Bu gün 31 Aralık. Elim zoraki gidiyor. Takvimdeki son yaprağı koparacağım. Mahzunlaşıyorum. Gözlerim dalıp gidiyor. Düşüncelerim bilinmezlere alıp götürüyor beni. Koca çınardan düşen son yaprak misali ömrümün son demleri hissine kapılıyorum. Hüzün doluyor içime.
Biten takvim olabilir ama gerçekte ömrümün bitmekte olduğunu bilmek beni bir kere daha çaresiz kılıyor. Takvimi yenileyebilirim de geçen günleri , yılları geri alabilir miyim? Zamanı durdurabilir, sevgileri devamlı kılabilir, acıları , hüzünleri sevince mutluluğa dönüştürebilir miyim? İşte o meçhul. Yoksa yeni takvim yaprağını koparıp 1 Ocak yeni yıl geldi diye sevinsem, mutlu olsam nasıl olur?
Bu sahneyi önceki yıllarda da çok yaşadım. Yeni yıl bana umut veriyor mu?
En başta bana, aileme, dostlarıma sağlık, mutluluk getirecek mi?
Çalışma hayatımda daha iyi şartlar oluşacak mı?
Şehrimiz rüyalar şehri,
Ülkemiz huzur ülkesi,
Dünyamız barış gezegeni olabilecek mi?
Önceki deneyimlerim bu soruların cevaplarının olumsuz olduğunu gösteriyor. Biliyorum; dökülen saçlar geri gelmeyecek, çöken avurtlar şişmeyecek, gözler eskisi gibi görmeyecek, kulaklar duymayacak, şeker, kolestrol, tansiyon normallerden farklı olacak. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yolun sonu mu görünüyor dersiniz.
Belki bu söylediklerim bir genç için, bir çocuk için anlamsızdır. Onlar ömürlerinin baharında olup 1 Ocak güzel günler, mutlu yıllar, hayırlı işler vaat ediyordur. Şimdi 18´le 30 arasında olmak vardı anasını satayım. Gençler siz düşen son yaprağa değil, açılan ilk sayfaya bakın. Öyleyse haydi hep ileriye bakalım. Hüzün geride kalsın.
Yeni yılınız kutlu olsun. Tüm insanlığa sağlık, mutluluk, huzur getirsin.
Gerçi geçmişten ders alınsaydı hiç tarih tekerrür eder miydi? derler
Maalesef hiç ders alınmıyor. Kıtlıklar , savaşlar, haksızlıklar, kinler, nefretler,, öç almalar durmaksızın devam ediyor. Allah akıl fikir vere.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR