Bektaşi ile bir hoca birlikte yolculuğa çıkmışlar. Bir Süre sonra hoca, namaza durmuş. Rekât üstüne rekât, selam üstüne selam Namaz tamamlanınca Bektaşi sormuş Bu ne uzun namaz böyle?
Hoca kazaları da kıldım diye cevap
vermiş. Bu defa Bektaşi namaz kılayım demiş. Onunki daha da uzun sürünce, hoca
dayanamamış sormuş: Senin namazın niye bu kadar uzun sürdü?
Bektaşi: Önümüzdeki haftanın
namazını da kıldım demiş. Hoca
şaşırmış, Yaa olur mu böyle şey? Bektaşi gülmüş : Tanrı senin veresiyeni
kabul ediyor da benim peşinimi neden kabul etmesin?(*)
Alevilerin ve Sünnilerin durumu bu
fıkraya ne kadar da benziyor.
Aleviler
Aleviliği Sünniler Sünniliği Bilmiyor:
Bir
iş adamı kendisinden küçük iki kız kardeşinden birini Amerikalı bir
Hıristiyanla evlendirmiş, diğer kız kardeşine talip olan gencin Alevi olduğunu
öğrenince diretmiş:
-Olmaz,
ölürümde vermem. Bunlar gusülsüz, bunlar Kızılbaş, bunlar mum söndü
yapıyorlar
Müftülerimizden
birine gelen delikanlı da Sünni bir kızla evlenmek istediğini fakat kızı
vermediklerini anlatmış ve ne yapması gerektiğini sormuş. Sayın müftü efendi de
delikanlıya, din değiştirip Müslüman olanlara mahsus ihtida (din değiştirme)
belgesi düzenlemiş
Düşmanın arayıp ta bulamadığı bir cehalet örneği
(1)
Bir
alevi dedesi de şöyle diyormuş:Sünnilerden ne kız alırız ne de kız veririz.
Eğer kızımız gönül bağı ile bir Sünniye gitse bir daha topluluğumuza katılamaz.
Yani o tarikatımızdan tard edilmiştir
(2)
Bu anlayışta başka bir cehalet
örneği.
Türk
Milletini bu hale getirenler utansın!
Prof. Dr. Suat Yıldırımın da belirttiği gibi; Ehl-i Beyt
sevgisini önceleyen Aleviler, Sünnileri Hz. Hüseyini katlettiren Yezit
taraftarı sanıyorlar. Camiye adım atmıyorlar. Sünniler Cemevinde yapılan
ayin ve ibadet hakkında neredeyse bir şey bilmiyorlar, mum söndü şayiası gibi
çirkinliklere inananlar var. Alevilerin kestiği hayvan yenilmez, kız alınıp kız
verilmez diyenleri var
(3)
*)
Nazlı Ilıcak, Sabah, 11 Aralık 2008
1) Bkz, Dr. Abdulkadir Sezgin; Alevilik Deyince
2) Abdullah Muradoğluu, Karmaşık Bir Olgu; Yeni Şafak;28 Kasım 2007
3) Bkz; Prof. Dr. SuatYıldırım; Cami Ve Cemevi; zaman;21 Ekim2013
Bu
nasıl mantık Allahım! Aleviler Aleviliği, Sünniler Sünniliği bilmiyorlar.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyoruz. Kitaba, bilgiye ve kaynağa değil
yarım yamalak duyduklarımıza inanıyoruz
Peki, bütün bu hususlarda Yüce Allah ne buyuruyor:
Bugün, temiz ve güzel olan her şey size helal kılınmıştır. Yahudi
ve Hıristiyanların yiyecekleri de size helaldir ve sizin yiyecekleriniz de
onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine
kitap verilen( Yahudi ve Hıristiyan) kadınları
Nikâhlamanız da size
helaldir.(Maide5/5)
Şu
halde İslam, Yahudi ve Hıristiyanların yiyecekleri size helaldir derken, Ehl-i
kitap kadınları ile evlenmeye izin verirken; Alevilerin kestiği yenilmez,
Aleviler ve Sünniler birbiriyle evlenemezler demek bölücülükten başka bir şey
değildir ve büyük bir günahtır.
Kızılbaşlık nereden geliyor? Ta
Altaylı Şamanlardan gelen başa kırmızı külah giyme geleneği Türklerin
İslamiyeti kabulü üzerine ortadan kalkmamış fakat birçok şaman geleneği gibi
kutluluk kazanarak İslami bir menşee bağlanmaya çalışılmıştır
diyen Prof.
Dr. Ethem Ruhi Fığlalı şu bilgileri de veriyor:
Hal böyleyken Abdulbaki Gölpınarlı;
bir mezhep taassubuyla Kızılbaşı Şii mezhebinin aşırılarından, diye tarif
etmekte ve Aliyi tanrılaştırmak,İmamiyye mezhebinin fanatiklerinden saymak
gibi oldukça aşırı iddia ve isnatlarda bulunmuştur.
Hâlbuki Kızılbaş adının menşei
hakkında, Alevilik halk edebiyatında yaygın sayılabilecek bazı rivayetler daha
vardır. Bunlardan birine göre, Uhud savaşında, Mekkeli müşrikler Hz.
Peygamberi yaralamışlar, O da bir çukura yuvarlanmış, Onu parçalamak için başına
üşüşmüşler. Başında kırmızı sarığı olan Ebu Dücane Hz. Peygamberin üzerine
kapanarak Onu kurtarmış ve böylece kırmızı sarığıyla hayatını Peygamber uğruna
feda ettiği için Kızılbaş adını almıştır. Başka bir rivayete göre ise; Hz. Ali
Hayber savaşında başına kırmızı sarık sarmış; ayrıca Sıffın savaşında da
Muaviyenin askerlerinden ayrılmaları için kendi askerlerine kırmızı şal
bağlatmıştır. İşte Kızılbaşlık buradan gelmektedir.(4)
Tercihe şayan olan görüşe göre
Kızılbaşlık adının Şah İsmailin babası Şeyh Haydarın talebelerine on iki
İmamı temsilen on iki dilimli kırmızı börg giydirmesi ve zamanla bu kullanımın
yaygınlık kazanmasından geldiği özellikle ifade edilmektedir.(5)
Mum söndü olayına gelince: Alevi
ayin-i cemleri, en az iki bin yıllık geçmişi olan ve İslami renge bürünmüş dini
toplantılardır. Halk arasında, haksız yere mum söndü şekline dönüştürülen
ayin-i Cemler, tam aksine, iffeti, hürmetli, dayanışma ve kaynaşma tavır ve
ruhu içinde cereyan eden bir halk meydanıdır. Ayin-i Cemler, ilahi hakikatin
doğduğuna, katılanların manevi açıdan yüceldiğine inanılan bir ibadet ve zikir
meclisi, bir niyaz meclisidir
(6)
Buna göre Kızılbaşlığı nasıl
ayıplar, ayin-i Cemleri mum söndü yapılıyor diye nasıl karalarsınız?! Bu
Alevilere yapılan çok büyük bir vicdansızlıktır.
4)Bkz;
Prof Dr. Ethem Ruhi Fığlalı; Türkiyede
Alevilik Beştaşılık 10-12
5)Dr.
İlyasÜzüm Günümüz Aleviliği;3
6)Bkz; Prof.
Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, age, 37
Alevilik mi Sünnilik mi?
Kuran-ı Kerim hiçbir
ayrım yapmadan bütün insanlığa şöyle seslenir:
Ey insanlar! Biz sizi bir
erkekle bir dişiden yarattık, birbirinizle tanışmanız, yardımlaşmanız için sizi
soylara ve boylara ayırdık. Fakat şunu unutmayın ki: Allah katında en
üstün olanınız, Onun emir ve yasakları konusunda en duyarlı olanınızdır. Şüphesiz
Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır.(Hucurat 49/13)
İnançta bile farklılıklar
insanların birbirine tahakküm aracı olamaz. Ancak tanışmak, yardımlaşmak aracı
olmalıdır. Hz. Peygamber (sav) de Veda Hutbesinde:Rabbiniz birdir, babanız
birdir, hepiniz Âdemin çocuklarısınız
Hiç kimsenin başkaları üzerinde bir
üstünlüğü yoktur
(7) buyuruyor.
Bu ilahi ayet ve Nebevi
beyanlardan da anlaşılacağı gibi, biz öncelikle Alevi veya Sünni olmaya değil,
Aleviliği veya Sünniliği önde tutmaya değil, Allahın emir ve yasakları
konusunda duyarlı olmaya ve barış içinde yaşamaya geldik Tanışmak, kaynaşmak ve
yardımlaşmak için bir millet olduk. Aynı coğrafyayı paylaştık
Alevilik ve Sünnilik
Nasıl Çıktı?
Bu
durumda Alevilik ve Sünnilik nereden çıktı? Hz. Ali ve Muaviyenin mensup
olduğu Kureyş kabilesinin iki önemli kolu vardır: Haşimiler ve Emeviler
Hz.
Ali Haşimi, Muaviye Emevidir. Hz. Peygamberin amcası Hz. Hamzayı Uhut
Savaşında şehit ettirip ciğerlerini çiğneyen Hind Muaviyenin annesidir. Üçüncü
halife Hz. Osman şehit edilince Hz. Ali halife seçilmiş, ancak halifeyi
tanımayan Şam Valisi Muaviye isyan etmiştir. Şu halde Hz.Ali ile Muaviye
arasındaki siyasi çekişme aslında bu iki büyük Arap kabilesinin çekişmesidir.
Şam Valisi Muaviye diplomatik manevralarla meşru halife Hz. Aliden hilafeti
gasp etmiş ve böylece Emeviler iktidar olmuştur.
Emeviler
Arap milliyetçiliğine yönelmişler ve yönetimin çeşitli kademelerine sadece
Emevi olanları getirmişlerdir. Buna tepki duyan Arap olmayan Müslümanlar
Kureyşin diğer kolu Haşimilerle birleşerek Miladi 750 yılında Emevi
yönetimine son vererek Abbasileri iş başına getirmişler(7/1). Abbasilerin iş
başına gelmesinde aslen Türk olan Horasanlı Ebu Müslimin önemli katkıları
olmuştur.
7) Veda Hutbesi
7/1)Emevilerin Arap Milliyetçiliği konusunda Bkz., Dr. Mehmet Erdoğan, İslam
Hukukunda Ahkamın Değişimesi, 204
Bu
sefer de Haşimilerin Abbasiler soyundan gelenleri Hz. Ali evlatlarına,
Ehl-i Beyt mensubu seyyid ve şeriflere(*) yeni yönetimde görev vermediler.
Hatta onları sürgüne gönderdiler.
Hz.
Peygamberin amcası Abbas, Hz. Alinin de amcasıdır. İşte sürgüne
gönderilen bu insanlara o günlerde Aleviler deniliyordu.(**)
Sünnilik
nasıl oluştu? Sünni, inanç konularında Ehl-i Sünnetin anlayışını benimseyen
kimse, demektir.(8) Buna göre Sünnilik Ehl-i sünnet kavramından gelmektedir.
Prof. Dr. Faruk Beşerde Ehl-i Sünnet kavramının nasıl çıktığını şöyle
açıklıyor:
Ehl-i
sünnet kavramının, sulandırılmış kelimelerden birisi olduğunda şüphe yok. Anlamı;
sünnet ehli, sünnete bağlı olan, Hz. Peygamberin ve arkadaşlarının, İnanma ve
yaşama biçimini benimseyen demektir.
Kavram,
İslamın başından beri kullanılan bir kavram değil. Muhtemelen Şiaya bir tepki
olarak çıkmış. Bilinen o siyasi olaylar sonucunda Hz. Aliye tabi olup onu
destekleyenler kendilerine Alinin taraftarları anlamında şiatü Ali demişler. Geriye kalan
Müslümanlar da buna nazire olarak kendilerine Hz. Peygamberin sünneti üzerine
yaşayanlar(
) anlamında Ehl-i sünnet ve l - Cemaat demeyi tercih
etmişlerdir. Bu her iki tarafı da haksız görüp ikisine de katılmayanlar da
başka bir grup oluşturmuşlar, kendilerini diğerlerinden hariç gördükleri için
onlara da Hariciler denilmiştir.(9)
Alevilik Neden Cazip Hale
Geldi?
Hz. Peygamber devrinden itibaren,
Peygamber soyundan gelen Ehl-i Beyt mensubu seyitlere ganimetten pay verilir,
onlardan vergi alınmaz, onlara askerlik yaptırılmazdı. Ehl-i Beyt mensuplarını
sevmek, onlara yardım etmek ibadet derecesine ulaşmıştı. Bu ayrıcalıklar Aleviliği
cazip hale getirmiş ve Alevilerin sayısı günden güne artmıştır.
Prof.Dr. Ahmet Yaşar Ocak Mesudiden
şöyle Nakleder:
Fakat bazen de Hz. Ali soyu ile
hiçbir bağı bulunmayan çevreler, sadece hareketlerine nüfuz ve yaygınlık
kazandırmak amacıyla kendilerini Aleviliğe nisbet etmişlerdir. 255(869) yılında
Basrada ortaya çıkan Zenc ihtilali buna bir örnek teşkil eder
(10)
*) Hz Alinin
oğulları Hz Hasan soyundan gelenlere Şerif, Hz. Hüseyin soyundan gelenlere
Seyyid denir.
**) Geniş bilgi
için bkz; Mustafa İslamoğlu, İmamlar ve sultanlar; Mustafa Asım Köksal, Hz.
Hüseyin ve Kerbela Faciası.
8) Hazırlayan
İsmail Özcan; İslam Ansiklopedisi, 310, Sünni md.
9)Prof.Dr.
Faruk Beşer; Hangi Ehl-i Sünnettensiniz?, Star,23 Mayıs 2008
10) Ahmet
Yaşar Ocak; DİA;2/369,Alevi md.
Anadolu Aleviliği:
Biraz önce mevcut yönetimler tarafından
Alevilerin sürgüne gönderildiğini söyledik. Böylece sürgüne gönderilen Aleviler
iktidarın merkezinden uzak bölgelere gittiler. İran üzeriden Harasana, ulaştılar. Orada bulunan Şamanlar ve Gök Tanrı inancını benimsemiş din adamlarıyla
karşılaştılar. Böylece birçok Orta Asya Türkü Aleviler vasıtasıyla İslamı
tanıyarak Müslüman oldular.
İran ve Orta Asya bölgesinde aslen Türk olan Aleviler
göçlerle Anadoluya gelmişler, Şaman geleneklerini İslam ile uzlaştırarak
ve Hıristiyanlıktan da etkilenerek Anadolu Aleviliğini oluşturmuşlardır.(11)
Mesela putperest Roma üst yönetimindeki Kral, kraliçe ve
prens üçlü anlayışı Baba, Ruhul Kuds ve Oğul İsa şeklinde Hıristiyanlığa geçmiş,(12)
oradan da Hak- Muhammed-Ali biçiminde Alevilikte yer bulmuştur.(13)
Farklı kültürlerden beslenmiş olmaları
nedeniyle çeşitli Alevilik anlayışları da ortaya çıkmıştır. Bu durumu Prof. Dr.
Hayrettin Karaman şöyle ifade eder:
Üstelik Aleviler de farklı
gruplara ayrılmışlar İslam ile ilgimiz yok, biz ayrı bir dinin mensuplarıyız
diyenlerden tutun da biz de Müslümansız, Rabbimiz, Peygamberimiz, kitabımız, Kıblemiz
bir, yorumlarımız farklı diyenlere kadar birçok anlayış ve sahipleri var
(14)
Alevilik
Anadolu Gerçeğidir:
Muhammed Ali veya Mehmet Ali kimi
temsil ediyor?
Alevilik,
bu topraklarda yüzlerce yıldır var ve insanlar çocuklarının adını seçerken
Aliyi Muhammedden ayırmıyorlar. Zaten onları ayırmaya kimsenin gücü
yetmeyecek
(15)
Alevilik tarihin bazı dönemlerinde başka din ve
mezheplerden etkilenmiş olsa bile bugün Allahı Muhammedi ve Alisi olan
Aleviliği İslam dışı gösterme gayretleri boşunadır ve tutmayacaktır
(16)
Alevi
Birlikleri Federasyonu İnanç Kurulu Üyesi Aynur Küçük; Ortak görüşümüz
Hak-Muhammed-Ali çizgisinde, Kitabımız Kuran, Peygamberimiz Hz. Muhammed,
imamımız Alidir sözleriyle Aleviliğin İslam dışı olmadığına dikkat çekti.(17)
11) Bkz. Prof.Dr. Mehmet
Bayraktar; İslam Gerçeği Kitabı Üzerine, 49 v.d.
12)Bkz, Doç.Dr. Osman Şekerci, Cuma Konuşmaları,550
13)Mehmet, Şemseddin Günaltay, Hurafeler ve İslam, 219-220
14)Hayrettin Karaman, Kim Konuşacak?, Yeni Şafak, 3 Nisan 2006
15) Ekrem Dumanlı, Muhammedi Aliden Kim Ayırabilir ki, Zaman, 27 Ekim 2006
16)Hayrettin Karaman, Aleviler, Cemevi ve Cami;Y.Şafal,5 Ekim 2007
17) Bkz; Zaman, 10 Eylül 2012
Burada Alevi Dedesi Ali Büyükşahinin şu görüşlerine
de yer verelim: Bazıları Aleviliği İslamiyetin dışına çıkartmaya çalışıyor. Alevilik,
İslam dininin değerlerini dikkate almaktır. diyor.(18)
Karaca Ahmet Sultan Dergâhı Başkanı
Mehmet Başaran; Aleviliğin İslamın özü olduğuna inandığını, bir takım karanlık
çevrelerin Aleviliği yanlış mecralara sürüklemeye çalıştığını bunlara sıcak
bakmadıklarını, belirtiyor. (19)
Doç. Dr.İlyas Üzüm yaptığı
araştırmada: Gazi mahallesi Cem evinin, alt katında, cenaze yıkamak için gasil
hane, musalla taşı, abdest alma yeri olduğunu; özel mekanında cenaze namazı
kılınan, taziyelerde Kuran okunan, sofra duası yapılan, diğer taraftan
tabutları orak- çekice sarılı militanların cenazelerinin kaldırıldığı yer
durumunda olduğu söylüyor. (20)
Öyle anlaşılıyor ki bazı Alevilerin
kafası hala karışık!
Anadolu kültürüne sevdalı Alevi bir
yazarın görüşleri de aynen şöyle: Camiye gitmem; ama ezan sesi olmayan bir
dünya istemem. Ramazanda oruç tutmam; ama ramazansız bir Türkiye istemem
(21)
Ezansız, Camisiz, Ramazansız,
oruçsuz, Muharremsiz, Alevisiz, Semahsız ve deyişsiz bir Anadolu kültürü çok
yavan olur Kardeşim. Artık Alevilik bir Anadolu kültürü, bir Anadolu
Gerçeğidir.
Bu nedenledir ki Diyanet İşleri
Başkanı Prof D. Ali Bardakoğlu şöyle demiştir:
Bizim kendi kültür mirasımız arasında yer alan Alevilik
geleneğine yönelik ne kadar ayrımcı, dışlayıcı ve incitici ifade veya tanımlamalar
varsa top yekün bunların karşısında yer almamız gerekir
(22)
Bu ulusal bütünlüğümüz
açısından da önemlidir.
Alevilik Ve
Sünnilik Kavgası Neden?
Görüldüğü üzere Alevilik ve Sünnilik
Anadolu kültürünün ürettiği kavramlar olmayıp, dayanağını Arap kavmiyetçiliğinden
alan iki kabile/ aşiret kavramıdır. Bu kavramlar Kuran ve Sünnetten onay
alamazlar. Bunlar Hz. Ali ve Muaviye arasında meydana gelen siyasi kavgalar
sonunda çıkan ayrışmanın kavramıdır. Bu kavramlar ortaya çıktığında Türkler
henüz Müslüman olmamışlardır. Müslüman olduktan sonra da inançlarının son
noktasına kadar Hz. Alinin safında, Ehl-i Beytin yanında yer almışlar ve Hz. Hüseyini
rahmetle, zalim Yeziti lanetle anmışlardır.
Alevilik karşıtlığı olarak Sünnilik
kelimesinin kullanılması oldukça yanlıştır. Aleviliğin karşıtı Sünnilik olamaz,
olsa olsa Muaviyelik veya Emevilik olur.
Gezin Türkiyeyi, bakın Anadoluya,
bir tek Muaviye, Yezit, Mervan, Hind adı bulamazsınız, ama Anadoluda Ali,
Fatma, Hasan, Hüseyin, Zeynep, Muhammed Ali isminden geçilmez.
18)Bkz;
Zaman, 4 Ekim 2013
19)Bkz; Dr.
İlyas Üzüm, Age, 35
20) Dr.
İlyasÜzüm, age, 39,40
21) Reha
Çamuroğlundan Abdullah Muradoğlu Aktarıyor; bkz, Y.Şafak , 25 Nisan 2007
22)Bkz;
Zaman, 10 Nisan 2008
Buna
rağmen nasıl olur da tamamen Hz. Aliye gönül vermiş Müslüman Türk insanı Alevi
Sünni diye ayrışıp birbirine düşman olur? Böyle kavramlar üzerine kin, nefret
ve düşmanlık inşa ederek Müslüman Türk insanını karşı karşıya getirmek,
birbirine kırdırmak en büyük ihanettir.
Tarihi olaylar geride kalmıştır.
Tarihi olaylar üzerine kavga edilmez. Tarihten sadece ibret alınır
Mesela on Muharremde Hz. Hüseyinin
şehadeti dolayısıyla yine bu millet
Aşure tatlısı icat ederek şehitlerin ruhu için ve bir nebze teselli olalım diye
birbirine ikram etmiştir.
Bu kavgadan, bu bölünmeden Alevi
büyükleri de rahatsızdır.
Hz. Ali; Binlerce kez mazlum olsan da bir kere zalim
olma buyurmuştur. Hacı Bektaş-ı Veli; İncinsen de incitme demiştir. Pir
Sultan Abdal: İki kardeş karşı karşıya salındı / Ciğerlerim bölük bölük
bölündü(23) derken şüphesiz bu ızdırabı dile getirmiştir.
Alevisi Sünnisiyle birlikte
kurduğumuz bu vatanda beraber yaşamak zorundayız. Başka çare yok. İlk Mecliste
görev yapan Yiğit Alevi Diyap Ağayı rahmetle anıyorum.
Ayrıca Alevi- Kızılbaş
topluluklarında sıkça rastlanan ve üzerinde ısrarla durulan bazı ahlaki
kurallar da vardır: Tek eşli olmak, zina yapmamak, meydandan karar almadıkça
boşanamamak, adam öldürmemek, hırsızlık
yapmamak, yalan söylememek bunlardan sadece bir kaçıdır
(24)
Bunların hangisi yanlış be kardeşim?
Sonuç Olarak: Alevilikte Sünnilikte
artık Anadolu kültürünün bir parçası olmuştur. Alevilikte bizimdir Sünnilikte.
Camide bizimdir Cem evi de. Semah da bizimdir Sema da. Sazda izimdir ney de.
Ramazanda bizimdir Muharrem de. Hz Alide bizimdir Hz. Hüseyin de
Kerbela
faciası ortak acımıza dönüşmüştür artık. Bu değerleri kavga etmeden Anadolunun
bir kültür zenginliği olarak görmek ve yaşatmak zorundayız.
Aslında bizi kucaklayan bir tek
kimliğimiz var,o da Müslümanlıktır. Biz Alevi ve Sünni olmak durumunda değiliz
ama Müslüman olmak zorundayız. Kısaca Alevide Mümindir Sünni de, Alevide Müslümandır
Sünni de. Kuran-ı Kerime göre Müminler birbirinin kardeşidir (Hucurat
49/11). Buna ilaveten de Peygamberimiz(s.a.v.) Müslüman Müslümanın
kardeşidir.(25) buyurmuştur. Kardeşlik kavga etmeyi değil kucaklaşmayı
gerektirir.
Bizi kurtaracak olan öncelikle
Alevilik Sünnilik değil, İmandır, İslamdır, İbadettir, Çalışmaktır,
üretmektir, birlik olmaktır.
Büyük Türk bilgini Farabi aynen
şöyle diyor:
İslamiyet Türklerin elinde yüceldi
ve dünya dini oldu. Ancak Arapın hurafesi Türklere tesir edince İslamiyet de
Türklük de gerildi.(26)
23) Prof. Dr.
Ethem Ruhi Fığlalı, Çağımızda itikadi islam mezhepleri,283
24)Prof. Dr.
Ethem Ruhi Fığlalı, Türkiyede Alevilik Bektaşilik,375
25)
26)Mustafa
Öztürk; Anadolu İnsanı Nereye Götürülüyor?,38
Sözlerimi
Alevilerin şu duası ile bitiriyorum ;
Bismi Şah Allah Allah
Hizmetler kabul ola
Muratlar kabul ola
Hizmetlerinden şefaat bula
Dil bizden söz Bilal-i Habeşten ola
Hak Muhammed Ali yardımcımız ola
Gerçeğe Hü
Mümine ya Ali
Cumanız
Mübarek Olsun.
YORUMLAR