“İslam’ın ilk yıllarında (nüzul süreci boyunca) bireyselliğin ve cemiyet hayatının birbirini dışlamadığı esnek bir deneyim göze çarpmaktadır. Peygamber toplumu ilgilendiren konularda danışma (istişare) ilkesini uygulamaya koyuyor ve çıkan karara uyuyordu. (Örneğin;Uhut Savaşı öncesi Peygamberimiz savaşı şehrin içinde yapmayı uygun bulduğu halde istişare sonucu Müşriklerin Uhud Dağı civarında karşılanması fikri benimsenmiştir.) Peygamber elinde imkan varken ve koşullar da uygun iken kendi kişisel otoritesini bir karizmaya dönüştürmemiş, topluluğun her bir bireyinin önemli sayıldığı canlı bir ‘yataylık’ modeli kurmayı başarmıştır.
Ancak bir sonraki dönemlerde, İslam toplumlarında özgürlüğün ve muhalefetin sınırları alabildiğine daraltılmış, teslimiyet ve itaat kültürü yüceltilmiştir. En hazin olanı da, Allah’a teslimiyetin iktidara itaat ile adeta özdeş hale getirilmesidir.
Maalesef din üzerinden elde edilen bu itaat ve teslimiyet odaklı anlayış, eleştirel düşünceyi yok ettiği için zamanla Müslüman toplumların derin krizi haline dönüşmüştür. Ne yazık ki İslam toplumlarında itiraz kültürü ve eleştirel düşüncenin önü kapatıldığı için muhalefet hep kötücül bir olgu olarak değerlendirilmiştir. Oysa iktidar olmanın erdemi, bireylerin itirazlarını, eleştirilerini, öneri ve taleplerini hiçbir mahalle baskısına maruz kalmadan özgürce ifade etmelerini temin etmektir. Bu aynı zamanda toplumsal barışı ve huzuru sağlamanın, kutuplaşmayı önlemenin de en etkili yoludur.
Kabul etmek gerekiyor ki, bugün İslam dünyası itaat kültürünün şekillendirdiği ve hatta beslediği vesayet anlayışı yüzünden, özgürlük kaybının en kötü sonuçlarını yaşamaktadır. Bu yüzden de şu anda siyasetten ekonomiye, kültürden eğitime ve sosyal ilişkilere kadar hayatın her alanında kalitenin dibe vurduğu bir tablo var karşımızda.
Unutmayalım, insanın anlam ve değeri konusunda İslam düşüncesinin kadim kaynaklarına açık olmak kadar, modern düşüncelere açık olmak da önemlidir.”
Üstteki bu yazı Gazeteci Mehmet OCAKTAN’ın makalesinden alıntılanmıştır.
Yukarıda ki yazı ülkemizin bu gününü de çok iyi anlattığı için okurlarımın istifadesine sunmak istedim. Bu istişare, liyakat, hoşgörü anlayışı terk edildiği müddetçe sorunlar yumak olmaya devam edecektir. Unutmayalım ki Allah kullarına akıl, fikir vermiştir ama yaptıklarımıza karışmaz, onlardan günahıyla sevabıyla biz sorumluyuz.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR