudunu temizlemek içindir. Şehitler temiz olduklarından yıkanmadan elbiseleriyle birlikte defnedilirler. Peygamberimiz, “Onları Melekler yıkar” buyurmuştur. Şehitlerin ahiretteki yeri cenneir. (10)
               “Elbet yiğit olanlar layık bu toprağa;
               Selam şanlı orduya, selam şanlı bayrağa.  

               Selam istiklal için çarpışana, ölene,
               Selam toprağa düşüp ölürken de gülene.” (11)       
              Eğer bin yıldır bu topraklar için döktüğümüz şehit kanlarını biriktirmek mümkün olsaydı, belki de barajlarımızdan birini doldururduk. (12)
              Ve Allah´ın belirttiğine göre şehitler ahirette peygamberler, Sıddıklar ve Salihlerle beraber olurlar. (Nisa 4/69)
             “Şehit ki adı anılınca diller faziletini sıralamakta lal kalır, şehit ki tebessüm ile gider de geriye bir melal kalır… Şehit, kuru çöllere düşen bir damla sudur; şehit, göz gözü görmeyen yorgunluklarda yağmur uykusudur… Şehit, Allah katında diri olandır. Şehit, çokluktan kurtulup Bir´i bulandır…
              Şehitler ki, kanlı gömlekleriyle semaların parlayan kızıl gülleridir; şehitler ki, vatan aşkına can veren mavera bülbülleridir. Tertemiz alnından vurulmuş yatarken çorak topraklarımıza rahmet damlaları düşürendir. Ruhları dirilten, toprağı bereketlendiren, ölümde hayat bulup yeşerendir…
             Ey ŞEHİT!.. Güzel yurdumun ak sabahlarını karartan zalimlere karşı duruşundan; imanla dolu kalbinin her vuruşundan sonra, bir tarih oldun, yüceldin de Arş´a yükseldin… Yücelerden yüce olan Arş´a… Sen ülkemin zorluklarında umutları yeşertip de gittin, insanlık tarlasına yiğitlik tohumları ekip te gittin… Sen olmasaydın kurulamazdı köprüler yüreklerimizde, sen olmasaydın bunca güç bulunmazdı bileklerimizde… Sen ey medeniyet bozkırlarında açan çiçek, sen ey hain pusulara düşürülmüş masum kelebek…” (13)  
             Sana Şair Ayhan İnal´ın duygularıyla şöyle sesleniyorum:
             “Kefenler gelinliğin,
             Duvaklar sana doğru.
              Gökler, yıldızlar senin,
              Şafaklar sana doğru.
             Dallar senden yanadır,
            Yapraklar sana doğru.
             Fatihalar sanadır,
            Adaklar senden yana.
            Gözler türbene çevrik,
            Dudaklar sana doğru.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
          8-Dr. Tuncay Yılmazer, 90. Yılına Doğru Gelibolu´yu Anlamak, Zaman, 18 Mart 2004.
          9-İsmail Karagöz, Dini Kavramlar Sözlüğü, Şehit Md, 615; Yunus Vehbi Yavuz, İGYA, Şehit Md, 4/188.
          10-Yaşar Çağbayır, İstiklal Marşı´nın Tahlili, 362.
          11-Osman Atilla, Dumlupınar´da Şehit Askerin Mezarı Başında; bkz, Rıza Akdemir, age,33.
          12-Bkz, Yaşar Çağbayır, age,25. 
          13-İskender Pala, Şehit, Zaman, 4Eylül 2012.

           Başlar önünde eğik,
             Bayraklar sana doğru.” (14)
             İşte sen busun ey şehidim. Şükran sana, minnet sana, rahmet sana ey şehidim.
            Ey şehitler diyarının evlatları, sizlere İstiklal Marşı´nın şu kıtasıyla seslenmek istiyorum:
            “Bastığın yerleri ‘Toprak!´ diyerek geçme, tanı!
            Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
            Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
            Verme dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.” (15)

Şehit oğlunun tabutu önünde selam duran ey mübarek ana, şehit eşinin cenazesi geçerken ‘Hainleri sevindirmemek için ağlamayacağım´ diyen asil Türk kadını, şehit babasını el sallayarak uğurlayan soylu Türk evladı, şehit kardeşi Oğuz´u yolcu ederken, “Güle güle Oğuz, senin nöbetini devralacak Yavuz…” diye haykıran onurlu kardeş, şehit evladı karşısında dimdik duran ey acılı baba… Bu millet sizi nasıl unutur. 
            “Ülkesini, bayrağını, toprağını, namusunu korumak uğruna şehit düşen, kanı ile bu ülkenin bayrağına renk veren her Mehmetçik, kahpece vurulduğunda toprağa değil, uğruna canını verdiği ülkesinin bütün insanlarının kalbine düşer ve orada yaşamaya devam eder. Çünkü bu ülkenin askeri yoktur, Mehmetçiği vardır…” (16)
            Bugün şehitler günüdür. Vatan sevdasına gönül verenlerin düğünüdür… Bugün birlik günüdür, bugün dik durma günüdür. Bugün şehitlere sahip çıkma günüdür, ülkeyi ve milleti daha çok sevme günüdür. Ay yıldızlı bayrakları daha çok yükseltme günüdür, şehitlere ve emanetlerine sahip çıkma günüdür.
             Aziz şehitler sizlere Milli Şair Akif´in duygularıyla sesleniyorum:
             "Bu taşındır" diyerek Kabe´yi diksem başına,
             Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına,
             Sonra gök kubbeyi alsam da rida namiyle   
             Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle

             Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan
             Yedi kandilli Süreyya´yı uzatsam oradan.
             Sen bu avizenin altında bürünmüş kanına
            Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına.
            Türbedarın diye ta fecre kadar bekletsem,
            Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem.

           Tüllenen magribi akşamları sarsam yarana,
           Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana...
            …….
            Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
            Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.” (17)


            Sözlerimi şu ayet meali ile bitiriyorum:
             “Allah yolunda öldürülenlere sakın ölü demeyin! Bilakis onlar diridirler. Fakat siz farkında değilsiniz.” (Bakara 2/154)
            Bütün şehitlerimizin ruhu şâd olsun. Ailelerinin, silah arkadaşlarının ve Türk Milleti´nin başı sağ olsun.
 
  

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
          14-Ayhan İnal´dan İskender Pala, agy,
          15-Mehmet Akif, İstiklal Marşı, Safahat, 574.
          16-Mehmetçikle ilgili verilen Bir İlandan. Bkz. Zaman, 21 Ekim 2007.

          17-Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitlerine, Safahat, 477.

YORUMLAR

  • 0 Yorum