“Size ara sıra duygu ve düşüncelerimi anlatan yazılar yazsam” dediğimde GAZETEÇAN yetkilileri “hay hay, Memnun oluruz, hocam” dediler. Yaklaşık 2-2,5 yıldan bu yana her hafta yazmaya çalışıyorum. Ama gördüm ki haftada bir yazı yazmak bile zormuş. Çoğu kere gündemi kaçırıyorsun. Geri kalıyorsun. Ayrıca kelimeleri cımbızla seçerek yazman gerekiyor. Ya her gün günlük gazetelerde yazanlar ne yapsın? Allah’tan ülkemizde konu sıkıntısı yok da her gün yazanlar biraz daha rahat olsalar gerek. Çünkü gündem şimşek hızıyla değişiyor maşallah ülkemizde. Bir de yazdıklarının bir işe yaramasını, halkı aydınlatabilme, bilgilendirebilme, uyarabilme, düşündürebilmesini istiyorsan iş daha da zorlaşıyor. Ama bazen şu melun soruyu da kendime sormuyor değilim. Hakikaten halkımız aydınlanmak istiyor mu? Yoksa tüm yazarlar, çizerler boşuna mı kürek çekiyor? Bu kadar yazı çizi insanları acaba düşündürüyor mu? Eh bir kişi bile bir hisse kapıyorsa mutlu olacağız.
Şimdi bu gün ne yazarsın? Gece Bitlis Güroymak’tan şehit polis haberleri gelmiş. Üstelik birisinin ailesi İlimiz Lapseki ilçesinde ikamet etmekteymiş. Bunlara kurulan hain pusudan mı bahsedelim, Sabah Hakkari’den gelen 24 şehit bir o kadar da yaralının olduğu terör baskınına uğrayan karakol ve tabur baskınından mı bahsedelim? Gördüğünüz gibi gündem şimşek hızıyla mı desem yıldırım hızıyla mı desem hemen değişiyor.
Bu durumda nasıl yazı yazarsın. Elim kaleme kağıda, klavyenin tuşlarına varır mı? Hiç canım istemiyor. Nasıl olsa herkes şiddetle olayı kınayacak, kınayacak, kınayacaklar. Borsa bile düşmeyecek, dolar, altın bile kıpırdamayacak. Sabahtan akşama flaş flaş flaş diye bir veya iki gün medya söyler mi bilmem ondan sonra sen sağ ben selamet. Hadi birkaç yerde de cılız cılız protesto yürüyüşü filan. Gerisi hikaye. Bir daha ki 20-30 ölüme kadar her şey unutulacak. Yoksa itirazınız mı var? Neyi yazalım ki. Neyi değiştireceğiz ki? İzlediğimiz kadarıyla 30 yıldır böyle değil mi?
En iyisi bu gün size sağda solda duyduklarımı, halkımızın konularını! Konuşulanları anlatayım.
AÇ ŞU ATV’Yİ
Kahveye gelir gelmez başlıyor söylenmeye. Aç şu ATV’ yi. Haberler başladı. “Eee Bekir Amca sizin evde televizyon yok mu” diyemiyoruz. Sonuçta kahvecisin. Esnafsın. Atv bitiyor, Stv yi aç, Samanyolunu aç,Trt yi aç. Mübarek adam bütün gece boyunca haber izliyor. Arada bir de “nasıl olmuş be” diye sormasın mı? Hasta ediyor adamı.
---Masanın üstündeki gazeteleri ve öbür taraftaki gazeteleri de toplayıp kendi masasında yığıyor. Öte bakıyor, beri bakıyor. Sözcü, Güneş vb. burnunu kıvırıyor. Neden Star, Tercüman almıyorsun? Diye sormasın mı. Tepem atıvermiş. “Bak Bekir Amca bu gazeteyi babam alıyor, onun için burada, diğerini de ben alıyorum kahvehane için, senin de aldığın gazete varsa getir de kahvede herkes okusun” deyiver mişim azizim. Biraz düşük oldu ama ne yaparsın, sabrın da bir sınırı var.
ALACAKSIN ARAPLARIN PARALARINI
Valla bu adam iyi yapıyor. Avrupaya, İMF ‘ye falan ihtiyacımız kalmadı. Avrupa, Amerika yıllardan beri böyle yapıyor. Biz ancak uyandık. O da başbakanımız sayesinde. Helal olsun şu bizim başbakana.
--Doğru demiyor muyum? Araplara şirin görünüyorsun. Kapıyorsun dolarları. Getirip getirip bizim bankalara yatırsınlar, bizim ülkemize yatırım yapsınlar sen de keyfini sür. Akıllı iş yapıyor başbakanımız. Eskiden öyle miydi. Araplar bizi düşman bellerdi. Yeşil yeşil dolarları İsviçrenin, İngilterenin, ABD nin bankalarına taşırlardı. Biz de hava alırdık.
---Yapma yav.
---Ama şimdi bak başbakanımız ikide bir gidiyor Arap ülkelerine, veriyor gazı Arap liderlerine, gelsin paralar, helal olsun , helal olsun. Uyanık olacaksın bu devirde.30 yıldır MHP… şu, bu dedik de ne oldu. Hep kriz, hep İMF, hep Dünya Bankası ….sırtımız yerden kalkmadı. Yapanı takdir etmek lazım. Herkese, her ilçeye, her ile iktidar partisinin yerel iktidarı lazım. En çok da Çanakkale’mize lazım. Bak gör o zaman Çanakkale tutuluyor mu?
---Eh, isteyenin yüzü bir kara vermeyenin iki olsun diyelim bu sohbeti bitirelim.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR