Eurovision şarkı yarışmasında Ukraynalı şarkıcı Jamala bu yıl birinci oldu. Biz bu yarışmaya katılmadık. Boykot ediyoruz. Siyasi olduğunu iddia ediyoruz, o nedenle katılmadığımızı söylüyoruz ama gerçek neden başka olsa gerek. Acaba gerçek neden, söylenemeyen şey şu mudur? “Bu yarışma bir Hristiyan topluluğu yarışması olup, yarışmacılarda çok açık, saçıktır, bize uymaz mı” deniyor.
Eurovision´a katılmadık ama Türkçe nakaratlı bir şarkı, yarışmayı kazanınca havalara uçtuk. Şarkıcı Ukraynalı bile olsa hemen ismini bile değiştirip “Cemile” yapıverdik. Tebrik ederiz Jamala, pardon Cemile.
En üst düzeyde sevindik. Sanki biz başarmışız gibi oldu. Yıllar önce Eurovision´u bizde kazanmıştık. Dereceler yapmıştık. Kazanınca siyasi falan dememiştik. Havalara uçmuştuk. Kazanamayınca hemen ön yargılarımız başlıyor. En basiti de “ Biz Türküz, Müslümanız Hristiyan aleminde ne işimiz var.” deyip işin içinden çıkıveriyoruz. İşin en kolayı da bu zaten.Kaçmak, kaçmak.
Avrupa ile boy ölçüşerek her alanda başarabileceğimize inancımız ve çabamız yok sanki. Halbuki her alandaki gençlerimizde , insanımızda ister sporda, ister şarkıda, ilimde, bilimde, teknolojide yarışabilecek gücümüz var olmalı derim. İnsanımızın en az Avrupalılar kadar zeki olduğunu düşünmüşümdür hep. Biz de olmayan nedir? Devamlılık, araştırma, soruşturma, birlikte başarma, takım olma ruhu eksik sanki.
Böyle bir girişten sonra bugün düştüğümüz çıkmazı, kan ve gözyaşını, gelen şehitleri, yakılan, yıkılan şehirlerimizi, köylerimizi, mülteci istilasına uğramış veya kendi ülkesinde mülteci durumuna düşmüş halkımızı hatırlayalım. 19 Mayıs 1919 da Güzel Anadolu topraklarını 7-8 parçaya bölmüş Sevr´i yok etmek için Samsun´a çıkmaya, Kurtuluş Savaşını başlatmaya karar vermiş Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK´ün nutkundan Gençliğe seslenişini daha anlaşılır, daha sade, daha Türkçe bir dille yeni gençliğimize tekrar hatırlatmakta fayda vardır diye düşündüm.
Ey Türk Gençliği
Birinci vazifen Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini dünya durdukça korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. Gelecekte dahi, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek içte ve dışta kötü niyetliler olacaktır. Bir gün bağımsızlığını ve cumhuriyeti korumak mecburiyetine düşersen, göreve başlamak için, içinde bulunacağın durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve şartlar, çok olumsuz (kötü) bir ortamda(durumda), karşına çıkabilir. Bağımsızlığına ve Cumhuriyetine saldıracak düşmanlar, bütün dünyada örneği (benzeri) görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Zorla ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri ele geçirilmiş, bütün limanlarına, tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi gayet açık olarak işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şartlardan daha acı (kötü) ve daha tehlikeli olmak üzere memleketin içinde, iktidara sahip olanlar yanılgılar, sapkınlıklar ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri kendi çıkarlarını, ülkemizi işgal edenlerin siyasi emelleriyle (hedefleriyle) birleştirebilirler. Millet fakirlik, yoksulluk içinde yıkılmış, mahvolmuş, çaresiz olabilir.
Ey Türk Geleceğinin evladı!
İşte bu hal ve şartlar içinde dahi vazifen Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret (güç) damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
19 Mayıs Atatürk´ü Anma,Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun. Çözüm Ortak akıldadır.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR