Kurban Bayramı yeni geçti. Bu yıl arefe günü kurban piyasası satıcılar için çok kötü idi. Birçoğunun koyunu elinde kaldı, satamadı. Alıcılar için ise gayet uygun bir durumdu. Alıcı az, satılık hayvan çoktu. Öyle olunca fiyatlar birden dibe vurdu.
Pazar yerinde dolanırken satan ile alanın el ele tutuştuğunu habire ellerini, kollarını koparırcasına salladığını görüyoruz. Yandaki kalabalık ise “ haydi, haydi, bir daha, sen ver elli daha” diyerek onların ellerini tutup alışverişi bırakmalarını önlemeye çalışıyor, ortak bir noktada buluşturuyorlardı. “ Oldu oldu” deyip neşeyle bağrışıyorlardı. Halbuki zavallı koçun hiçbir şeyden haberi yoktu. Kesilecek olan, canını kaybedecek olan oydu. Acaba bilseydi koyun gibi sessiz sesiz orada durur muydu? Sonuçta hayvan işte. Aklı fikri yok ki. Pazarlık edenler kim? Ne için pazarlık ediliyor? Pazarlık olsun diye canhıraş gayret edenler kim? Çıkarları ne? Menfaatları ne? Hadi anladık: satan para kazanacak, alan etini yiyecek, peki illah pazarlık olsun diyenler, tekrar tekrar el tutuşturup maydanoz olanlara ne oluyor? Mal başkasının, can başkasının işte bunu anlamış değilim?
Son aylarda “Arap Baharı” denilen olaylar sanki bu kurbanlık pazarlıklarına benziyor. Bu aslında yıllar önce Irak’la başladı. ABD diğer ülkelerle pazarlığa başladı. İngiltere, Fransa, Almanya ve diğerleri. Vur aşağı, çık yukarı sıkı bir pazarlık. Seyircilerde tıpkı Pazar yerindekiler gibi “Haydi, haydi, tamaaam, olduuu , işte bu” diye teşvik ve yaltaklık, yalakalık, şamata gırla gitti. Zavallı kurbanımız IRAK YÖNETİMİ ve IRAK HALKI oldu. Sonuç 3’e bölünmüş bir Irak ve bütün gelirlerine el konulmuş bir ülke. El koyan ise sadece ve sadece ABD.
Film tekrar başa sarıldı. Şimdi de benzer oyun ve pazarlıklar Tunus, Mısır, Libya için tezgahlandı. Suriye için tezgahlanmaya devam ediyor. Kurbanlar belli:--Canı yanan, kanı akan ülke halkları ve ülke yönetimleri. Kurbanları teslim alan da belli:--Eti, kavurmayı, çevirmeyi yiyecek olan ABD. Sorabilir miyim peki seyircilere ne oluyor.? Pazarlığı habire kızıştıranlara ne demeli? “Tut tut elini, Salla, salla kolu, salla.. salla.” Sana da düşer belki bir kelle. Düşmezse de alandan yanasın ya oyna güle güle. Buna da böyle “Arap Baharı” derler işte. ABD kazansın her yerde. Benim de tuzum olsun bu çorbada , çörekte.
Hani halkların kendi kaderini tayin hakkı vardı. Hani PANTER EMEL nerde? Hayvan hakları için yırtınan kadın? Hani ülkelerin iç işlerine karışmamak prensibi? Ülkeler arasında hiç Panter Emeller çıkmayacak mı?
Şimdi bunlar Arap Baharı’ mı oluyor? Yoksa Amerika Birleşik Dünya Devletleri oluşumu mu?
Dere kenarında otlayan bir kuzucuk az üst tarafında bir kurdun kendisine doğru geldiğini görür. Bakar ki kurt aç, her halinden belli. Gözü dönmüş. Bahane arıyor.
----Kuzu, kuzu derenin suyunu bulandırmışsın tam da su içecektim. Suçlusun.
----Ama nasıl olur kurt kardeş?Sen üst taraftasın ben alt taraftayım. Suyu ben bulandırmış olamam.
----Olsun birisi bulandırmış. Bende seni görüyorum. Öyleyse suçlu sen olmalısın. Diyerek kuzuya saldırmış ve parçalayıp yemiş. Bahanesi uysa da uymasa da kuzu kurda kurban , pardon yem olmuş.Uysa da uymasa da , ABD Arap ülkelerini bir kere daha hizaya getirecek. Uslu durmayanın kulağı çekilecek.. Acaba sırada kim var? Bütün mesele bunu bilebilmek. Uysa da uymasa da? Artık ABD demeyelim, ABDD desek daha doğru olacak. Herkes adımını ona göre atacak.
Aşınız katıklı ve sıcak, hayatınız onurlu ve özgür olsun.
Sevgiyle dolun, sevgiyle kalın.
25/11/2011
Ali Osman KIRAŞ
YORUMLAR