Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


BU TOPRAKLARDA...

03 Nisan 2018 - 13:38

Bu  coğrafyada  hiç  akıl hakim  olmayacak  galiba. İçinde  bulunduğumuz Ortadoğu  savaşların, kan,  gözyaşı, düşmanlık ,  kin ve  nefretin tükenmediği   bölge. Tarih  boyunca   hep  böyle  olmuş.  Bundan  sonra da mı  böyle  olacak?  Halbuki  bu  topraklar  aynı  zamanda peygamberlerin   toprakları.   Demek ki bu  coğrafyada  insanlar   uzlaşamıyor.  Demek ki  bu topraklarda  insanlar oturup  konuşamıyor.  Demek ki  bu  topraklarda  insanlar  makul de  birleşemiyor. Demek ki  bu  topraklarda  insanlar  çok  kolay  yoldan  çıkıyorlar.  Her  türlü  kötülük,  her  türlü  melanet,  her türlü garaz,  kin,  nefret  bu  topraklarda  yeşerdikçe  yeşeriyor.  Demek ki Bu  toprağın  hamurunda var  bunlar.
     Tarih  boyunca  bir çok  peygamber,  son olarak da  bizim  peygamberimiz  HZ Muhammed  insanları  doğru  yola  getirmek  için görevlendirilmişler. Ama  görüyoruz ki  değişen   bir şey  yok. Bu  peygamberlerin  ümmetleri de   hep  savaş  içinde.  Nedense  hepsinin  kendi  içlerinde  kavga , dövüş  tükenmiyor.    Neden  neden?  Daha  4. halifeye  gelir  gelmez nifak, kin,  nefret   birdenbire  hortlayıvermiş. Ali  taraftarları,  Muaviye  taraftarları  birbirlerine  girmişler ve hepsi  Müslüman,   ama  bakıyorsun Müslüman  müslümanı  öldürüyor.    Tıpkı  bugün  Filistin’de,  Irak’ta,  Somali’de,  Afganistan’da,  Pakistan’da,  Suriye’de,  hatta  ülkemizde  olduğu  gibi.  Bu  topraklar da  akıl  hakim  olmayacak galiba.
     Avrupa’da  bir  zamanlar  böyleydi.  Reform  ve Rönesansı  yaşadılar. İki  tane  Dünya  Savaşı  çıkardılar.  Ama  son 60  yıla  bakıyoruz  barış  içinde,  huzur  içinde  yaşamayı  öğrendiler.  Her  türlü   ırkçılığı, mezhepçiliği,  ayrımcılığı,  inancından  ötürü ,  fikirlerinden,  düşüncelerinden  dolayı suçlamayı,  dışlamayı   ötekileştirmeyi   yok  saydılar.Demokrasiyi kurdular,  yücelttiler. İltiması,  adam  kayırmayı,  adam  ayırmayı  minimuma  indirdiler.  Çalışkanlığı,  yaratıcılığı,  liyakati, tecrübeyi,  farklı  düşünceleri yaşatmayı öne  aldılar,  onlara  prim  verdiler. Demokrasi  dediler,  insan  hakları,  dediler,  düşünce  hürriyeti  dediler,  hakça  bölüşüm ,eğitim,  bilim dediler. Uyguladılar. Enerji  kaynaklarını  adilce  bölüşebilmeyi  başardılar. Örneğin  İki  karşı  bloktan Rusya’nın en büyük  enerji  müşterisi  Batı ve Orta Avrupa  oldu.  Sosyalist  bloktaki  ülkeleri  bile  Avrupa Topluluğuna  aldılar.  Uzlaşı,  konsensüs,  ortak  akıl  galip  geldi.  Dünyanın en  zengin,  en  mamur,  en  müreffeh,  en güçlü  ülkeleri  konumuna  çıktılar.  Onlar başarabildiler.
     Gelelim güzel  canım  ülkeme.  Yunuslar’la,  Mevlanalar’la   övünmek kolay da.   Uygulamaya  bakalım. Hiç  ortak  akıl  hakim  oldu mu  bizde? 1980  ler  öncesi  ülkede kan  gövdeyi  götürürken İki  büyük  lider  Demirel  ve  Ecevit  oturup,  anlaşıp  akan   kanı  durduramadılar.   Birisi çıktı  “Bana  bu  ülkede  sağcılar  suç işliyor  dedirtemezsiniz”  Mazot  vaaadı da  biz mi  içtik” gibi beylik  laflarla  ayrıştırmayı, bölmeyi, şiar  edindiler. Kaç tur seçim  yapmalarına rağmen bir cumhurbaşkanı  bile  seçemediler. 
     Siyasilerimizde  ve  meclisimizde  hayal  meyal bir iki  defa  ittifak  hatırlıyorum. Sayın  Başbakanımızın  siyasi  yasağının  kaldırılmasında  tüm  partiler  bir araya  gelebilmiş,  İdamın  kaldırılmasında da böyle bir  zemin  oluşmuştu sanki.  Diğer  zamanlar  hep  dayatma,  hep  dayatma.  Güçlü  olan,  kendisini  güçlü  hisseden benim  dediğim  olacak diyor  kestirip  atıyor. Tipik bir Ortadoğulu duruşu. Ortak  akıl  yok,  konsensüs  yok, uzlaşma,  seçenek  sunma, seçenek  arama  yok.  İyiyi arama  yok.  Benim  dediğim  doğrudur gerisi  faso  fisodur. 
     30 yıldır Terörle  yaşıyoruz. Ortak  çözüm  bulunamadı.  Avrupa’da 30  yıl  süren bir   sorun yok. Liderlerimiz konuşurken birbirlerine  o kadar  ağır  hakaretler  ediyorlar ki  bir  başka  zaman  aynı  mekanda bulunmaya,,  cenazede bile yan yana  gelmeye  yüzleri  kalmıyor.  Gelemiyorlar.  İşte  toplum  böyle  geriliyor,  böyle ayrışıyor. Tipik  Ortadoğu  sendromu. Böyle  bir  ortamda  olmak  beni  sıkıyor,  geriyor,üzüyor.Ben  senin….,  ben sana….. diye  parmak  uzatışlarını  gördükçe  içim  parçalanıyor. Şunu   bilmeliler ki  yumruklarını sıkıp  işaret   parmaklarını  birbirlerine  uzatıp  karşılarındakini  suçlarlar,  aşağılarlarken  o parmaklardan  dört  tanesi  ise  kendilerine  dönüktür. Bunun  farkında değiller mi? Lütfen  böyle yaparak  ülkemizi,  canım  ülkemizi  daha  çok  germeyelim,  ayrıştırmayalım.  Biliyorum germek,  ayrıştırmak  siz  siyasilerin  işine  geliyor.  Oylarınız  çelikleşiyor,  kilitleniyor,  bloklaşıyor. Ama  canım  ülkem,  canım  insanım,  insanlık  kaybediyor. 
     Güçlü  olan ,  çoğunluk  olan  her  zaman haklı,  doğru  düşünüyor demek mantığı  doğru  bir  mantık değildir.  Lütfen bu  topraklarda ortak  akıl  galip  gelsin artık.  Uzlaşma  kültürü  oluşsun  bundan  böyle. Demokrasi  yücelsin, İnsan   hakları,  düşünce  özgürlüğü,  çevre duyarlılığı  tavan  yapsın. Pencerelerimiz  demir  parmaklıksız,  bahçe  duvarlarımız  kaldırılmış, sokaklarımız  bekçisiz  olabilsin. Geceleri kadın  erkek rahatça  tek  başına  komşuya,  eşine  dostuna, sinemaya,  tiyatroya  gidebilsin. Çok şey mi  istedim?



  Aşınız  katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle  kalın.


YORUMLAR

  • 0 Yorum