Reklam
Ahmet Kocabaş

Ahmet Kocabaş


Hangi Türk Milleti ?!

03 Nisan 2018 - 13:38

“Asırlarca farklı dinlere ve mezheplere inanan, farklı dilleri konuşan, farklı ten renklerine sahip insanları bir arada yaşatma tecrübesi kolay kazanılacak ve kolay unutulacak bir tecrübe değil…”

            Tarih şahittir ki, ancak bu millet, böyle bir tecrübe şansını yakalamış ve bunu başarmış büyük bir millettir.

            Osmanlı Devleti’ni yedi düvelin et satırına yatırıp dilim dilim doğrayanlar; kalan kısmını Türk milleti diye isimlendirdiler. Şimdi ise ‘Ne Türk’ü? Bizi Türk Milleti diye isimlendirmeye ne hakkınız var? Biz Türkiye halklarıyız’ diyorlar.

            Sonra ‘halklara özgürlük’ yalanıyla bu Büyük Milleti birbirine düşürmenin kapısını aralıyorlar. Pkk ihanetini görüyorsunuz. 30 yıl içinde 30 bin insanımızın kaybına yol açan bu kanlı ayaklanmanın esas maksadı, ülkemizin bir kısmını bölmektir. Milli bütünlüğümüzü parçalamaktır.

            Bizim neslimizi kan bağından daha üstün sayılan ideolojik fikir bağları ile bağladılar. Gençlerimizi bozuk kalıplar içine sokup mengenede sıkıştırdılar. Neslimiz kendine gelmesin diye ya Batı’ya ya Doğu’ya veya Amerika’ya, Rusya’ya peşkeş çektiler. Bu yeterli olmayınca karşı karşıya getirip –sağcı solcu, alevi sünni vs- birbirine kırdırdılar.

            Çünkü onlar da biliyorlar ki, beyni Amerikan sömürü kültürüyle süslü, gönlü Hıristiyan Avrupa değerlerine ipotekli, cebi uluslararası Yahudi sermayesiyle besli bir anlayış. Müslüman Türk Milleti’ni temsil edemez… Öyleyse bu Milletin iki yakası bir araya getirilmemelidir!

            Şimdi ne yapıyorlar?

            Müslüman Türk’ün iman birliğini, yürek birliğini iyi bilenler boş durmuyorlar:

            “Önce kalplerimizi böldüler, sonra fikirlerimizi ayırdılar. Ardından bizi birbirimize düşürdüler. Kardeşi kardeşe kırdırdılar. Şimdi kaderlerimizi ayrı çizmek istiyorlar. Bir bedende, kollarla ayakları ayırmak istiyorlar. Bir baştaki iki gözü ayırmak istiyorlar. Bu kâbusa karşı bir haykıracak yok mu ? Etnik ırkçılıklarla milletimizi paramparça edenlere dur diyecek yok mu?”

            Biz dünyaya gelirken milliyetimizi ve etnik kimliğimizi seçerek gelmedik. Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Boşnak vs. olarak doğmamız bir takdiri ilahi, bir kaderdir. Bir insanı kaderinden dolayı suçlamak, kimliğinden dolayı dışlamak en büyük ilkelliktir.

            Biz bu vatanı Alevisi, Sünnisi, Kürt’ü, Çerkez’i, Laz’ı, Gürcü’sü, Zaza’sı, Pomağı… Türk Milleti olarak birlikte kurduk. Diyarbakırlı Edirneli, Mardinli, Rizeli şehitler beraber yatıyor Gelibolu sırtlarında.

            Burası, Anadolu. Burası sevgiyi harman yapanların, kanlarıyla toprağı yoğuranların vatanı. Bu topraklarda fitne, bölücülük, kin, nefret, ihanet, bağnazlık barınamaz Burası yiğitler toprağı, burası şehitler ocağı…

            Bu vatan bizim, bu topraklar bizim, bu ay yıldızlı bayrak bizim, bu ezanlar bizim, bu millet bizim, bu mezarlar bizim. Bu topraklarda en az bin yıldır sen ben yok biz varız biz. Ve biz Türk Milleti’yiz. Biz Edirneli’yiz. Şırnaklıyız. Biz Sinoplu’yuz, Biz Muşluyuz. Ve biz Türk Milletiyiz…

            Türkiye, farklı renklerden, farklı ton ve farklı kokulardan oluşan büyük bir çiçek bahçesidir. Anadolu, dünyanın kültür bahçesini renkli ışıklarla doldurmuş çok güzel bir renk mozaiğidir. Bu bahçenin, bu mozaiğin üzerine titremeliyiz.

            “Ayrılmayacak kadar iç içe geçmiş bir toplumda, kimliklere göre farklı kurumlar ve coğrafyalar oluşturmak kadar dehşetli bir patlayıcı madde yoktur…”

            Yapılacak iş şudur artık:

            “Eski kaygıların değil yeni açılımların, dışlamanın değil kucaklamanın, ürkütmenin değil sevdirmenin, otokrasinin değil demokrasinin…” hakim olduğu bir Türkiye oluşturmak...

            Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor:

            “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık, birbirinizle tanışmanız, yardımlaşmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Fakat şunu da unutmayın: Allah katında en üstün olanınız, O’nun emir ve yasakları konusunda en sorumlu, en duyarlı, en bilinçli olanınızdır. Şüphesiz Allah Âlim’dir, Habir’dir”(49 Hucurat 13)

            Şu halde Allah ne diyor?

Tanışmanız, yardımlaşmanız için Allah sizi milletlere, soylara ayırdı. Kavga etmeniz için değil. Filan sülalenin, filan kabilenin, filan ırkın bir üstünlüğü yok. Allah’ın emirleri ve yasaklarına kim daha duyarlı ise o üstün… Kim daha çok çalışıyorsa, kim daha çok üretiyorsa, kim daha çok bu millete faydalı oluyorsa, kim daha çok bu insanlara hizmet ediyorsa en üstün olan o.

            Peygamberimiz:”İnsanların en üstünü insanlara hizmet edendir.”demiyor mu?

            Yine Peygamberimiz yukarıdaki Ayet’e dayanarak; Arap Ebuzer, Habeşli Bilal, İran’lı Selman, Bizans’lı Süheyb, Türkistan’lı Abdülkerim’den bir “ Millet-i Vahide” oluşturarak insanlığa örnek olmuştur. Bizim bölmeye çalıştığımız kitleleri o birleştirmiştir.

Hz. Peygamber şöyle diyor: Siz Adem’in çocuklarısınız… Ey insanlar kardeş olun…”Şu halde biz Adem’in çocuklarıyız, hepimiz kardeşiz…

Kuran kursu hocalarımızın çocuklarımıza öğrettiği güzel bir dua ile bitiriyorum konuşmamı:

“Allah’ım bizi Halil İbrahim Milletinden, Muhammed ümmetinden ayırma!”

            Cumanız mübarek olsun…

YORUMLAR

  • 0 Yorum