Şair diyor ki :
“Ruhun kadar hafif, yüreğin, kolların, başın…
Çıkmaktasın büyük yola… Cibril yoldaşın;
‘Geldim, dedin, uğurlayanım Mescid-i Haram’
Bindim Burak’a, Mescid-i Aksâ binektaşın.
Görmek dilerseniz o ilahi misafiri,
Saygıyla, ey ezel ve ebed, siz de yaklaşın!” (1)
Ezel ve ebed kayıtlarından arınmış, Cebrail ile birlikte Mescid-i Haram’dan başlayan, Mescid-i Aksâ ile devam eden ve Allah katına yükselişi gerçekleştiren kutlu bir yolculuk.
Miraç yolculuğu…
“Kuvvetli bulunan görüşe göre Miraç hicretten önce peygamberliğin 13. yılında (m.622) recep ayının 26’sını 27’sine bağlayan gece meydana gelmiştir…(2)
“Bu mübarek gecenin, mübarek bir anında tabiat âleminde hüküm süren bütün maddi kanunların faaliyetleri durduruluyor, zaman, mekan gibi mesafe ölçüleri bertaraf ediliyor; gözün, kulağın ve bütün beşeri algıları özellikleri tatil ediliyor da, mülk ve melekutun sırları ve gizli manzaraları açılarak, apaçık bir şekilde Resul-ü Ekrem’in temaşasına sunuluyor.”(3)
Bu yolculuğu Kur’an-ı Kerim şöyle anlatıyor:
“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulu (Muhammed’i) Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüten Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O gerçekten işitendir, görendir.”(4) (7/1)
İlahi vahiyde de belirtildiği gibi Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya yapılan yolculuğa İsra, gece yürüyüşü; Mescid-i Aksa’dan Allah katına yapılan yolculuğa da Miraç denilmektedir. İsra Kur’an-ı Kerim de yer aldığı halde Miraç hadis-i şeriflerle anlatılmaktadır.
Miraç ; ‘yükselmek, yukarı çıkmak, yücelmek’ anlamına gelen ‘uruc’ dan gelir. Asansör, füze, uzay aracı gibi vasıtaları sembolize eder Miraç.(5)
Neden Miraç? Sorusunun cevabını bizzat Kur’an-ı Kerim verir:
“O’na ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye.” (17/1)
Çünkü insan anlayışı, Mutlak Hakikati, semboller ve ayetler aracılığıyla kavramaya daha elverişlidir. Elbette bu sembolleri ve ayetleri anlamak için olgunlaşmak, yücelmek ve Miraç’a çıkmak gerekir.(6)
“Hz. Peygamber’in Mirac’ı, O’nun şahsında, insanın imkânlarının insana gösterilmesinden başka bir şey değildi. Ruhani yetenekler yardımıyla bu imkânların kullanılması halinde, eşyanın, zamanın ve mekânın kısıtlayıcı ve baskıcı ortamından ruhun özgür iklimine kanat çırpışın yolları gösteriliyordu. İşte bunun için Hz. Peygamber, bir ‘esas duruş dinamiği’ olan namazı ‘ Mümin’in Miracı’ olarak niteliyordu.”(7)
Bu anlamda Miraç ve Namaz bir ruhi doping, bir manevi heyecan, yokluk ve sıkıntılar karşısında bir mücadele ve bilinç yenileme eylemidir.
Miracın gerçekleştiği tarihteki şartlara bir bakın, o zaman Miraç daha iyi anlaşılacaktır.
“Üç yıl süren ve büyük acılara sebep olan bir boykotun ardından Resulullah, kısa aralıklarla eşi Hz. Hatice ile amcası ve hamisi Ebu Talib’i kaybetti. Dolayısıyla bu yıla hüzün yılı denildi. Bu acılı olayların ardından Allah Teala, bir bakıma resulünü, sabır ve tahammülü dolayısıyla hem teselli etmek hem de ödüllendirmek istedi ve bunun için genellikle miraç diye anılan büyük mucizevi olayı gerçekleştirdi.”(8)
Gerçi şunu hemen ifade etmeliyim ki;
Hz. Peygamber’ in yücelmesi ve büyüklüğü; Burak ile semaya nasıl yükseldiğinde,yedi kat gökte nasıl dolaştığında değil,aşağıların aşağısına yuvarlanmış insanlığı yüksek değerlere nasıl kavuşturduğunda veya getirdiği değerlerin,insanlığın süfli bir hayattan ulvi bir hayata yükselişi için nasıl miraç vazifesi gördüğünde aranmalıdır.(9)
Asıl miraç da budur.
Muhammed İkbal Hz. Peygamber’in miraç’ını anlatırken, Gangoh’lu Abdulkuddus adlı bir sufi’nin ; ‘Ben o kadar yükseğe ve yakına gitseydim,vallahi bir daha dönmek istemezdim’ dediğini bildirir.İkbal bu durumu dikkate alarak;’Veli,yaşadığı dini tecrübe de mest olup kaybolurken,Nebi,yaşadığı dini tecrübeyi toplumun inşası için bir kaynak olarak değerlendirir’ demektedir.(10)
“Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin mektubunu gösteriyorduk.”(Enam 6/75)
Bu ayeti ölçü aldığımızda;
“Çeşitli derece ve mertebelerde olmak üzere, her peygamber için bir miraç merasimi takdim edilmiştir.”(11)
“Adem oğlunun sembol atası Adem’in mirac’ı Allah’a karşı hatasından dolayı yaşadığı hüznün zirvesinde gerçekleşti. Af müjdesini işte böyle bir miracın sonunda almıştı… İbrahim peygamber’in mirac’ı ateşin içinde gerçekleşti.O,kendisine yardım için gelen vahiy meleğine,işte bu ruhi yüceliş sayesinde ‘Rabbim bana yeter’ diyebilmişti.Hiçbir ateşin böylesine saf bir aşk ve imanı yakamayacağının örneğini ortaya koydu.Oğlu İsmail Peygamber kurban edilirken,Yusuf Peygamber kuyuya atılırken,Yunus Peygamber denizden kurtulurken,Hz. Musa büyütüldüğü saraya Peygamber olarak atanırken,İsa Peygamber düşmanları kendisini astıklarını sanırken miraçlarını yaşadılar.”(12)
Şu halde bütün Peygamberler bir mirac yaşayarak olgunluğun ve yücelmenin zirvesine çıktılar. Mirac’ı bu yönüyle de düşünüp hayatımızla bütünleştirmeliyiz.İşte bu nokta da Namaz,en büyük mistik bir tecrübedir.
Mirac’ın nasıl gerçekleştiğini ve ayrıntılarını Tefsir Hadis ve Kelam kaynaklarına bırakarak olayın bugün bizi ilgilendiren yönü üzerinde durmaya çalışalım.
Mirac’ın insanlığı olgunlaştırmaya ve yüceltmeye yönelik ilkeleri on iki emir halinde mirac gecesi Hz. Peygamber’e bildirilmiş ve İsra Suresi’nde yer almıştır:
1-Allah ile birlikte bir ilah daha tanıma!
2-Rabbin, ana-babanıza iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti.
3-Akrabaya, yoksula, yolcuya yardım et.
4-Cimrilik ve savurganlık yapma
5-Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz onların da sizin de rızkınızı veririz.
6-Zinaya yaklaşmayın.
7-Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın.
8-Yetimin malını haksız bir şekilde yemeyin.
9-Verdiğiniz sözü yerine getirin.
10-Ölçtüğünüz zaman tam ölçü ve doğru terazi ile tartın.
11-Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme.
12-Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma.”(17/22-37)
Kur’an-ı Kerim bu ilkeleri bildirdikten sonra şunu da ekler:
“(Ey Muhammed!)İşte bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir.”(17/39)
Kılıçların konuştuğu, baskı ve şiddetin egemen olduğu,insan onurunun ayaklar altına alındığı bir dönemde mirac’la gelen bu ilkeler dünya barışı ve insan hakları için çok önemliydi.
Yine Kur’an-ı Kerim de:
“Biz Musa’ya dokuz açık emir verdik.”(17/101) buyuruluyor.
Bu emirler; Hz. Musa’nın kendine has Mirac’ında Allah’tan aldığı ‘on emir’ şeklinde meşhur olmuştur.
On emri Tevrat’ın Çıkış bölümünden takip edelim:
1-Karşımda başka ilahların olmayacak.
2-Kendin için oyma put,… suret yapmayacaksın…ve onlara ibadet etmeyeceksin.
3-Allah’ın ismini boş yere ağzına almayacaksın.
4-Cumartesi günü… hatırında tut.
5-Babana ve anana hürmet et.
6-Katletmeyeceksin.
7-Zina etmeyeceksin.
8-Çalmayacaksın.
9-Yalan şahadet etmeyeceksin.
10-Komşunun evine, karısına, hizmetçisine, öküzüne, eşeğine, malına göz dikmeyeceksin.(8)
Muhammed Hamidullah’a göre;Cumartesi günü ile ilgili emir sadece Yahudilere ait olduğu için Kur’an da dikkate alınmamıştır.(9)
Bu nedenle Kur’an 9 emirden söz etmiştir.
Kur’an-ı Kerim ve Tevrat’ta yer alan bu emirlerin büyük çoğunluğu İncil’de de yer almıştır:
1-Adam öldürmeyeceksin.
2-Çalmayacaksın.
3-Zina etmeyeceksin.
4-Yalan şahitliği yapmayacaksın.
5-Babana, anana hürmet edeceksin.
6-Komşunu kendin gibi seveceksin.
7-Fakirlere yardım edeceksin.(10)
Tevrat, İncil ve Kur’an da geçen bu emir ve yasaklara rağmen Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman olduklarını söyleyenler,peş peşe bu emir ve yasakları çiğneme yarışındalar.”(11)
İnsanlığın bu ortak evrensel değerleri Kur’an-ı Kerim’in En’am Suresi’nde bir kez daha hatırlatılır:
“Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım:
1-O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın.
2-Ana-babaya iyilik edin.
3-Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.
4-Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın.
5-Allah’ın yasakladığı cana kıymayın.
6-Ergenlik çağına kadar yetimin malına yaklaşmayın.
7-Ölçü ve tartıyı adaletle yapın.
8-Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız da olsa adaletli olun.
9-Allah’a verdiğiniz sözü tutun.
10-Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun.Başka yollara uymayın.Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır.İşte korunmanız için Allah size bunları emretti.”(6/151-153)
Aziz Müminler!
İlahi dinlerin, kutsal kitapların bu emir ve yasaklarına rağmen yine kan dökülüyor, ocaklar sönüyor, çocuklar yetim kalıyor,zulüm yeryüzünü kaplıyor.
(Merhum) Doç. Dr. Osman Şekerci’nin de belirttiği gibi;
İnsanlar Kur’an’ın doğru yolunu bırakmışlar, kendilerince başka bir yol edinebilmek için olmadık yollara sapmışlar… Bütün amacı kötülük,çalma,çırpma,öldürmek,şiddet,fuhşa yönelme,hukuktan ayrılmak olan bir anlayışın insanlığa nasıl bir miras bıraktığını tarihin sayfalarında bulabiliriz…
İnsanlığın barışması, buluşması ve kaynaşması bu ilahi yasaların hayata geçirilmesi ile mümkündür.(11)
Bu duygularla Mirac’ın önümüze açtığı olgunlaşma ve yücelme kapısından girmeye çalışalım. Allah’ın doğru yolundan ayrılmayalım.Mirac Kandili ve nedeniyle kendimizi büyük değişime ve gönül zenginliğine hazırlayalım.Barış,sevgi,saygı,hoşgörü,yardımlaşma ortamı oluşturarak Kandil’in aydınlığında buluşalım.
Mirac Kandiliniz kutlu,Cumanız aydınlık olsun.
YORUMLAR