Üç gün sonra Ramazan Bayramı.
Babacığım, Bu sensiz geçecek ikinci Ramazan Bayramı olacak . Sen varmışsın gibi arife günü köyümüze geleceğim. Mezarını ziyaret edeceğim. Dualar edeceğim. Ama bayram sabahı Elini öpemeyeceğim, sende benim yanaklarımdan öpemeyeceksin maalesef. Gözlerin sulanmayacak, ağlayamayacaksın artık. Köy berberinin düzen verdiği o ince bıyıklarının altından sigaradan sararmış dişlerin, hem de en öndeki, yarısı kırık, fırça bilmez dişlerin bile görünmeyecek. Bende duygulandığım belli olmasın diye gözlerimi başka tarafa kaçırmak, başımı eğmek zorunda kalmayacağım.
Niye öyle yapıyordum ki? Keşke seninle beraber ağlayabilseydim. Duygulandığında gülmek, kahkaha atmak hoş karşılanıyor da ağlamak niye ayıplanıyor ki? Neymiş erkekler ağlamazmış. Olur mu öyle şey. Ama artık yoksun. Ne desem boş. Ben de doyasıya anneme sarılsam olur mu babacığım? Bir de senin için , senin için anneme sarılırım.
Hanım, yine kendi kendine şöyle diyecektir biliyorum: --Babam olsa çoktaan, yine ağlamaya başlardı. Son yıllarda hastalıktan sonra böyle oldu babam. Hemen ağlayı ağlayıveriyor. Amcamda hep gülüyordu, bir tanıdık gördü mü gülmeye, eliyle de işaret etmeye çalışırdı, gel. Hastalık kimisini ağlatırmış, kimisini güldürürmüş derler ya.
Birbirimizi çok iyi anlamadık belki babacığım ama bunu kuşak çatışmasına tut. Gençliğime tut, cahilliğime tut. Tut da neyime tutarsan tut. Ama suçu hiç kendinde bulma ne olur? Çünkü sen bana hiç darılmadın. Hiç küsmedin. Belki kızdığın, darıltdığın , incittiğin oldu, olmuştur. O da senin mizacındı. Çok çabuk parlardın. Kaya gibi serttin. Öyle, olan bir rüzgar senden bir zırnık bile koparamazdı. Sen daima kafanın dikine gittin. Hiç eğildiğini görmedim, duymadım. Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilip bükülmemişsindir. Günlük hayat içinde gözünü budaktan, sözünü taştan sakınmayan bir yapın vardı.
Ah babam ah. Yine de önümüzde olaydın, elini öpebilseydik, sağ olaydın be baba. Bil ki dualarım seninle. Belki sevdiğimi ben de gösteremedim amma bil ki seni çok seviyordum. İnsanın babasını sevmesi için bahanesi mi olması gerekir. Babam olman yeter. Allah var yukarıda sen beni çoban hem de koyun çobanı da yapabilirdin be baba. 11-12 yaşındaki ben zavallı bir çocuk iken sana karşı mı gelebilecektim sanki? Sen de çobanlıktan kurtulurdun öyle değil mi? İşte bu düşünce bile, seni sevmeme yetmez mi? En çokta Senin beni okutmuş olmana duacıyım. Her şeyimi her şeyimi okumama borçlu olduğumu düşünüyor ve seni saygıyla bir kere daha anmak istiyorum. Nur içinde yat baba. Ellerinden öpüyorum sanal olarak.. Lütfen sende beni yanaklarımdan öp ne olur baba. Tüm babasını kaybetmiş başta şehit çocukları olmak üzere herkese ithaf olunur.
Bayramınız kutlu, mutlu, huzurlu, barış içinde olsun. Kavga, dövüş,savaş sizden ve bizlerden uzak dursun.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR