Nitekim Kur ’an-ı Kerim’ de Yüce Allah şöyle buyurmuş;
‘‘… Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım ve din olarak İslam’a razı oldum…’’ ( Maide 5/3 )
Aynı ayette; dikili taşlar ( putlar ) adına boğazlanan hayvanlar, fal oklarıyla kısmet aramak, leş, domuz eti, kan, Allah’tan başkası adına kesilen… hayvanların haram olduğu bildiriliyor. (Maide 5/3)
Veda Haccı’nda Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:
‘‘ Size iki şey bırakıyorum; bunlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız, bunlar Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir. ’’ ( Muvattaa, Kader ) (1)
Resulullah, vefatına sebep olan hastalığı sırasında, ‘ Bana kağıt ve kalem getirin, size bir vasiyet yazdırayım ’ dedi… Hz. Ömer, Hz Peygamber’ in bu sözünü rahatsız olması dolayısıyla söylediğini, ellerinde Allah’ın kitabı olduğunu, Kur ’an’ın Müslümanlara yeterli olacağını söyleyerek kağıt kalem getirilmesine engel olmuştur. (2)
Yine Peygamberimiz : Haberiniz olsun iman çarkı ( ilelebed ) dönecektir. Bu çark her nerede dönüyorsa Allah’ın kitabına uygun olarak döndürün. Haberiniz olsun Sultan ve kitap birbirinden ayrılacaktır. Sakın, sakın siz kitaptan ayrılmayın…’’(3) diyor.
Hz. Ömer ( r ) diyor ki: ‘‘ Allah Teala Peygamberimizi bu kitapla (Kur’ an’la) hidayete ulaştırdı. Öyleyse ona sımsıkı sarılınki hidayet bulasınız.’’ (4)
Şu halde din olarak İslam seçilmiş, İslam tamamlanmış hatta kemale ulaşmış bir dindir. Bu dinin iki kutsal kaynağı vardır. Kur’ an ve Sünnet. Özellikle ana kaynak olarak Kur’ an Müslümanlara yeterlidir. Kur ’an ve Sultan birbirinden ayrıldıklarında Müslümanlar Kur’ an’ dan ayrılmamalıdırlar. Çünkü Allah Peygamberimizi Kur’ an’la hidayete ulaştırmışlardır.
Sonra… Sonra:
Kaynaklar birbirine karıştı! Daha sonra gelen nesillerin beslenme kaynaklarına Grek felsefe ve mantığı, İran düşünce ve mitolojisi, Yahudi hurafeleri, Hıristiyan metafiziği ve başka kültürlerin, medeniyetlerin tortuları karıştırıldı… Ve işte o ilk nesilden sonra gelen nesiller, o karma karışık kaynaklarla muhatap oldular.’’ (5)
Kısaca kitapla Sultan ayrılmış ve Müslümanlar kitabın yanında değil Sultanın yanında yer almışlardır.
Ne güzel söylemiş Mevlana:
‘‘ Meydan geniş, meydana yaraşır bir er yok,
Gidişi gidiş değil Dünya’nın, düzen yok,
Evliya sanırsın birçok insanı,
Ama Müslümanlıktan eser yok.’’ (6)
Müslüman’ım diyen bir çok insana karşılık, İslam yok, İslam’dan eser yok…
Büyük İslam Hukukçusu Ubeydullah el- Kerhi’nin ( V. 340/951 ) şu sözü oldukça düşündürücüdür:
‘‘ Mezhebimizin hükümlerine uymayan her ayet ya te’vil edilmiştir yahut da mensuhtur; her Hadis’ de böyledir; ya te’vil edilmiş, zahiri manasıyla alınmamıştır, yahut da Hadis mensuhtur; başka bir Hadis’ le yürürlükten kaldırılmıştır.’’ (7)
Kerhi diyor ki, ayet ve Hadis mezhebimize uydurulur, mezhep Ayet ve Hadise değil. Mantığı görüyorsunuz… İslam nasıl dejenere edilmiş anladınızmı ?
Artık dinimizi hurafelerden, istismarlardan, yanlışlardan ve din adına üretilen yalan yanlış şeylerden kurtaralım.
Hicri 4. ve 5. asırda yazılmış kitaplardaki bilgileri bugün nasıl anlayıp günümüze aktaracağız. İslam alimleri eski kitaplardan başını kaldırıp biraz topluma bakmalı. Hayat artık o kitaplardaki gibi değil.
Devlet eski Bakanı Profesör Doktor Mehmet Aydın da şöyle diyor:
“Mesela cenazeye çiçek göndermeye haram derseniz olmaz. Geleneğimizde olmadığı doğrudur. Bizim artık bu olayı yeniden yorumlamamız lazım…”(8)
İlmihal kitaplarında ciddi sorunlar var; Delil diye eski zamanlara ait fetvaların nakledilmesi, ya taassuba veya tepki olarak din karşıtlığına, … gerilimlere sebep oluyor.(9)
“Şapşal fetvalarla kendimizi güya günün şartlarına uydurup dindarlığı kimselere bırakmıyor, ama beraberinde inancımızın yasaklandığı bir sürü fiili işleyebiliyoruz.
Söz gelimi filancanın içki içmesini korkunç bir günah olarak görebiliyor ama inandığımız Kur’ an-ı Kerim tarafından “Kardeşinin etini yemek’(Hucurat 49/…) kadar çirkin bir iş sayılan dedikoduyu terk edemiyoruz…” (10)
Uydurma hadislerle, aklın ve vicdanın isyan edeceği hurafeler sergilenerek gönüller karartılıyor. Müslümanlara, yaşama sevinci ve coşkuyla hayatı yaşamaları aşkını öğreten bir büyük peygamber nasıl olur da “Dünya hayatı Müslümanların zindanıdır; Ölüm bir Müslüman için kurtuluştur” der. Evliya kerametleri adı altında, müminlerin dünyasını karartan bir sürü umut tacirine destek veriliyor.
İslam’ı bunlarda kurtarmak gerekiyor…
Adam Tevhit, Birlik diye şirket kuruyor ama 3 tane eşi var. Bu sahtekarlık, dini değerleri sömürmek değil mi?
“Bir holding ortaklarına ve mudilerine dağıtmak üzere hazırlamış olduğu dosyanın iç kapağına “En büyük ortağımız Allah’tır” diye yazmaktan çekinmiyor. Holding kısa sürede bir sürü yolsuzluk ve dümenle iflas edince (haşa) en büyük ortak da bir anlamda iflas etmiş oldu.” (11)
Böyle bir mantık olabilir mi?
Bu anlayış Allah’ı kullanarak insanları sömürmek değil mi?
“Bir köyümüzde yağmur duası nedeniyle yetmiş bin taş okunup çuvala doldurulmuş, sonra da çuval suyun içine konulup çıkarılmış ve kurumaya terk edilmiş, onlar kuruyunca yağmur yağacakmış…
Bunun neresinde dindarlık var.”(12)
Sözlerimi toparlıyorum…
“İngiltere’nin kudretli Başbakanı Gladston, bundan 129 yıl önce Parlemento’da konuşmaktadır. Elinde tuttuğu Kur ’an-ı Parlamenterlere göstererek şu sözleri söyler: ‘Bu kitap Müslümanların elinde kaldıkça ve Müslümanlar ona saygı gösterdikçe bizim bu ülkeye/ülkelere hakim olmamız mümkün değildir. Tek çare, onları Kur ’an’dan uzaklaştırmaktır.” (13)
Şu sıra Kur ’an-ı Kerim yakan papazları hatırlayın..
Gelin Kur ’an’a, kitaba sahip çıkalım… Gelin inancımıza ve değerlerimize sahip çıkalım.
YORUMLAR