Yine çalıntı araba…
Yine canlı bomba...
Yine şehrin en kalabalık yeri…
Yine başkent, başkentin göbeği…
Kelimeler yetersiz, sözler anlamsız kalıyor.
--Lanetliyoruz, kınıyoruz, milletimizin başı sağ olsun, dize getiremeyecekler, boyun eğmeyeceğiz… vs. vs. Boş sözler, geç bunları.
Olay orada ölen bir kişiye veya iki kişiye havale ediliyor. Unutulup gidiyor.
Yapan kişiden ziyade YAPTIRAN KİŞİLER lazım bize.
--MAŞAYI TUTAN ELLER nerede?
Hangi inde, hangi damda, hangi karanlık noktalardadırlar?
Ateş artık sadece düştüğü noktayı yakmıyor.
Çember genişledi. Ateş her yere kıvılcım sıçratıyor. Alev alev, kor kor yanıyor yürekler.
3 yıl, 5 yıl, 10 yıl önce böyle değildi bu ülke. Ayak tırnağımızda ya da serçe parmağımızda ağrılar, acılar, yangılar duysak da bütün vücut bundan etkilenmiyordu. Bünye sağlam görünüyordu. Ama şimdi, ama şimdi?
Gah Diyarbakır, Gah Urfa, Gah İstanbul, Gah Ankara, illah da Ankara. Otuz yedi can bir anda. Hepsine Allah rahmet eylesin.
Gitti dağ gibi otuzyedi can bir anda.
Dostlarımız birer birer bizi terk ederken,
Düşmanlarımız çoğalıyor durmadan dört bir yanda
Fatura çıkacak mı birilerine bilmiyoruz amma!
Bu işin sonu pek hayra alamet olmayacak galiba.
Kana, cana doymayanlar bu hesabı nasıl görecek acaba.
Bu dünyanın üstü varsa altı da vardır diyorlar ya!
Ankara ise artık hepten kapkara , kapkara.
Umarım silkinir, kendine gelir halkımız, insanımız bu defa.
Ne zalim, ne kötü bir coğrafyaymış yarabbim bu coğrafya.
Ah ah, Ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR