Bana hep öğretmen
mi olacaksın dediklerinde evet dedim. Çünkü öğretmen okulunu kazanmıştım. Keşke hayır eğitmen olmak istiyorum deseydim. Öğretim yerine eğitime öncelik verseydim, verebilseydim. Sadece ben değil devletimizde aynı şeyi yapsaydı. Öncelik öğretim değil eğitim olsaydı. Anne babalar da çocukları için bizden sadece öğretim değil eğitim de isteseydiler. Ama otuz yıldan fazla süren öğretmenlik hayatımda hep tersi oldu. Hiçbir Allahın kulu benden eğitim talebinde bulunmadı, hiçbir devlet görevlisi de aynı şekilde eğitim durumunu incelemedi, irdelemedi. Varsa yoksa öğretim de öğretim. On yıl yabancı dil okuduk, ona kadar saymaktan başka bir cümle bile kurmayı öğrenemedik. Yani öğretim işini bile başardığımız söylenemez.
Her veli çocuğunun daha çok soruyu cevaplayabilmesini örneğin İspanyanın başkenti neresi, Afrikanın en güney ucu hangi enlemdedir,
Hindistanda insanlar neye taparlar, Karıncanın solunum sistemi nasıldır gibi abuk subuk soruların cevabını bilsin istediler. Sınavlarda full çekmesini güya iyi okullar kazanmasını arzu ettiler. Tabiî ki devlet de aynısını yaptı. En yüksek puanları alan öğrencilerin bulunduğu okulları başarılı, onların öğretmenlerini de süper kabul ettiler. Yanlıştı yanlıştı bir kere daha yanlıştı diyorum.
Neden yanlıştı? Doğru olsaydı, karısını, sevgilisini kesen öldüren bireyler bu kadar olmazdı.
Doğru olsaydı çalışmadan kazanmak herkeste bir tutku haline gelmezdi. Lotoya, piyangoya, iddiaya, at yarışına bu kadar düşkün olunmaz umutlar bağlanmaz, bu yüzden ocaklar sönmezdi.
Doğru olsaydı insanlar hak aramasını öğrenirdi. Haksızlık karşısında bir dilekçe yazmaktan mahrum olmaz, suskun kalmazdı.
Doğru olsaydı işe girmek için veya bir iş çevirirken her yerde rüşvet, her yerde iltimas, her yerde göz yumma, her yerde adam kayırma , her yerde çeşit çeşit rant oluşmazdı.Doğru olsaydı her on yılda bir darbeler olmaz, demokrasi yerleşir, hukuk işler, adalet çalışırdı.
Doğru olsaydı hırsızlık, gasp, soygun, adam öldürme , çeşit çeşit vandallıklar olmazdı.
Doğru olsaydı bu kadar çevre katliamı, bu kadar orman katliamı, bu kadar havanın suların kirletilmesi, denizlerin yok edilmesi, her yerin betonlaştırılması mümkün olmazdı.
Doğru olsaydı her yönetim şeffaf olur, hesap verebilir durumda olur, her yönetici bir kaç seçim sonra bulunduğu makamı terk ederdi. 40-45 yıl aynı makamlarda kimseyi görmezdik.
Doğru olsaydı küçükler büyüklerini sayar, büyükler küçüklerini severdi. Bayramlarda deniz boylarına tatile değil akraba ziyaretlerine,
dostlarla kucaklaşmaya gidilirdi.
Doğru olsaydı vatanın belli toprağında, halkın belli katmanlarında ayrılık, bölücülük ,kin, nefret yeşermez, mutlu yarınlara gülen bir topluluk olurduk.
Ey halkım, ey devlet bizden hiç eğitim istemediniz ki hep öğretim hep öğretim. Alın işte toplum karpuz gibi çatladı. Aileler çatladı, kardeşler arasına nefret, kin girdi. Mahalleler, şehirler çatladı, halklar arası büyük bir uçurum oluştu. Nerde saygı, nerde sevgi? Nerde kardeşlik? Bir savaş çıksa çoğumuz ortak düşmana aynı anda karşı koyamayacak, aynı saflarda yer tutamayacak hale geldik. Bunu mu arzu ettiniz? Yazıklar olsun bize, yazıklar olsun hepimize.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür
olsun.
Sevgiyle
dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR