Reklam
Ahmet Kocabaş

Ahmet Kocabaş


Osman Şekerciyi Rahmetle Anıyoruz

03 Nisan 2018 - 13:38

“Her canlı ölümü tadacaktır.”(3Al-i İmran 185) ve “Allah’tan geldik yine O’na döneceğiz.”(2 Bakara 156) ilahi emirlerine boyun eğerek Rabbi’ne yürüyen Osman Hoca’yı bedenen kaybettik, ama o aramızda fikirleriyle, düşünceleriyle yaşamaya devam edecektir.

İlim adamları cisimleriyle ve fikirleriyle yaşarlar ve ölürler. Eğer birilim adamı cismiyle ölmüş ama fikirleriyle yaşıyorsa o gerçekte yaşıyor demektir. Çünkü alimleri ölümsüzleştiren eserleri ve düşünceleridir.

Osman Şekerci de bizim kürsülerimizde, bizim minberlerimizde, bizim gönüllerimizde düşünceleriyle ve eserleriyle yaşamaya devam edecektir. O bizim düğünlerimizde, sünnet cemiyetlerimizde, cenazelerimizde bulundu, bizler için, geçmişlerimiz için dua etti. Şimdi o bizden dua bekliyor. Onu duasız bırakmayalım.

Osman Şekerci Kimdir?

Fabrikalar Camii hatibi ve Sakarya Üni. İlahiyat Fak. İslam Hukuku Doçenti Osman Şekerci’yi, düşüncelerini ve eserlerini biraz daha yakından tanımaya çalışalım mı ?

Elazığ’ın merkez köylerinden Aşağı Demirtaş köyünde 1943 yılında doğdu. İlk öğrenimini köyünde yaptı. Hafızlığını tamamladı. İmam-Hatiplik yaptı. Elazığ İmam-Hatip Lisesi’nden 1964’de, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nden (Bugünkü adıyla Marmara Ünv. İlahiyat Fakültesi) 1968’de mezun oldu. Aynı yıl Biga İmam- Hatip Lisesi’ne Meslek Dersleri öğretmeni olarak atandı. 1964-1970 yılları arasında İstanbul Ünv. Edebiyat Fakültesi’nde Prof. Dr. Muhammed Hamdullah’ın derslerine devam etti. 1970 yılında Çanakkale Seramik Fabrikaları Camii’nde fahri vaizlik görevine başladı. Robert Koleji’nde öğretmenlik yaptı. (1)

Kısa sürede kendisini sevdirdi.

Kale Gurubuyla nasıl tanıştı?

Kale Gurubuyla nasıl tanıştığını şirketlerimizin kurucusu, Sayın büyüğümüz Dr. İbrahim Bodur Bey’den aktaralım: “Çanakkale Seramik Fabrikaları’nı halkımızla bütünleşerek kurmuştuk. Halkımız dinine bağlıydı. Önceleri boş buldukları yerlerde namazlarını kılıyorlardı. Ramazan da ise bir odayı mescit yapmıştık. İşletme büyümüş, Cami isteği artmıştı. Cuma namazlarında sıkıntı çekiliyordu. Nihayet Cami yaptırmaya karar verdik. Selçuklu mimari tarzına uygun yapılan camiinin iç tezniyatı ve yazılar ürettiğimiz fayanslarla donatıldı. Cami hem tarihi, hem mimari açıdan Cumhuriyet döneminde yapılan örnek camiler arasında yer aldı ve kataloglara geçti.

Cami yapılmıştı. Şimdi Türkiye’nin en büyük sorunlarıyla karşı karşıya kaldık. Fabrikamızda yüzlerce mühendis, teknisyen, işletmeci ve işçi var. Üstelik kurum olarak biz halkımıza hep örnek olmuştuk. Bu camide yapılan konuşmalarda örnek olmalıydı.

Bugüne kadar dini konuşmalar çatışmacı bir  üslupla söyleniyordu. Konuşmaların çoğu insanların kazanımları ve bilgi dünyalarına ters düşüyordu. Cami bir uzlaşma evi olmalıydı. Bu nasıl sağlanacaktı? Bu konuyu düşünürken Allah’a şükür kurumlarımızın dinamizmine uygun bir fırsat yakaladık.

O zaman ilimizin tek İmam Hatip Lisesi Biga İlçesindeydi. Ortaklarımızın bu okulla yakın ilgileri vardı. Bu okulda meslek dersi öğretmeni olan Osman Şekerci’den sitayişle bahsediyorlardı. Arkadaşım rahmetli Ekrem Okyay Osman’ı iyi tanıyordu. Fabrikamızda konuşacak hocanın çağdaş, dünya gerçeklerinin kavramış; mesleki ehliyeti yerinde ve her kesimde diyalog içinde olan, yabancı dillere aşina biri olmalıydı. Araştırmalarım sonucunda bu yeteneklerin Osman’da var olduğunu gördüm. Biz Kale Grubu olarak burada da bir ilke imza atmalıydık.

Yönetim Kulu üyemiz “Dokumacı Ekrem” diye bilinen rahmetli Ekrem Ergün’e Osman Hoca’yı fabrikaya getirmesini söyledim. Bir Cuma günü buluştuk. Cumayı kıldırdı ve beklediğim konuşmayı yaptı.

Kendisine dedim ki;

“Bizim camiaya geçer misiniz?”

Beni daha çok mutlu edecek cevap verdi.

“Türkiyemiz iyi yetişmiş hocalara muhtaç. Eğitim ve öğretim hizmetlerini bırakamam.”

Bunun üzerine kendisine şu teklifi yaptım:

“öğretmenlik görevini sürdür, bunun yanı sıra Cuma günleri fabrikamız camiinde Cuma va’z ver hutbesini sen ver. Bilimsel araştırmaların için ne gerekirse onu da biz yerine getiririz.

Bu mutabakat çerçevesinde Osman görevi üstlendi yaz, kış araştırmalarını sürdürdü, dünyayı daha iyi tanıma fırsatı buldu, çevresi genişledi. Gurubumuzun gelişmesine paralel bir gelişmeyi bilimsel yaşamında gerçekleştirdi.”

Nitekim Osman Şekerci de söyle diyecekti:

“Şunu da kaydedeyim: Kale ailesini tanımadan önce teknokratları iyi tanımıyordum. Onları tanıma fırsatı buldum. Zannımca onlar da İslamiyet’i tanıdılar…”

Kaliteli ve bereketli bir ürün için önce verimli bir toprak sonra cins bir tohum ve gayret gerekiyor. Osman Şekerci de Çanakkale Seramik ve İbrahim Bodur’u bulmuştu. Böylece ilk ihtisasını Kale Grubunda, İbrahim Bodur Bey’in yanında yaptı. 1970’lerde başlayan bu bu beraberlik 2003 yılına, vefatına kadar sürdü.

Akademik Çalışması:

Bu arada Şekeri, akademik çalışmalarında sürdürdü. Erzurum Atatürk Üni. İlahiyat Fakültesi’nde Prof. Dr. Muhammet Tayyip Okiç’in yanında, ihtisasını tamamladı. 1980 yılında İslam Hukuku dalında “İslam Ticaret Hukuku” çalışmasıyla İslami İlimler Doktoru unvanını aldı. Daha sonra Sakarya Üni. İlahiyat Fakültesine geçti ve İslam Hukuku Doçenti oldu.

Dr. İbrahim Bodur ve Prof. Dr. M. Tayyip Okiç’ten sonra görüş ve düşüncelerinden faydalandığı şu üç fikir ve düşünce adamı onu çok etkilemiştir: Mehmet Akif, Muhammet İkbal ve Prof. Dr. Muhammet Hamidullah …

Mehmet Akif’ten şiir okurken kendinden geçerdi. Konuşmalarında sık sık safahat’tan alıntılar yapardı. Safahat için “Adeta Kuran’ın tefsiri” derdi… Büyük Türk dostu Pakistanlı Muhammed İknal onun ruh dünyasının ölümsüz mimarlarından biriydi. Şehit Mehmetçiklerin kanını rüyasında Peygamber’imize hediye götürecek kadar büyük bir gönül insanıydı İkbal… Hemen hemen her eserinde yer alan kısa özgeçmişinde “Altı sene Muhammed Hamidulah’ın derslerine devam etti.” İfadesini gururla taşırdı. Şu anda manevi alemde sevdikleriyle hasret gideriyor beklide…

Hizmet ve Çalışmaları:

Çan, Biga ve Yenice bölgesinde dini düşüncelerinin Kur’an ve sünnet paralelinde yeniden oluşmasında, bölgenin İslami yönden aydınlanmasında büyük emeği geçen aydın bir din adamdır Osman Şekerci…

Bir arkadaşının şu tespitleri oldukça anlamlıdır:

“bir kısım ilahiyatçılar, din adamları. Ailelerini, eşlerini topluma kapatırken, toplumdan kaçırırken, Şekerci Hoca evinin kapısını bize açtı, ailesini bizimle konuşturmuştu, görüştürmüştü. Örnek bir ailenin nasıl olması gerektiğini etrafına göstermek istiyordu belki…

Aldığı maaşı akademik çalışma yapan araştırmacılara burs olarak verecek kadar cömert bir insandı Şekerci…

Cami kürsülerinden kavgacı ve suçlayıcı bir üslupla yapılan konuşmaları bilimsel bir çerçeveye oturtmuştu. Cemaati cehennem ateşiyle, zebanilerle, azap melekleriyle, insan işkence eden bir tanrı anlayışıyla çok korkutmuyor, daha ziyade cennet bahçelerinden, rahmet meleklerinden kullarına ümmet kapısını sürekli açık tutan Allah’tan, âlemlere rahmet olarak gelen Hz. Muhammet(sav)’den, insanlığa hidayet olan Kuran’dan bahsediyordu. Cami kürsüsünü üniversite amfisine dönüştürmüştü. Her kesimden insanlar onu dinlemeye geliyordu.

Bundan rahatsız olanlarda vardı elbette.

Emekli bir din görevlisinin itirafları da şöyle;

“Osman Hoca hakkında olur olmaz şeyler söyleniyordu. Biz de bundan etkileniyorduk. Emekli olduktan sonra kendisini dinlemek için Cuma namazında Seramik Fabrikaları Camiinde gittim. Kendisini dinleyince yanlış yaptığımı anladım. Namazdan sonra kendisinden özür diledim. Gülümsedi ve “özür dilemek de bir erdemdir” dedi. Bundan sonra mümkün oldukça Cuma konuşmalarını dinlemeye devam ettim.

Hizmetleri sadece bunlar mı?

 Şekerci; Kale Grubu şirketlerinde ortaklık, Gönen Gıda kuruluşuna destek, madencilik işletmesi, zirai işletmecilik, et tavukçuluğu, Kuveyt Türk Finans kurucu ortaklığı gibi iktisadi faaliyetlerinde bulundu. Biga İlim Yayma Cemiyeti Başkanlığı, Sakarya Üni. İlahiyat Fakültesi ve Kur’an araştırmaları vakıfları kurucu üyeliklerinde bulundu.

Yiğit bir ilim adamı olarak Kale Grubuyla ekonomi ve sanayi tanışmış, Batı’yı görmüş, Doğu’yu gezmiş, bürokrasi ve devleti çok iyi incelemiş bir ilahiyatçı olarakufuk açıcı ve her biri alanında önemli bir boşluğu doldurmuş eserler bırakmıştır. Kahire, Beyrut, Şam, Suudi Arabistan ve Bağdat Hukuk ve Edebiyat Fakültelerinde bilimsel çalışmalar yapmıştır.

Osman Hoca; bilimi önde tutuyor, özgür düşünceyi savunuyor, bilimsel araştırmaya teşvik ediyor, hak, hukuk ve ahlaka vurgu yapıyordu… Tabiatla bütünleşmek istiyor, denizlerle dertleşiyor, güneşin doğuşunu izlemeye çalışıyordu.

Son şiirinden kısa bir bölüm sunalım;

 “Güneşin doğuşunu izler,

Batışına gülümser, ayın göz kırpmasına, yıldızların ışığına takılırdım.

Sahillere iner, denizlerle konuşurdum. Deniz dalgalarının sesini bir ezgi sayardım.

Yeniden başladım hayata,

Kitapla yatar, müzikle kalkar, işle yarışır,

Herkese sevi kapılarını açardım…”

Doç. Dr. Osman Şekerci’nin düşüncesinin omurgasını oluşturan bir paragrafı hatırlatmak isterim;

“katle incelendiğinde gösterecektir, İslam esasen, hakları çiğnenmek cüretinde bulunanlara karşı, her türlü vasıtayı kullanarak haksızlığı bertaraf etmek için gelmiştir. Nitekim onun haklara tecavüz edenleri zalim olarak nitelenmesi bunun apaçık delilidir. İslam, bütün insanlığı ırk, renk, din, coğrafi fark ayrımı yapmadan “Allahın ailesi” olarak telakki eder ve kardeş olayı öğütler.”

İşte onun düşüncesinin özü bu.

Yani bütün insanlık Allahın Ailesi…

            Eserleri , Çevirileri , Tebliğleri :

Osman Şekerci , 20 kitap yazmış , 6 kitap tercüme etmiş ve 7 tebliğ sunmuştur. (10)

Yazdığı eserler :

1-      Kaynaklarımıza Göre İslam Terbiyesi

2-      İslam ve Biz

3-      İslam Peygamberi’nin dilinden zikirler ve dualar

4-      Hutbeler

5-      Hicret

6-      İslam Şirketler Hukuku

7-      Kur’an-ı Kerim’de İslam Ahlakı

8-      İslam’ı anlamaya Doğru

9-      Amerikan Fundamantalizminin Tarihi Yapısı ve İslam Gerçeği

10-  Fıkıh Mezheplerine Giriş

11-  İslam’ı Evrensel Boyutu ve Gündemi

12-  21. Yüzyıla Girerken İslam, Devlet , Cumhuriyet ve Müslüman

13-  İslam Ülkelerinde Gayri Müslimlerin Temel Hakları

14-  İslam Ceza Hukukunda Tazir Suçları ve Cezaları

15-  İnsan Hakları Alanında Temel Belgeler ve İslam

16-  İslam’da Resim ve Heykel

17-  İbadetin Beyni Dua

18-  İnanç ve İş

19-  Cuma Konuşmaları

20-  Bilgi Toplumunda Müslümanların Öncelikleri

Tercüme Ettiği Eserler:

1-      Prof. Dr. Zeme ve Prof. Dr. Ömer Faruk , Faiz Tarihi ve İslam

2-      Prof. Dr. Mustafa Hellidi ve Dr. Ömer Ferruh , İslam Ülkelerinde misyonerlik ve Emperyalizm

3-      Gazali , Nasihatü’l Mülük

4-      Muhammed Ebu Zehra , Zekat Hukuku

5-      Muhammed Ebu Zehra , İslam’ın Gölgesinde İnsanlık

6-      Muhammed Ebu Zehra , İslam’da Beşeri Münasebetler

Sunduğu Tebliğler:

1-      Suçların Önlenmesinde İslam’ın Ön Tedbirleri

2-      İslam Şirketler Hukuku Açısından Anonim Şirketler

3-      İslam Ülkelerinde Sanayinin Gelişimi Önünde Duran Başlıca Engeller

4-      İslam Ülkelerinde Sanayi Anlamında Müşterek Kullanma Projeleri

5-      Bir Ödeme Aracı Olarak Kadı Mektupları

6-      Bilgi Toplumunun Oluşmasında AR-GE Çalışmaları

7-      İslam’da Kadın Hakkının Yasal Boyutu

YORUMLAR

  • 0 Yorum