Öyle ibret alınacak şeyler var ki;
Yatağa bağımlı olmuşsun,
Bir ayak sesine, kapının açılışına bakar olmuş,
Çocuklarına, bakıcıya muhtaçsın.
Dağ gibi, pehlivan gibiyken çocuk gibi kalmışsın.
Saçların ağarmış, yüz kırış kırış
Gözler, ah o gözler, içine çökmüş.
Ayaklar yürümez, kollar kalkmaz olmuş.
Nerde o endam, nerde o heybet.
Heyhat biçare şimdi gönüller.
Yemekten kesilmişsin.
İçmekten vazgeçilmiş.
Kefenler bile hazırlanmış.
Belli, belli ki yolculuk var. Er ya da geç.
Altın düşmüş. Çinde deprem olmuş. Barış süreci başlamış. Hepsi hepsi anlamsız şeyler onun için.
---Dizimi ört kızım, yastıkları arkama yığ , hadi biraz oturalım.
Tarla, bağ, bahçe, ev, bark, araba hepsi bitmiş onun için. Sadece ve sadece sakin sakin dinlenmek, bir nefes, bir fazla nefes daha alabilmek bütün çabamız.
Tüm hastalara Allah şifa versin. Ölüm soğuk. Ölüm bitiş, yok oluş. Neylersin ki gerçek.
Başarılması gereken en zor şey YAŞAMAK, yaşatmak.
Doğulu bir kadın şöyle demişti günün birinde; ---Hocam etim genç iken para eder. Şimdi ben yaşlı olmuşam, beni kim neylesin?
Kadının söylediği doğru olsa gerek. Her şey gençlikte, güzellikte, makamda, mevkide. Düşte gör.
Orasını, burasını bilmem ammaaa hastalık ve yaşlılık zor zanaat olsa gerek be ustam.
Allah hastalara şifa, dertlilere deva, sağlam olanlara akıl , fikir , düşünme ve şükretme gücü versin.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR