Bu bir feryattır.
1973-74´ lerde tanıdık. Gün oldu yıldızımız zannettik sizi. Değer verdik, saygı duyduk. Ama baktık ki ne zaman bir kriz durumu var. Kriz sever, kriz savar gibi ortaya çıktınız. Ön aldınız. Bir çoğumuzu da inandırdınız. Ama baktık ki bu ön almanız sadece kendiniz içinmiş. Partiniz ve fikriniz son sıradaymış.
Bu ihtirasınız hiç bitmedi. Yıl 2017, yaşınız 90´ lara dayanmış. İhtiras, ihtiras.
Sadece ve sadece kendi egonuzu tatmin için çıkıyorsunuz ortaya. Bir çuval inciri berbat edip oturuyorsunuz yerinize.
Bu parti sizi aday olduğunuz 5 kongrede genel başkan yapmadı. Bu millet genel başkan olduğunuz 5 seçimde partinizi birinci yapmadı. Bir seçimde de barajın altında bıraktı. Buna rağmen çekip gitmesini bilmediniz. Çok elim, çok utanılası bir şekilde kasetle gitmek zorunda kaldınız. Partiliniz olarak utandık, yerin dibine girdik. Sen, yalancı pehlivanlar gibi ortalarda dolaştın durdun. Sosyal Demokrat bir parti de olduğunu hatırlayıp Avrupa´da ki örnekleri gibi kaybettim, çekiliyorum diyemedin. İhtirasların kaprislerin bitmedi. Ne zaman denge de bir durum oluştu. Fırsat bildin. Dengeyi kendi lehine çevirmek için adım attın. Partini sattın, sıfıra indirdin. Kendin kazanmak istedin, partim ne olursa olsun dedin.
Bu ihtiras, bu kifayetsizlik seni öldürecek ama sende bu partini öldürdün gittin. Haberin var mı Sayın DUAYEN. =Nasıl duayen isen? = Hiçbir öngörüsü gerçekleşmeyen duayen.
7 Haziran 2015 sonrası kendi kafana göre partine bile danışmadan gittin Meclis Başkanlığı dilendin. Ön aldın. Hem liderini hem partini çiğneyerek. Gizlice, sinsice. Ne oldu? Partin ve Türkiye kaybetti.
Son referandum sürecinde öyle bir benzetme yaptın ki Peygamberimize kadar dayandırdın. Gaf olur ama bu kadarını ancak çocuklar yapar. Bu gafını düzeltemedin bile. Yine bir çuval inciri berbat ettin. Sonuçta partin ve Türkiye kaybetti.
Yine referandum sonrası seçim hileleri konuşulacağı yerde konuyu durup dururken 2019 başkanlık seçimlerine getirip senin Abdullah Gül teklifin ile ya Ben olayım ya Kılıçdaroğlu sen ol dayatman konuşulur oldu. Yine kendiniz ve partiniz dışındaki herkesin can simidi oldunuz. Partinizin ise kabusu oluyorsunuz. Kuzum siz ne zaman partiniz ve ülkeniz için doğru bir hamle yapacaksınız. Çok merak ediyorum. Bundan böyle tüm parti liler ve Türkiye sizin için şöyle diyecektir.
--“Hiçbir zaman, hiçbir yerde partisi için, ülkesi için hiçbir doğru hamlesi olmamıştır.” -- Ne yaptı, ne etti ise hep kendisi için, kendi ihtiraslarına, egosuna yenik düştüğü için ön almıştır. O´na hakkımızı helal etmiyoruz. Amacı da zaten hiçbir zaman partisinin kazanması değil hep kendisinin kazanmasına yönelik olmuştur”. Diyeceklerdir. Yetti be gari BAYKAL
Düş yakamızdan . Sana bir şey mi soran var? Seni kırmızı dipli mumla arayan mı var? Ön alıp durma, durumdan vazife çıkarma, yeter artık, yeter. Söyler misin kuzum, canım, ciğerim.
Evinizde oturmanız, torunlarınızla oynamanız için size daha kaç kaset lazım.
Ayrıca Sayın Kemal Kılıçdaroğlu´nun “Kavga edenleri kapının önüne koyacağız.” lafına merhum Süleyman Demirel´ in bir sözünü hatırlatmak isterim. 1980 öncesi yıllardı. Demirel partisinden istifa edenler için şöyle demişti. “Arkadaşımız bizim arkadaşımızdır. Neden istifa ettiğini soracağız. Derdi varsa dinleyeceğiz.”
Sosyal Demokrat bir lidere Demirel´ in söylediği gibi söz yakışırdı. 5 seçim kaybettikten sonra herkesi kapının önüne koysan ne olur, koymasan ne olur? Bize koltuk kapmasını bilen değil, koltuğu bırakabilmeyi bilen adamlar lazım. Öyle değil mi dostlar.? Mezarlıklar, hayatta iken kendini vazgeçilmez sananlar la doludur. Gidip bakabilirsiniz.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
YORUMLAR