‘’Karıncaya sormuşlar;
— Nereye gidiyorsun?
— Hac’ca demiş…
Gülmüşler ve:
— Bu ayaklarla mı? demişler.. Karınca;
- Hiç olmazsa yolunda varlığımı ispatlarım..” cevabını vermiş.
Anadolu’ yu vatan yapanların, kanlarıyla bu topraklara hayat verenlerin hakkını ‘ Kurtuluş Bayramlarıyla ödeyebilir miyiz?
Hayır..! Asla..!
Hiç olmazsa rahmet ve minnetle onları anarak karınca misali, vefa duygumuzu göstermek istiyoruz.
Atalarımızın Anadolu’ya yaptıkları hizmetler birer tapu senedi, bizlere güç veren birer onur belgesidir..
Mustafa Kemal Paşa: “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler başarmak için kendisinde kuvvet bulacaktır” diyor.
Şu halde daha büyük işler başarmak için ecdadımızı, atalarımızı ve tarihimizi tanımak zorundayız.
Bayrak Şairi Arif Nihat Asya’da diyor ki:
“Delikanlım, işaret aldığın gün atandan,
Yürüyeceksin… Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’ dan..”
Tarihi ayağa kalkmış, ecdat dile gelmiş, Ulubatlı Hasan’ selam göndermiş.. ‘’Yürüyün’’ diyor bize..’’Yürüyün ki, millet yürüsün arkanızdan…” Ama biz hala yerimizde sayıyoruz..
Kale grubu şirketleri kurucusu ve Onursal Başkanı Dr. İbrahim Bodur da : ‘’Bayrak, sancak, hürriyet aşkına kanları ve canları pahasına bize armağan ettikleri bu topraklar üzerinde ecdadın torunları olarak yaşayan bizlerin ve gelecek nesillerin onları ve hatıralarını unutmaması gerekir..”demektir.
Kısaca ecdadımızın hizmetlerini unutmamak için Kurtuluş Bayramları ile coşuyoruz. Millet olmanın, milli birlik ve beraberlik içinde yaşamanın anlamı budur.
Burası Anadolu, şehitler yurdu, gaziler burcu, yiğitler ocağı Anadolu.
Mehmet Akif’in dediği gibi:
‘’ Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!’’ (4)
Burası Anadolu. Erenler diyarı,kahramanlar yurdu, yağız Mehmetlerin vatanı. Bu vatan mübarek,bu vatan kutlu, bu vatan bereketli...
Bin yıldır bu topraklar için döktüğümüz kanları biriktirmiş olsaydık, belki barajlar dolardı.
Bu topraklar bu kadar önemli..
Bir şair diyor ki: Bir millet milli duygusunu kaybettiği zaman milli istiklalini ve vatanını da kaybeder’’ Bir düşünür de:’’Öz vatanına mensup olmayan kişi insanlığa da mensup değildir.’’ der.Bu nedenle Milli Günler ve Kurtuluş Bayramları son derece önemli ve son derece anlamlıdır..
Gelelim Çan’ın kurtuluşuna…
Yahya Kemal Beyatlı diyor ki: ‘’Atalarımız, aslen Asyalı oldukları ve Küçük Asya ‘ya pek geç geldikleri halde Anadolu’yu Türkleştirdiler, bir Türk toprağı yaptılar.’’
Bu tarihten sonra…
Türkleri Anadolu’dan çıkarıp geldiği yerlere, bozkırlara gönderme gayreti o günden sonra Avrupalı’nın aklından hiç çıkmamıştır.
Avrupalı bu fırsatı Birinci Cihan Harbi ile yakaladı.
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış, talihsiz Mondros Mütarekesi’ni imzalamış, bu anlaşmaya dayanan düşman aziz vatanın kutsal topraklarını işgal etmeye başlamıştı.
1906 yılında İzmir Metropoliti olan Hrisostomos İzmir’e çıkan Yunan askerlerini takdis ediyor ve ‘’Ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar cennet size yakın olur’’ diyerek Yunan askerlerini tahrik ediyordu.
İzmir’den Bandırma’ya kadar olan tren işletmesi Fransızların elinde idi. Bu hatta görevli memurların tümü Rum’du. Bunlar güzergâhtaki bütün istasyon binalarını Yunan bayrakları ile donatmışlardı. Böylece Avrupa’ya,bölge halkının Yunan işgalini arzuladıkları görüntüsünü veriyorlardı.
Bu sırada Mustafa Kemal Samsun’da hürriyet ateşini yakmış, Amasya’da Amasya Tamimi’ni yayınlamıştı.
‘’Amasya Tamimi’ni duyan Çan’ın ileri gelenlerinden Osman Efendi çevre halkına önder olarak Müdafa – i Hukuk Cemiyeti’ni kurmuş, Çan’da eli silahlı milis kuvveti bulundurmaya başlamıştı..’’
Artık bölge hareketlenmişti.
Edremit Kaymakamı Köprülü’ lü Hamdi Bey, kaymakamlık görevinden ayrılmış Kuvay-i Milliye adına arkadaşı Yüzbaşı Kani Beyle beraber Biga’ya gelmiş milli güçleri örgütlemeye çalışıyordu. Yenice’de Mavruzlu Molla Mehmet Efendi Kuvay-i Milliye lehinde konuşmalar yapıyor, Agonya’da Karabeyli Osman Ağa Kuvay-i Milliye’ye erzak yardımında bulunuyordu.
Bunlar olurken 1920’de Biga Yunanlılar tarafından işgal edildi. Bir müddet sonra Yunanlılar bir bölük asker göndererek Çan’a baskın yapmak isterler ancak başaramazlar hatta Çan’ın milis kuvvetlerince imha edilirler. Bu yenilgiden bir hafta sonra Çan’daki telgraf memurlarından ‘Irakli’ adlı bir Rum, Yunan komutanlığına Çan’da fazla Türk Kuvveti bulunmadığını bildirir. Biga’da bulunan Aznavur’da Osman Efendi Milis kuvvetlerinin Biga’ya baskın yapacağını söyleyerek Yunan Kuvvetlerini kışkırtır. Bunun üzerine 24 Mayıs 1921 de düşman kuvvetleri iki koldan Çan’a saldırıya geçerler. Birinci kol Biga istikametinden, ikinci kol Edremit-Yenice üzerinden Çan’a girerler. Çan’ın milis gücü bu kuvvetli düşman birliği karşısında tutunamaz, dağılır. Çevre köyler boşaltılır, kaçamayanlar Yunanlılarca şehit edilir. Çan merkez, Büyüktepe köyü, Çavuşköy tamamen yakılır. Osman Efendi kaçar. Çan bir buçuk yıl düşman işgalinde kalır.
Türk ordusunun Biga’ya gelmesi ile bölge rahat bir nefes almış, Çan 23 Eylül 1922 de düşman işgalinden kurtulmuştur.
Ayrıca Yunanlılarla iş birliği yapan Anzavur’u ve Gâvur İmamı’da burada ibretle hatırlamak gerekir. Anzavur, başı kesilerek; Gâvur İmam ise, Bandırma’ya Divan-ı Harp’e götürülürken kaçmak isteyince kurşunlanarak öldürülmüşlerdir.
Gerçekten ibret alınacak bir ihanet…
Her 23 Eylül günü kutladığımız Çan’ın Kurtuluş Bayramının anlamı budur. Bu anlamlı günde şanlı bayrağımızın gölgesinde, Salalarla, dualarla o günleri yeniden yaşıyoruz. Geçmişlerimizi ve bu toprağı vatan yapanları rahmetle, minnetle anıyoruz.
Kahraman ecdadımızı tanıdıkça, kendimizi milletimize adayarak bu kutlu toprakları hizmetlerle, değerlerle süsleyeceğiz. Bunun bir göstergesi olarak Çan bugün otuz bin nüfusa ulaşmış, fabrikalarıyla, iş alanlarıyla, sanayi kuruluşlarıyla kalkınma hamlelerini başarıyla sürdürmekte ve ecdadına layık olmaya çalışmaktadır.
Bu vesileyle,Mustafa Kemal Paşa’yı,silah arkadaşlarını,Hamdibey’i,silah arkadaşı Yüzbaşı Kani Bey’i,Osman Çaneri’yi,Mavruz’lu Molla Mehmet Efendi’yi,Karabey’li Osman Ağa’yı rahmetle minnetle anıyorum.
Ruhları şad olsun.
Kurtuluş Bayramımız kutlu olsun.
YORUMLAR