Yıllar önce ortaokula giderken
Sado.. diye devremiz bir arkadaş vardı. Bu Sado.. kısacık boyuna bakmaz yanına
aldığı birkaç kişiyle hergün okulda çeşitli marazalar çıkarırdı. Bütün okul
personeli ve öğrenciler lillallah etmişlerdi.
Bir bakmışsın yanındaki
öğrencinin yeni alınmış kalemine veya silgisine el koyar, vermezdi.
Bir bakmışsın tuvalette sigara
içer, içmeyenlere zorla içirmeye çalışır, sigarası yoksa olanlardan metazori
sigara alır, itiraz edenle hemen kavgaya tutuşurdu.
Bir bakmışsın teneffüste ekibiyle
beraber okul bahçesinde volta atarlar. Gelene geçene omuz vurmalar, çelme
takmalar, olmadı enseye tokat atmalar hep bunlardaydı. En ufak diklenmede veya
itirazda tekme tokat kavga hazırdı. Genelde de dayağı yiyen bizim Sado.. olurdu
ama . Huylarından bir türlü vazgeçmezlerdi. Okulun belalısı olup çıkmışlardı.
Okul idaresi, öğretmenler her gün mutlaka Sado.. ile bir şekilde muhatap olmak,
nasihat etmek, bazen de Sado..yu cezalandırmak zorunda kalırlardı.
Bizler okulu bitirip başka
okullara giderken bizim Sado.. efendi galiba ortaokulu da bitiremedi. Duydum ki
ilerleyen yıllarda aynı davranışlarına arttırarak devam etmiş. Hayatı hep
kavga, dövüş olmuş. Nerde bela, nerde maraza var bizim Sado.. hep orada. Adam
yaralama, adam kaçırma, korkutma, bıçaklama şiddet arttıkça artmış, hatta
babasını, amcasını bile bıçakladığı kulağıma gelmişti.
Bu Sado.. durup dururken nereden
aklıma geldi? Gazetelerde, medyamızda Suriye konusu açıldıkça tüylerimi diken
diken eden demeçler okuyorum da ondan aklıma geldi. Durduk yerde kendi
kendimize bizim Sado.. gibi kavga dövüş çıkarmaya çalışıyoruz da ondan.
Hangi Ortadoğu uzmanı mikrofonu
eline alsa, hangi bakana, hangi hükümet üyesine mikrofon uzatılsa DERHAL
SAVAŞ, DERHAL MÜDAHALE, HEMEN SURİYEYE GİRELİM, HEMEN ESADI GÖNDERELİM
diyorlar başka bir şey demiyorlar. Bu kadar savaşa meraklı, bu kadar kavga,
dövüş isteyen başka hükümetlerimizde olmuştu ama, bu çok aşırı, çok abartılı
bir savaş hevesi nereden kaynaklanıyor, neden kaynaklanıyor hiç anlamış değilim.
Ne kazanacağız? Ülkemizin sınırları iki katına mı çıkacak? Sonsuz petrol
yataklarına mı kavuşacağız? Ne, ne?
Savaş zaruret olmadıkça bir
cinayettir sözünü unuttuk mu? Son gelen haberler Amerikanın bile,
İngilterenin, Almanyanın, Rusyanın,Çinin bile böyle bir kara savaşına çok
isteksiz olduğunu gösterdiği halde. Üstelik Amerikanın tüm savaş masraflarını
petrol zengini Arap ülkeleri üstlendiği halde böyle bir isteksizlik varken.
Peki biz neden bu kadar savaş
heveslisiyiz? Bilen var mı? Bizim askerimizin, bizim çocuklarımızın canı bir
tavuktan bile değersiz mi? Lütfen savaş çığırtkanlığı yapmayalım, barış
taraftarı olalım. Unutmayalım çarpışan yumurtalar mutlaka kırılır. Hep birlikte
savaşa hayır, savaşlara hayır diyelim.
Aşınız katıklı ve sıcak,
hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR