Yaşın çok küçük. Atatürk´ü görmedin, tanımazsın. Baban da görmemiştir. Belki deden hatırlıyordur. Çocukluğunda Atatürk´ü yaşamış olabilir. O bile hatırlasa hatırlasa ona “PAŞA” dediklerini hayal meyal hatırlıyordur. Çünkü o zaman 24 saat yayın yapan TV ler, radyolar yoktu.
Ama O kim diye sorarlarsa; O, Türkiye Cumhuriyeti´nin kurucu lideri Mustafa Kemal ATATÜRK´tür demen yeterlidir. Bir ülke kurmuş ve bizlere miras bırakmış. Yetmez mi? Bir mirasyedi gibi bu ülkeyi bitirmek mi istersin, yoksa bu topraklarda bir yıldız gibi parlasın mı istersin?
Bak arkadaş; seni çok doldurmuşlar. Padişah´a karşı gelmiş, vatan hainliği yapmış diyorsun. Kulaktan dolma bilgilere inanıyorsun da O´nun hakkında bir kitap bile okumamışsın, yayınlanmış bir belge bile araştırmamışsın. Evet Mustafa Kemal´i ordu müfettişi olarak Samsun´a yollayan padişah Vahdettin´dir. Peki neden yollanmıştır? 1-O´nu İstanbul´dan uzak tutmak amacı vardır. 2- Karadeniz ve Doğu Anadolu´daki halkın işgale-Mondros´a karşı direniş başlangıçlarını kırmak, engellemek amaçlıdır.
Bak arkadaş sana anlatayım, sen de aç da birkaç tarih kitabı oku. Olmaz mı?
Yıl 1919´un mayıs ayıdır. Sekiz ay önce 1. Dünya Savaşı kaybedilmiş. Padişah Vahdettin İngilizlere teslim olmuş. İngiliz Vapurları ve gemileri İstanbul Limanına demirlemiş, İstanbul´u işgal etmişlerdir.
Ege´deki Limni Adasının Mondros Limanında 30 Ekim 1918 günü İngilizlerle Mondros anlaşması imzalanmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun ölüm fermanı olan bu anlaşma 25 madde olup en önemlileri şunlardır:
Madde 5: İç asayiş temini dışında bütün ordu derhal terhis edilecektir.
Madde 7: İtilaf devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durum olursa herhangi bir yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır. ( Demek ki istedikleri an işgal olabilir ki olmuştur.)
Madde 11: İran ve Kafkasya´da Osmanlı kalmayacak.
Madde 16: Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irakta Osmanlı kalmayacak.
Madde 17-18: Trablus-Bingazi´deki subaylar ve limanlar İtalyanlara teslim olacaktır.
Bunun gibi 25 madde ile Osmanlı Devleti esir alınmış. Padişah Vahdettin´in bahriye nazırı Rauf Bey bu anlaşmayı Mondros Limanında imzalamıştır.
30 Ekim 1918 den Mayıs 1919 a kadar olan 6 aylık sürede Ülkedeki durum şudur;
----Ordunun silahlı tüm bölümü terhis edilmiş., İran, Kafkasya, Hicaz, Yemen, Arabistan, Suriye, Irak, Trablus-Bingazi tamamen terkedilmiş.(Sorarım sana buraları Atatürk vermiş diyebilir misin şimdi? Bu yalana nasıl inanırsın?). Son kalan Anadolu toprakların da da 6 ay içinde Mart 1919 gibi işgaller başlamış. Önce İtalyanlar Antalya´yı işgal etmiş. Ardından Fransızlar Antep ve Maraş ı, İngilizler Mardin vb yerleri , Ermeniler Kars ve civarını vb peş peşe işgal etmeye başlamışlar. Anadolu da ufak tefek direniş sinyalleri gelmeye başlamış. Fakat bunun üstüne bir de 15 Mayıs 1919´da Yunan kuvvetleri İzmir´e çıkmıştır. Padişah ise sarayında oturmakta direniş hareketlerini kırmaya çalışmaktadır. Mondros´a uyulmasını istemektedir.(İsteyen padişahın yazılarına bakabilir. Ezbere bir şey söylemiyoruz) İşte bu yüzden Mustafa Kemal´i Karadeniz´e yollamıştır. Bu gönderiliş Anadolu direnişini kırmak, M.Kemal´ i İstanbul´dan, saraydan uzak tutmak içindir.
Fakat O, Amasya´ya varır varmaz direnişçilere destek vermiş, Padişah´a karşı gelmiştir. O günden sonra Padişah Vahdettin, Mustafa Kemal´in peşine düşmüş. Elazığ valisini Sivas´ta, hatta Kazım Karabekir Paşayı bile Mustafa Kemal´i tutuklaması için görevlendirmiş olup önce İstanbul´a geri çağırmış, gelmeyince de ordu müfettişliği görevinden de azletmiştir. O ise asker elbisesini çıkarıp atmak zorunda kalmıştır. Kurtuluş Mücadelesinin bundan sonraki bölümüne komutan olarak değil sivil olarak devam etmek zorunda kalmıştır.
Bak arkadaş bunun neresi hainlik? Padişaha uyup yatsa mıydı? Direnişe katılmasa mıydı? İngiliz mandasını, müttefiklerin işgalini kabul mü etseydi. Kendi topraklarında esir bir millet olarak mı yaşasaydık? Türk´ün son kalesi de mi düşseydi? İyi ki böyle bir komutan, yürekli insan çıkmış, sen nurlar içinde yat Mustafa Kemal Paşa. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti nasıl kurulurdu? Ey genç arkadaş; hadi bir daha düşün bakalım. Vicdanın vardır umarım. Sen ki arkadaş hem bilgin sıfır, hem çamur üstüne çamur atıyorsun. Okumamış, öğrenmemiş, araştırmamışsın. Daha ne diyeyim? Yazıklar olsun.
O ki başkomutan iken sivil cumhurbaşkanlığını tercih edendir. O ki padişahlıktan tek adamlıktan vazgeçip Meclis idaresini tercih edendir. Kurtuluş Savaşı´nın en civcivli günlerinde Polatlı´da Yunan topçularının sesleri gelirken Meclis´in kararlarını hayata geçirendir. Ya istiklal ya ölüm diyen liderdir. Çanakkale´de “süngü tak, yere yat” diye emir verip savaşın kaderini değiştiren komutandır..
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR