Reklam
Ali Osman Kıraş

Ali Osman Kıraş


DİKİLEN AĞAÇLAR

03 Nisan 2018 - 13:38

Yeşil yol yapacağız diyorlar, yolun yeşili olmaz kardeşim, yol siyah olur, yol gri olur, yol beton olur, asfalt olur, taş olur, toprak olur ama yeşili olmaz. Yapmayın , etmeyin, kandırmayın, yemeyin bizi. Gene yanlış anlarsınız siz bizi ama ben izah etmeye çalışayım. Biz, yola karşı değiliz, yeşile hiç karşı değiliz. Fakat yalana, talana, ranta karşıyız arkadaş. O güzelim yaylalarda ki suları bitirmek, çağıl çağıl akan dereleri, çayları kurutmak üzeresiniz. Onu anladık, sizi durdurmak mümkün değil ama 1200-2000 metrelere yol yaparak beton yığını oteller moteller kondurarak oraları da imara açarak şehrin gürültüsünü, çöpünü, kağıdını, karbon gazını, kirini pisliğini o güzelim, el değmemiş yerlere taşımanızın ne mantığı var?

Oralara gitmek isteyen turistler bu yayların bakirliğini, sesizliğini, o ormanların ulu ağaçlarını görmek, vadilerde gürül gürül akan derelerin serinliğini hissetmek, o çiçeklerin en güzel kokularını duymak için geliyorlar. Sen üç beş otel için bunları bitirmek üzeresin, halbuki sen bunları çocuklarından ödünç almışsın lütfen emanete hıyanet etme.

Önce ağaçlar kesilmeyecek diyorsun ama kesiliyor. Kesilmeden nasıl yol yapacaksın? Yalanın ortaya çıkınca biz kesilenlerin on katından fazla ağaç dikeriz diyorsun. Tamam sen on katından fazla ağaç dikebilirsin de o ağaçlar ancak 100-150 sene sonra aynı boya, aynı büyüklüğe gelebilir. Fakat üçyüz-beş yüz senelik fauna, toprak yapısı asla bir daha oluşamaz. Bizi ağaç dikeceğim demogojisi ile kandırma. Bu ülkede insanların dikip yetiştirdiği orman, koru görülmedi, görülmemiştir. Zaten dikilen yüz bin ağacın ancak beş on bini gelişip büyüyebilmektedir. Diğerleri kuruyup gitmekte, hayvanlara, insanlara yem, yakacak olmaktadır. Yozgat´ta, Çankırı´da birçok ilde her yıl yüzlerce dönüm ağaç dikimi yapılmaktadır ama bir karış orman alanı kazanılamamaktadır. Bunların hepsi günü kurtarmak için söylenen, yapılan işlerdir. Bunları bilmeyen mi var? Herkes bilir de kimse ses çıkarmaz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı.

Deniz boylarında gölgesine çadır kuracak zeytin ağacı, piknik yapılacak çınar gölgesi bırakmadınız. Beton yığını haline getirdiniz. Kumsalları parsel parsel şezlongculara, otellere paylaştırdınız. Binaların merdivenleri denizin içine kadar girdi tabiî ki fosseptikleri de. Halk plajı diye bir şey kalmadı. Her taraf beton direkler ve tel örgülerle çevrildi. Nefes alınamaz hale geldi. Doymadınız, şimdi Karadeniz´in Dağları lime lime edilecek, köstebek yuvasına döndürülecek. Biraz daha otel , motel, restaurant, araçlar, araçlar. Her yer siyah , her yer gri olacak. Sarıkızın sütü, akkoyunun peyniri, Anzerin balı artık kalmayacak. Bungalovlar serin ,buz gibi değil cayır cayır yanacak, karalahanalardan sarmalar yapılamayacak. Olsa da eski nefasetinde, eski doğallığında bulunamayacak. Allah gözünüzü doyursun diyeceğim ama hiç de doyacak gibi değilsiniz.

Siz gelişmeye karşı mısınız demeyin bana, Karadeniz Dağlarını parça parça etmek gelişme değildir, olsa olsa doğa katliamıdır, vahşettir. Geleceğimizi bu günden yok etmektir. Allah akıl fikir versin hepimize.

 

Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.

Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.

YORUMLAR

  • 0 Yorum