Reklam
Ahmet Kocabaş

Ahmet Kocabaş


HANGİ ALEVİLİK HANGİ SÜNNİLİK?

03 Nisan 2018 - 13:38

            ‘ Bektaşi ile bir hoca birlikte yolculuğa çıkmışlar. Bir Süre sonra hoca, namaza durmuş. Rekât üstüne rekât, selam üstüne selam… Namaz tamamlanınca Bektaşi sormuş ‘ Bu ne uzun namaz böyle? ’

            Hoca kazaları da kıldım diye cevap vermiş. Bu defa Bektaşi namaz kılayım demiş. Onunki daha da uzun sürünce, hoca dayanamamış sormuş: ‘Senin namazın niye bu kadar uzun sürdü?’

            Bektaşi: ‘Önümüzdeki haftanın namazını da kıldım’ demiş.  Hoca şaşırmış, ‘Yaa olur mu böyle şey?’ Bektaşi gülmüş : ‘ Tanrı senin veresiyeni kabul ediyor da benim peşinimi neden kabul etmesin?(*)

            Alevilerin ve Sünnilerin durumu bu fıkraya ne kadar da benziyor.

 

            Aleviler Aleviliği Sünniler Sünniliği Bilmiyor:

 

Bir iş adamı kendisinden küçük iki kız kardeşinden birini Amerikalı bir Hıristiyan’la evlendirmiş, diğer kız kardeşine talip olan gencin Alevi olduğunu öğrenince diretmiş:

-“Olmaz, ölürümde vermem. Bunlar gusülsüz, bunlar Kızılbaş, bunlar mum söndü yapıyorlar…”

Müftülerimizden birine gelen delikanlı da Sünni bir kızla evlenmek istediğini fakat kızı vermediklerini anlatmış ve ne yapması gerektiğini sormuş. Sayın müftü efendi de delikanlıya, din değiştirip Müslüman olanlara mahsus ihtida (din değiştirme) belgesi düzenlemiş… Düşmanın arayıp ta bulamadığı bir cehalet örneği…(1)

Bir alevi dedesi de şöyle diyormuş:”Sünnilerden ne kız alırız ne de kız veririz. Eğer kızımız gönül bağı ile bir Sünni’ye gitse bir daha topluluğumuza katılamaz. Yani o tarikatımızdan tard edilmiştir…”(2)

Bu anlayışta başka bir cehalet örneği.

Türk Milleti’ni bu hale getirenler utansın!

Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın da belirttiği gibi; Ehl-i Beyt sevgisini önceleyen Aleviler, Sünnileri Hz. Hüseyin’i katlettiren Yezit taraftarı sanıyorlar. Camiye adım atmıyorlar. Sünniler Cemevi’nde yapılan  ayin ve ibadet hakkında neredeyse bir şey bilmiyorlar, ‘mum söndü’ şayiası gibi çirkinliklere inananlar var. Alevilerin kestiği hayvan yenilmez, kız alınıp kız verilmez diyenleri var…”(3)

 

 

*) Nazlı Ilıcak, Sabah, 11 Aralık 2008
1) Bkz, Dr. Abdulkadir Sezgin; Alevilik Deyince
2) Abdullah Muradoğluu, Karmaşık Bir Olgu; Yeni Şafak;28 Kasım 2007
3) Bkz; Prof. Dr. SuatYıldırım; Cami Ve Cemevi; zaman;21 Ekim2013

Bu nasıl mantık Allah’ım! Aleviler Aleviliği, Sünniler Sünniliği bilmiyorlar. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyoruz. Kitaba, bilgiye ve kaynağa değil yarım yamalak duyduklarımıza inanıyoruz…

Peki, bütün bu hususlarda Yüce Allah ne buyuruyor:

“Bugün, temiz ve güzel olan her şey size helal kılınmıştır. Yahudi ve Hıristiyanların yiyecekleri de size helaldir ve sizin yiyecekleriniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilen( Yahudi ve Hıristiyan) kadınları… Nikâhlamanız da size helaldir.”(Maide5/5)

Şu halde İslam, Yahudi ve Hıristiyanların yiyecekleri size helaldir derken, Ehl-i kitap kadınları ile evlenmeye izin verirken; Alevilerin kestiği yenilmez, Aleviler ve Sünniler birbiriyle evlenemezler demek bölücülükten başka bir şey değildir ve büyük bir günahtır.

            Kızılbaşlık nereden geliyor? ‘‘Ta Altaylı Şamanlardan gelen başa kırmızı külah giyme geleneği Türklerin İslamiyeti kabulü üzerine ortadan kalkmamış fakat birçok şaman geleneği gibi kutluluk kazanarak İslami bir menşee bağlanmaya çalışılmıştır…’’ diyen Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı şu bilgileri de veriyor:

            Hal böyleyken Abdulbaki Gölpınarlı; bir mezhep taassubuyla Kızılbaş’ı Şii mezhebinin aşırılarından, diye tarif etmekte ve ‘Ali’yi tanrılaştırmak’,’İmamiyye mezhebinin fanatiklerinden saymak gibi oldukça aşırı iddia ve isnatlarda bulunmuştur.

            Hâlbuki Kızılbaş adının menşei hakkında, Alevilik halk edebiyatında yaygın sayılabilecek bazı rivayetler daha vardır. Bunlardan birine göre, Uhud savaşında, Mekke’li müşrikler Hz. Peygamber’i yaralamışlar, O da bir çukura yuvarlanmış, O’nu parçalamak için başına üşüşmüşler. Başında kırmızı sarığı olan Ebu Dücane Hz. Peygamberin üzerine kapanarak O’nu kurtarmış ve böylece kırmızı sarığıyla hayatını Peygamber uğruna feda ettiği için Kızılbaş adını almıştır. Başka bir rivayete göre ise; Hz. Ali Hayber savaşında başına kırmızı sarık sarmış; ayrıca Sıffın savaşında da Muaviye’nin askerlerinden ayrılmaları için kendi askerlerine kırmızı şal bağlatmıştır. İşte Kızılbaşlık buradan gelmektedir.(4)

 

            Tercihe şayan olan görüşe göre Kızılbaşlık adının Şah İsmail’in babası Şeyh Haydar’ın talebelerine on iki İmam’ı temsilen on iki dilimli kırmızı börg giydirmesi ve zamanla bu kullanımın yaygınlık kazanmasından geldiği özellikle ifade edilmektedir.(5)

            Mum söndü olayına gelince: Alevi ayin-i cemleri, en az iki bin yıllık geçmişi olan ve İslami renge bürünmüş dini toplantılardır. Halk arasında, haksız yere ‘mum söndü ‘ şekline dönüştürülen ayin-i Cemler, tam aksine, iffeti, hürmetli, dayanışma ve kaynaşma tavır ve ruhu içinde cereyan eden bir halk meydanıdır. Ayin-i Cemler, ilahi hakikatin doğduğuna, katılanların manevi açıdan yüceldiğine inanılan bir ibadet ve zikir meclisi, bir niyaz meclisidir… (6)

 

            Buna göre Kızılbaşlığı nasıl ayıplar, ayin-i Cemleri ‘mum söndü’ yapılıyor diye nasıl karalarsınız?! Bu Alevilere yapılan çok büyük bir vicdansızlıktır.

 

 

4)Bkz; Prof  Dr. Ethem Ruhi Fığlalı; Türkiye’de Alevilik Beştaşılık 10-12

5)Dr. İlyasÜzüm Günümüz Aleviliği;3

6)Bkz; Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, age, 37

Alevilik mi Sünnilik mi?

Kur’an-ı Kerim hiçbir ayrım yapmadan bütün insanlığa şöyle seslenir:

“Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, birbirinizle tanışmanız, yardımlaşmanız için sizi soylara ve boylara ayırdık. Fakat şunu unutmayın ki: Allah katında en üstün olanınız, O’nun emir ve yasakları konusunda en duyarlı olanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.”(Hucurat 49/13)

İnançta bile farklılıklar insanların birbirine tahakküm aracı olamaz. Ancak tanışmak, yardımlaşmak aracı olmalıdır. Hz. Peygamber (sav) de Veda Hutbesi’nde:“Rabbiniz birdir, babanız birdir, hepiniz Âdem’in çocuklarısınız… Hiç kimsenin başkaları üzerinde bir üstünlüğü yoktur…”(7) buyuruyor.

Bu ilahi ayet ve Nebevi beyanlardan da anlaşılacağı gibi, biz öncelikle Alevi veya Sünni olmaya değil, Aleviliği veya Sünniliği önde tutmaya değil, Allah’ın emir ve yasakları konusunda duyarlı olmaya ve barış içinde yaşamaya geldik Tanışmak, kaynaşmak ve yardımlaşmak için bir millet olduk. Aynı coğrafyayı paylaştık

 

 

Alevilik ve Sünnilik Nasıl Çıktı?

Bu durumda Alevilik ve Sünnilik nereden çıktı? Hz. Ali ve Muaviye’nin mensup olduğu Kureyş kabilesinin iki önemli kolu vardır: Haşimiler ve Emeviler… Hz. Ali  Haşimi, Muaviye Emevi’dir. Hz. Peygamber’in amcası Hz. Hamza’yı Uhut Savaşı’nda şehit ettirip ciğerlerini çiğneyen Hind Muaviye’nin annesidir. Üçüncü halife Hz. Osman şehit edilince Hz. Ali halife seçilmiş, ancak halifeyi tanımayan Şam Valisi Muaviye isyan etmiştir. Şu halde Hz.Ali ile Muaviye arasındaki siyasi çekişme aslında bu iki büyük Arap kabilesinin çekişmesidir. Şam Valisi Muaviye diplomatik manevralarla meşru halife Hz. Ali’den hilafeti gasp etmiş ve böylece Emeviler iktidar olmuştur.

                        Emeviler Arap milliyetçiliğine yönelmişler ve yönetimin çeşitli kademelerine sadece Emevi olanları getirmişlerdir. Buna tepki duyan Arap olmayan Müslümanlar Kureyş’in diğer kolu Haşimilerle birleşerek Miladi  750 yılında Emevi yönetimine son vererek Abbasileri iş başına getirmişler(7/1). Abbasilerin iş başına gelmesinde aslen Türk olan Horasanlı Ebu Müslim’in önemli katkıları olmuştur.

 

 

7) Veda Hutbesi
7/1)Emevilerin Arap Milliyetçiliği konusunda Bkz., Dr. Mehmet Erdoğan, İslam Hukukunda Ahkamın Değişimesi, 204

 

Bu sefer de Haşimilerin Abbasiler  soyundan gelenleri Hz. Ali evlatlarına, Ehl-i Beyt mensubu seyyid ve şeriflere(*) yeni yönetimde görev vermediler. Hatta onları sürgüne gönderdiler.

Hz. Peygamber’in amcası Abbas, Hz. Ali’nin de amcasıdır. İşte sürgüne gönderilen  bu insanlara o günlerde ‘Aleviler’ deniliyordu.(**)

Sünnilik nasıl oluştu? Sünni, inanç konularında Ehl-i Sünnetin anlayışını benimseyen kimse, demektir.(8) Buna göre Sünnilik Ehl-i sünnet kavramından gelmektedir. Prof. Dr. Faruk Beşer’de Ehl-i Sünnet kavramının nasıl çıktığını şöyle açıklıyor:

‘’Ehl-i sünnet kavramının, sulandırılmış kelimelerden birisi olduğunda şüphe yok. Anlamı; sünnet ehli, sünnete bağlı olan, Hz. Peygamber’in ve arkadaşlarının, İnanma ve yaşama biçimini benimseyen demektir.

Kavram, İslam’ın başından beri kullanılan bir kavram değil. Muhtemelen Şia’ya bir tepki olarak çıkmış. Bilinen o siyasi olaylar sonucunda Hz. Ali’ye tabi olup onu destekleyenler kendilerine ‘ Ali’nin taraftarları’ anlamında  ‘şiatü Ali’ demişler. Geriye kalan Müslümanlar da buna nazire olarak kendilerine Hz. Peygamber’in sünneti üzerine yaşayanlar(…) anlamında Ehl-i sünnet ve ‘ l - Cemaat ’ demeyi tercih etmişlerdir. Bu her iki tarafı da haksız görüp ikisine de katılmayanlar da başka bir grup oluşturmuşlar, kendilerini diğerlerinden hariç gördükleri için onlara da Hariciler denilmiştir.(9)

Alevilik Neden Cazip Hale Geldi?

            Hz. Peygamber devrinden itibaren, Peygamber soyundan gelen Ehl-i Beyt mensubu seyitlere ganimetten pay verilir, onlardan vergi alınmaz, onlara askerlik yaptırılmazdı. Ehl-i Beyt mensuplarını sevmek, onlara yardım etmek ibadet derecesine ulaşmıştı. Bu ayrıcalıklar Aleviliği cazip hale getirmiş ve Alevilerin sayısı günden güne artmıştır.

            Prof.Dr. Ahmet Yaşar Ocak Mesudi’den şöyle Nakleder:

            ‘’… Fakat bazen de Hz. Ali soyu ile hiçbir bağı bulunmayan çevreler, sadece hareketlerine nüfuz ve yaygınlık kazandırmak amacıyla kendilerini Aleviliğe nisbet etmişlerdir. 255(869) yılında Basra’da ortaya çıkan Zenc ihtilali buna bir örnek teşkil eder…’’ (10)

 

 

 

 

 

 

*) Hz Ali’nin oğulları Hz Hasan soyundan gelenlere Şerif, Hz. Hüseyin soyundan gelenlere Seyyid denir.

**) Geniş bilgi için bkz; Mustafa İslamoğlu, İmamlar ve sultanlar; Mustafa Asım Köksal, Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası.

8) Hazırlayan İsmail Özcan; İslam Ansiklopedisi, 310, Sünni md.

9)Prof.Dr. Faruk Beşer; Hangi ‘Ehl-i Sünnet’tensiniz?’, Star,23 Mayıs 2008

10) Ahmet Yaşar Ocak; DİA;2/369,Alevi md.

Anadolu Aleviliği:

            Biraz önce mevcut yönetimler tarafından Alevilerin sürgüne gönderildiğini söyledik. Böylece sürgüne gönderilen Aleviler iktidarın merkezinden uzak bölgelere gittiler. İran üzeriden Harasan’a, ulaştılar. Orada bulunan Şamanlar ve Gök Tanrı inancını benimsemiş din adamlarıyla karşılaştılar. Böylece birçok Orta Asya Türk’ü Aleviler vasıtasıyla İslam’ı tanıyarak Müslüman oldular.

 

            İran ve Orta Asya bölgesinde  aslen Türk olan Aleviler göçlerle Anadolu’ya gelmişler, Şaman geleneklerini İslam ile uzlaştırarak  ve Hıristiyanlıktan da etkilenerek Anadolu Aleviliğini oluşturmuşlardır.(11)

            Mesela putperest Roma üst yönetimindeki Kral, kraliçe ve prens üçlü anlayışı Baba, Ruhul Kuds ve Oğul İsa şeklinde Hıristiyanlığa geçmiş,(12) oradan da Hak- Muhammed-Ali biçiminde Alevilikte yer bulmuştur.(13)

            Farklı kültürlerden beslenmiş olmaları nedeniyle çeşitli Alevilik anlayışları da ortaya çıkmıştır. Bu durumu Prof. Dr. Hayrettin Karaman şöyle ifade eder:

            ‘’ Üstelik Aleviler de farklı gruplara ayrılmışlar ‘İslam ile ilgimiz yok, biz ayrı bir dinin mensuplarıyız’ diyenlerden tutun da ‘biz de Müslümansız, Rabbimiz, Peygamberimiz, kitabımız, Kıblemiz bir, yorumlarımız farklı’ diyenlere kadar birçok anlayış ve sahipleri var…’’ (14)

 

            Alevilik Anadolu Gerçeğidir:

            Muhammed Ali veya Mehmet Ali kimi temsil ediyor?

‘’ Alevilik, bu topraklarda yüzlerce yıldır var ve insanlar çocuklarının adını seçerken Ali’yi Muhammed’den ayırmıyorlar. Zaten onları ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecek…’’ (15)

            “Alevilik tarihin bazı dönemlerinde başka din ve mezheplerden etkilenmiş olsa bile bugün ‘Allah’ı Muhammed’i ve Ali’si olan Aleviliği İslam dışı gösterme gayretleri boşunadır ve tutmayacaktır…”(16)

            “Alevi Birlikleri Federasyonu İnanç Kurulu Üyesi Aynur Küçük; ‘Ortak görüşümüz Hak-Muhammed-Ali çizgisinde, Kitabımız Kur’an, Peygamberimiz Hz. Muhammed, imamımız Ali’dir’ sözleriyle Aleviliğin İslam dışı olmadığına dikkat çekti.”(17)



11) Bkz. Prof.Dr. Mehmet Bayraktar; İslam Gerçeği Kitabı Üzerine, 49 v.d.
12)Bkz, Doç.Dr. Osman Şekerci, Cuma Konuşmaları,550
13)Mehmet, Şemseddin Günaltay, Hurafeler ve İslam, 219-220
14)Hayrettin Karaman, Kim Konuşacak?, Yeni Şafak, 3 Nisan 2006
15) Ekrem Dumanlı, Muhammed’i Ali’den Kim Ayırabilir ki, Zaman, 27 Ekim 2006
16)Hayrettin Karaman, Aleviler, Cemevi ve Cami;Y.Şafal,5 Ekim 2007
17) Bkz; Zaman, 10 Eylül 2012

            Burada  Alevi Dedesi Ali Büyükşahin’in şu görüşlerine de yer verelim:” Bazıları Aleviliği İslamiyet’in dışına çıkartmaya çalışıyor. Alevilik, İslam dininin değerlerini dikkate almaktır.” diyor.(18)

            Karaca Ahmet Sultan Dergâhı Başkanı Mehmet Başaran; Aleviliğin İslam’ın özü olduğuna inandığını, bir takım karanlık çevrelerin Aleviliği yanlış mecralara sürüklemeye çalıştığını bunlara sıcak bakmadıklarını, belirtiyor. (19)

            Doç. Dr.İlyas Üzüm yaptığı araştırmada: Gazi mahallesi Cem evinin, alt katında, cenaze yıkamak için gasil hane, musalla taşı, abdest alma yeri olduğunu; özel mekanında cenaze namazı kılınan, taziyelerde Kur’an okunan, sofra duası yapılan, diğer taraftan tabutları orak- çekice sarılı militanların cenazelerinin kaldırıldığı yer durumunda olduğu söylüyor. (20)

            Öyle anlaşılıyor ki bazı Alevilerin kafası hala karışık!

            Anadolu kültürüne sevdalı Alevi bir yazarın görüşleri de aynen şöyle: ‘’ Camiye gitmem; ama ezan sesi olmayan bir dünya istemem. Ramazan’da oruç tutmam; ama ramazansız bir Türkiye istemem…’’(21)

            Ezansız, Camisiz, Ramazansız, oruçsuz, Muharremsiz, Alevisiz, Semahsız ve deyişsiz bir Anadolu kültürü çok yavan olur Kardeşim. Artık Alevilik bir Anadolu kültürü, bir Anadolu Gerçeğidir.

            Bu nedenledir ki Diyanet İşleri Başkanı Prof D. Ali Bardakoğlu şöyle demiştir:

“ Bizim kendi kültür mirasımız arasında yer alan Alevilik geleneğine yönelik ne kadar ayrımcı, dışlayıcı ve incitici ifade veya tanımlamalar varsa top yekün bunların karşısında yer almamız gerekir…”(22)

Bu ulusal bütünlüğümüz açısından da önemlidir.

            Alevilik Ve Sünnilik Kavgası Neden?

            Görüldüğü üzere Alevilik ve Sünnilik Anadolu kültürünün ürettiği kavramlar olmayıp, dayanağını Arap kavmiyetçiliğinden alan iki kabile/ aşiret kavramıdır. Bu kavramlar Kur’an ve Sünnet’ten onay alamazlar. Bunlar Hz. Ali ve Muaviye arasında meydana gelen siyasi kavgalar sonunda çıkan ayrışmanın kavramıdır. Bu kavramlar ortaya çıktığında Türkler henüz Müslüman olmamışlardır. Müslüman olduktan sonra da inançlarının son noktasına kadar Hz. Ali’nin safında, Ehl-i Beyt’in yanında yer almışlar ve Hz. Hüseyin’i rahmetle, zalim Yezit’i lanetle anmışlardır.

           

            Alevilik karşıtlığı olarak Sünnilik kelimesinin kullanılması oldukça yanlıştır. Aleviliğin karşıtı Sünnilik olamaz, olsa olsa Muaviyelik veya Emevilik olur.

            Gezin Türkiye’yi, bakın Anadolu’ya, bir tek Muaviye, Yezit, Mervan, Hind adı bulamazsınız, ama Anadolu’da Ali, Fatma, Hasan, Hüseyin, Zeynep, Muhammed Ali isminden geçilmez.

 

 

 

18)Bkz; Zaman, 4 Ekim 2013

19)Bkz; Dr. İlyas Üzüm, Age, 35

20) Dr. İlyasÜzüm, age, 39,40

21) Reha Çamuroğlu’ndan Abdullah Muradoğlu Aktarıyor; bkz, Y.Şafak , 25 Nisan 2007

22)Bkz; Zaman, 10 Nisan 2008

Buna rağmen nasıl olur da tamamen Hz. Ali’ye gönül vermiş Müslüman Türk insanı Alevi Sünni diye ayrışıp birbirine düşman olur? Böyle kavramlar üzerine kin, nefret ve düşmanlık inşa ederek Müslüman Türk insanını karşı karşıya getirmek, birbirine kırdırmak en büyük ihanettir.

            Tarihi olaylar geride kalmıştır. Tarihi olaylar üzerine kavga edilmez. Tarihten sadece ibret alınır…

 

            Mesela on Muharrem’de Hz. Hüseyin’in şehadeti  dolayısıyla yine bu millet Aşure tatlısı icat ederek şehitlerin ruhu için ve bir nebze teselli olalım diye birbirine ikram etmiştir.

            Bu kavgadan, bu bölünmeden Alevi büyükleri de rahatsızdır.

            Hz. Ali;  ‘ Binlerce kez mazlum olsan da bir kere zalim olma’ buyurmuştur. Hacı Bektaş-ı Veli; ‘ İncinsen de incitme’ demiştir. Pir Sultan Abdal: ‘İki kardeş karşı karşıya salındı / Ciğerlerim bölük bölük bölündü’(23) derken şüphesiz bu ızdırabı dile getirmiştir.

            Alevisi Sünnisiyle birlikte kurduğumuz bu vatanda beraber yaşamak zorundayız. Başka çare yok. İlk Meclis’te görev yapan Yiğit Alevi Diyap Ağa’yı  rahmetle anıyorum.

            Ayrıca Alevi- Kızılbaş topluluklarında sıkça rastlanan ve üzerinde ısrarla durulan bazı ahlaki kurallar da vardır: Tek eşli olmak, zina yapmamak, meydandan karar almadıkça boşanamamak,  adam öldürmemek, hırsızlık yapmamak, yalan söylememek bunlardan sadece bir kaçıdır…(24)       

            Bunların hangisi yanlış be kardeşim?

                        Sonuç Olarak: Alevilikte Sünnilikte artık Anadolu kültürünün bir parçası olmuştur. Alevilikte bizimdir Sünnilikte. Camide bizimdir Cem evi de. Semah da bizimdir Sema da. Sazda izimdir ney de. Ramazanda bizimdir Muharrem de. Hz Ali’de bizimdir Hz. Hüseyin de… Kerbela faciası ortak acımıza dönüşmüştür artık. Bu değerleri kavga etmeden Anadolu’nun bir kültür zenginliği olarak görmek ve yaşatmak zorundayız.

            Aslında bizi kucaklayan bir tek kimliğimiz var,o da Müslümanlıktır. Biz Alevi ve Sünni olmak durumunda değiliz ama Müslüman olmak zorundayız. Kısaca Alevi’de Mümindir Sünni de, Alevi’de Müslüman’dır Sünni de. Kur’an-ı Kerim’e göre ‘ Müminler birbirinin kardeşidir’ (Hucurat 49/11). Buna ilaveten de Peygamberimiz(s.a.v.) ‘Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.’(25) buyurmuştur. Kardeşlik kavga etmeyi değil kucaklaşmayı gerektirir.

            Bizi kurtaracak olan öncelikle Alevilik Sünnilik değil, İmandır, İslam’dır, İbadettir, Çalışmaktır, üretmektir, birlik olmaktır.

            Büyük Türk bilgini Farabi aynen şöyle diyor:

            ‘’İslamiyet Türklerin elinde yüceldi ve dünya dini oldu. Ancak Arap’ın hurafesi Türklere tesir edince İslamiyet de Türklük de gerildi.’’(26)

 

23) Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, Çağımızda itikadi islam mezhepleri,283

24)Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, Türkiye’de Alevilik Bektaşilik,375

25)

26)Mustafa Öztürk; Anadolu İnsanı Nereye Götürülüyor?,38

 

 

 

 

 

Sözlerimi Alevilerin şu duası ile bitiriyorum ;

 

            ‘’ Bismi Şah Allah Allah

            Hizmetler kabul ola

            Muratlar kabul ola

            Hizmetlerinden şefaat bula

            Dil bizden söz Bilal-i Habeş’ten ola

            Hak Muhammed Ali yardımcımız ola

            Gerçeğe ‘Hü’

            Mümin’e ya Ali’’

           

 

Cumanız Mübarek Olsun.

YORUMLAR

  • 0 Yorum