Biz bu kafayı tanıyoruz. Döven, söven, bıçaklayan, silah sıkan, kurşun atan, bombalar patlatan, linç eden, yakan, yıkan her türlü şiddeti başkalarına reva gören kafa bize hiç yabancı değil. Emirle çalışanlar, asla hayır demezler, neden, niçin diye sormazlar, üç beş kuruşa, birkaç güzel söze, birkaç şahane vaade atmayacakları taş, çekmeyecekleri bıçak, sıkmayacakları silah yoktur. Hele hele birkaç kişilik gruplar halinde olurlarsa daha da azgınlaşırlar, insan olduklarını unutup iyice farklı bir şey olurlar.
Biz bunları çok eskiden tanırız. 1970li yıllarda rahmetli B. Ecevit’e Bolu-Gerede’de, Şanlıurfa’da saldıranlar, 1950’li yıllarda rahmetli İ. İnönü’ye Uşak’ta saldıranlar, 1977’de 1 Mayıs’ta Taksim’de mitingdeki işçilere yaylım ateşi açanlar, Daha bir iki gün önce K. Kılıçdaroğlu’na hem de cenaze töreninde şuursuzca değil bilinçli olarak, planlayarak, kasten saldıranlar hep aynı kafadır.
Kahramanmaraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta insanları diri diri yakacak kadar gözleri dönmüştür bu kafanın.
Çünkü bu kafanın hep başı okşanmıştır. Hep sırtı sıvazlanmıştır. Ön kapıdan içeri sokulup arka kapıdan kaçırılmışlardır. Sürekli aslansın, kaplansın diyerek teşvik edilmişler, yaptıkları, yapacakları yanlarına kar kalmıştır.
Genellikle bu kafanın daima muhalif, aydın kesime hücum ettiği aşikardır. Onlara göre muhalif olmak, iktidara talip olmak hep suç olmuştur. Hep hainlik sayılmıştır. Kimse iktidara yan gözle bakmamalı, değiştirmeyi aklına bile getirmemelidir. Yoksa bu kafa derhal gereğini yapacaktır. “Hep bana, Rabbena, Rabbena” ana kuralıdır. Bu kafa iyilikle olmayanı işte böyle zor kullanarak halledecektir. Sakat kafadır, hastalıklı kafadır, bu kafa ne Müslümanlığa sığar, ne insanlığa. Allah bizi bu kafalardan korusun. Çünkü bu kafa kendisi dışındaki hiçbir kişiye, zümreye, gruba, halka, millete yaşam hakkı bile tanımamaktadır. Allah’ın verdiği canı kendisinin alabileceğini, bunu meşru gördüğünü, ağa babalarının teşvikiyle zannetmektedir. Şuur, izan, akıl, mantık devrede yoktur ya da kiraya verilmiştir. Peki bu kafa böyle de ya onları bu tür olaylara teşvik eden, cesaretlendiren, itekleyen, yönlendiren, koruyan, kollayan, gerektiğinde gizleyen, bağışlayan, perde arkasındaki, gizli, silueti bile görünmeyen kafa ve güç nasıl?
Allah hepimizi, memleketimizi böyle kafalardan korusun.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Allah nice mutlu bayramlar nasip etsin bu güzel ülkeme.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR