Bir olay karşısında korkutulmuş,
cezalandırılmış, işkence görmüş bir grup canlı bu yaşanmışlığı beyinlerine öyle
yerleştiriyorlar ki aynı ortama, aynı şartlara maruz bırakılan hem cinsleri ile
karşılaştıklarında yeni gelen hem cinsleri orada ödül gibi duran bir davranışı
veya yiyeceği, giyeceği yapmak, almak, giymek isterlerse orada bulunan eski
arkadaşları tarafından şiddetli şekilde alıkonuluyor, vazgeçiriliyor, hatta
yenileri cezalandırma moduna giriyorlar. Buna öğrenilmiş çaresizlik deniyor.
Daha açık bir ifadeyle yapılan bu deneyi anlatalım.
Geniş bir kafese kapatılan 3 maymun var.
Bunlara çok sevdikleri muzlardan bir demet kafesin en yüksek noktasına
bağlanıyor. Maymunlar sandalyelere, iplere tutunarak bu muzlara ulaşabilir ve
alıp yiyebilirler. Bunu denemek isteyen olursa tam ulaşacağı zaman otomatik
olarak maymuna bir sopa vurulmakta ve elektrik şoku verilmektedir. Tabiî ki
maymun acıyla yere düşmektedir. Bu işlem diğer iki maymun tarafından
denendiğinde de devam etmektedir. Üç gün- beş gün bu uzunca süre aynen
uygulandıktan sonra kafesteki maymunlar şunu öğrenmiştir:
-- Bu muzları almak, yemek çok tehlikeli.
Her defasında sopa ve elektrik şoku yedik. Öyleyse bunlara kimse el
sürmemelidir. Bu pekişince kafese bir yeni maymun daha konur. Yeni maymun karnı
acıkınca muzlara ulaşmak ister. Fakat diğer üç maymun her defasında onu
engeller, hatta tokatlarlar. Halbuki kafeste sopa ve elektrik şoku
durdurulmuştur. Dördüncü maymunda arkadaşlarından dayak yiye yiye bu muzları almanın çok tehlikeli
olduğunu anlamıştır. O da onlara ulaşmaktan vazgeçer. Beşinci maymun kafese
atıldığında benzer şeyler onunda başına gelir. Ona da en çok karşı çıkan bu
sefer dördüncü maymundur. Oda diğerlerinden tokat yiye yiye muzlara erişmenin
tehlikeli olduğunu sezinler. Bu amacından vazgeçer. İşte birbirlerinden
öğrendikleri bu duruma öğrenilmiş çaresizlik diyoruz. Aslında bu olaydaki sonradan kafese atılan iki maymun
muzlara ulaşabilirdi. Çünkü kafesteki sopa ve elektrik şoku düzeneği
durdurulmuştu. Onların ulaşmasını engelleyen ise kafeste bulunan ilk üç
maymundur. Onlar öğrendikleri şeyi arkadaşlarına aktarmışlardır.
Toplumlarda bu şekilde öğrenilmiş
çaresizliklere düşürülürse yönetmek çok kolay hale gelecektir, gelmektedir.
KPSS ye gireceksin Hiç girme nasıl olsa
kazandırmayacaklar denecektir.
Belediyeye mi girip çalışmak istiyorsun?
Hiç müracaat bile etme senin torpilin yok denecektir.
Polis mi olmak istiyorsun? Hiç uğraşma
oğlum senin kriterlerin zaten tutmaz denecektir.
Protestoya, eyleme mi katılacaksın? Hiç
öyle şeylere kalkışma, gazı, copu yediğinle kalırsın denerek caydırılacaksındır.
İşte en tehlikeli olan bu öğrenilmiş çaresizlik durumu toplumları kuzu gibi sessiz, koyun gibi uysal hale getirir. Sorma, sorgulama, talep etme, isteme ortadan kalkar. Yanlışlar yanlış yapanın yanına kar kalır. Yanına kar kalanlarda daha büyük, daha büyük yanlışlar yapmaya devam ederler, kendilerinde cesaret bulurlar. Doğru işler yapan parmakla gösterilecek kadar azalır. Her kurumda, kuruluşta çürümüşlük, kokuşmuşluk etrafa yayılır. Bir tarafta bezginlik, umarsızlık çoğalırken, diğer tarafta sormama, sorgulamama, duymama, duyurmama, görmeme, göstermeme alır başını gider. Toplumların ilerlemesi ise bıçak gibi kesilir, durur. Bir hırka, bir lokma devri alır başını gider. Allah sonunu hayreyleye.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür
olsun.
Sevgiyle
dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR