Geçen hafta gazetemizin sahibi aradı. “Hocam yazınız hazır mı?”
--“Hayır, bu hafta yazı yazmaya elim varmadı” dedim.
Neden diye sordu. Boş veer diye geçiştirdim.
Halbuki şunları söylemek istemiştim ama söyleyemedim. Benden yaşça küçük olması hasebiyle;
--A be oğlum bu ülkede iyi şeyler olmuyor ki yazalım, olanlarla övünelim, gurur duyalım. Yeni bir buluş mu duydun ülkem insanından, petrol mü fışkırdı topraklarımızdan, şirketlerimizden birisi dünyada ilk 50 arasına mı girdi, bilim adamlarımızdan birisi Nobel ödülü falan mı aldı, Güneydoğuda terör mü bitti, son bir ay içinde güzel ülkemde hiç trafik kazası ve iş kazası olmadı da ben mi duymadım, okullarımızda sistem öyle oturmuş ki öğretmensiz sınıf ve okullar kalmadığı gibi en fazla 20 kişilik sınıflar mı oluşmuş. Hatta hatta işsizlik öyle azalmış ki Almanya gibi yurtdışından işçi ve hizmetkarlar mı talep etmeye başlamışız. Güney doğulu Kürt kardeşlerimiz ve BDP liler ---Çok yanlış yapmışız, halbuki yıllardan beri aynı suyu içtik, aynı havayı teneffüs ettik aynı dağın yeli olduk artık öğretmenleri , askerlerimizi, polisimizi öldürmekten, devlet malına zarar vermekten vazgeçiyoruz, biz de vergi vermek, elektrik, su parası ödemek istiyoruz hatta hatta batı bölgelerimiz bir süre elektrik su parası ödemeseler de biz idare ederiz dediler de ben mi duymadım, hapislerde hiç insanımız mı kalmamış, insan hakları ihlalleri sıfıra mı inmiş demek istedim ama diyemedim. Halbuki bunlardan bir tanesi bile olsaydı sevinçten göbek atardım, övünürken, gururlanırken başım göğe ererdi. Bunları söyleyemediğim için —“Boş veeerrr” deyip geçiştirdim.
Hani bir kitap ismiydi galiba ”Batı cephesinde bir şey yok” sonraları filmi de çekilmişti herhalde. İşte öyle elli yaşını geçtik hep aynı teraneler, hep aynı masallar. Hep içimizi karartan haberler. Hep zalimin zulmü, hep zorbanın galibiyeti.
Örnek çok: Aslan Sosyal Demokratlar gene kurultay toplamak için imzamı ne toplarlarmış. En kısa sürede kurultay isterlermiş. Biz bıktık onlar bıkmadı. Önce ilkbaharda bir kurultay yapmaya, sonra da sonbaharda tekrar kurultay yapmaya karar verilmiş galiba. Yani batı cephesinde değişen bir şey yok. Kargalar bile anladılar, kurultay yaparak iktidar olunmuyor, ama Aslan sosyal demokratlar anlamadılar. Eh Allah akıl fikir versin diyelim.
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy yılbaşından önce Ermeni tasarısını gündeme getirdiğinde hepimiz ayağa kalkmıştık. Belediye başkanlarımıza kadar herkes çıldırmıştı da Sarkozy şöyle demişti; --Türkler’in öfkesi kahve köpüğü gibidir. Telaş edilecek bir şey yok.. Adam bizi bizden iyi tanıyormuş. Geri çağırdığımız Paris büyükelçimiz 15 gün bile dolmadan Paris’e uçuvermiş. Çok özlemiş olsa gerek. Yani her şey süt liman. Batı cephesinde yeni bir şey yok.
Boğaz’a üçüncü köprü ihalesine katılan olmamış. Halbuki en az 10 kuruluş şartname almıştı. İhaleyi çok yağlı bulmamış olsalar gerek.
Sevgili okurlarım bu ay sonuna kadar SGK ya bildirim vermeniz gerekiyor galiba. Ne bildirimi demeyin. Aylık kazanç bildirimi. Yoksa çocuğunuz veya ailenizden birisi ilerleyen aylarda hastaneye gittiğinde muayene olamama, ilaç alamama gibi bir durumla karşılaşabilirsiniz. Neden diye soruyorsunuz. Yılbaşından itibaren tüm vatandaşlar SGK kapsamına alındılar. Eğer kişi başı aylık geliriniz 295 liradan az ise sizin tüm ödemeleriniz devlet tarafından yapılacak. Ama kişi başı geliriniz 295 liradan çok ise duruma göre sigortasız olan aile fertleriniz için prim ödemek zorundasınız. Bu ödemeler gelirinize göre 65 lira ile 215 lira arasında değişebilirmiş.Yani eşiniz ya da 18 yaşını geçmiş çocuklarınız için bu böyledir. Eee sizi gidiler sizi, hem sigortalı olacaksınız hem de 60 yaşına gelince prim ödemeden emekli oluvereceksiniz!!! Peşin parayı görünce gülersiniz değil mi. Gülün gülün. Ben söylemiyorum bunu, işi bilen SGK uzmanları 10-15 günden beri hatırlatıyorlar. Siz yine de benden duymuş olun. SGK ya da bir kere danışın.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
14/01/2012
Ali Osman KIRAŞ
YORUMLAR