Size üzülüyorum avcı kardeşlerim. Hem de
çok üzülüyorum ve iyi anlıyorum sizi. Çünkü ben, çünkü biz hep av olmuşuz. Hep
kanadımız kırılmış, hep kanımız akıtılmış.
Avcı olmadık hiç, olmak da istemedik.
Pırıl pırıl silahlar omzumuzda, kuşak dolusu mermiler belimizde, sustalı
çakılar cebimizde yakışmazdı bize, özenmedik hiç avcı olmaya.
Taşlarda öten kınalı keklik, çamların içinde
seken ala geyik, hep kendi işini kendisi gören bozkurt, göğün özgürlüğünde
somsuza yükselen kartal olmayı yeğ gördük kendimize, karınca kararınca.
Kimsenin aşında, ekmeğinde gözümüz olmadı. Kimsenin suyunu keselim, bostanını
bozalım demedik. Kendi yağımızda kavrulduk, kendi sobamızda ısındık.
Ama siz, ama siz nicelerinin kanına
girdiniz. Elinizde son model silahlar, tükenmeyecek kadar mermiler adım adım,
karış karış taramaya çıktınız. Dağ, taş, dere, tepe, bayır,çayır, ev, iş yeri, cadde,
sokak, mahalle demediniz. Tek tek nişan
alarak ateş ettiniz, ateş ettiniz, durmadan ateş ettiniz. Çünkü avcıydınız ava
çıkmıştınız. Malzemeniz boldu, teçhizatınız tamdı, desteğiniz sonsuzdu.
Atışlarınız hep destekliydi. Karavana ihtimali azdı. Attıkça atasınız geldi.
Vurdukça vurasınız geldi. Kendinizi dağların, taşların, kurtların, kuşların
hakimi zannettiniz. Küçük dağları kendinizin yarattığını düşünmeye başladınız.
Börtü böcek bile sizden korkmaya başladı. Çünkü elinizde silah vardı. Dozer
vardı, kepçe vardı. Gazeteler, televizyonlar, dergiler vardı. Her şey vardı.
Sizler son zamanların gelmiş geçmiş en azametli, en mağrur, en acımasız
avcılarıydınız. Yanınıza varılmazdı, yanınızdan geçilmezdi. Ona çelme takar düşürürdünüz,
buna tokat atar canını acıtırdınız, şuna saldırır üstünü başını yırtar insan
içine çıkamaz hale getirirdiniz. Gez ,
göz arpacık deyip nişan aldınız mı bir kere adamı batırır, adamı öldürürdünüz, şansı kalmazdı hiç.
Şimdi sizi çok iyi anlıyorum. Bir tek ben
anlarım sizi. Çünkü ben hep av oldum. Av olanların yanında oldum. Ağlıyorsunuz
feryat figan, peki ağlatırken hiç empati yapmamış mıydınız? Kolumuz kanadımız
kırıldı, vurulduk diyorsunuz ciyak ciyak, peki siz ateş ederken bir gün size de
ateş edileceği aklınıza gelmiş miydi hiç?
Bu haksızlık, bu görülmemiş adaletsizlik
diyorsunuz. Peki siz insanları peşin peşin çarmıha gererken insanlığınızdan bir
zerrecik ayağa kalkıp biz ne yapıyoruz böyle diye hiç olmazsa gece yatağa
uzanınca hasbıhal etmiş miydiniz hiç?
Şimdi sizin feryat figanlarınızı çok iyi
anlıyorum değerli kardeşlerim. Haksızlığa ses çıkarmayan dilsiz şeytandır. Peki
hep avcı olarak kalmayacağınız, kalamayacağınızı hiç düşünmediniz mi?
Ayağınızın bir çalıya dolanıp yardan uçacağınız, avladığınız kurda kuşa yem
olabileceğinizi, mataranızdaki suyun, torbanızdaki ekmeğin biteceğini, dağda
avda aç açıkta kalabileceğinizi, geriden destek gelmeyeceğini, tam tersine
yolların tutulabileceğini hiç düşünmüş müydünüz? Hiç aklınızdan geçirdiniz mi acaba?
Dünün avcıları, bugünün avı olabilirmiş.
Size çok üzülüyorum çok. Sizin için şimdi muhasebe zamanı; ben ne yaptım, bana
ne yaptılar deme zamanı. Avcılar her zaman değilse bile bazen kendi kazdıkları kuyuya düşebilirler. Gün ola harman ola demiş
atalarımız. Haksızlığa sevinilmez ama demek ki Mazlumun ahı yerde kalmıyor bu dünyada. Umarım sizlerde kumpasa gelmişsinizdir. Sizlerde mazlumsunuzdur. Her zaman hak ve adaletin yanında olmalıyı şiar edinmeli haksızlığa karşı durabilmeliyiz. Hepimizin alacağı çok dersler olmalı bu olaylarda. Gün muhasebe günü. Sular çekilince karıncalar
balıkları, sular kabarınca balıklar karıncaları toplarmış. Öyleyse çay kenarlarında fazla dolanmamak gerek.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür
olsun.
Sevgiyle dolun,
sevgiyle kalın.
16/12/2014
Ali Osman KIRAŞ
YORUMLAR