“ İş yok , kömür yok. ve burası Çan” başlıklı yazım büyük ilgi uyandırdı.
Okuyucularımın duyarlılığına teşekkür ediyorum.
Etkili , yetkili ve ilgililerden ince sitemlerde aldım.
Bu da doğal.
Belirtmemde fayda var.
Hiçbir kurum ve kuruluşla ticari bağlantım yok.
Siyasi düşünce ve tavrımı zaten herkes biliyor.
Sorumluluğum doğduğum , büyüdüğüm , geçmişimin ve geleceğimin yaşamaya devam edeceği bu şehre karşı.
Beynimde ,kalemimde , vicdanımda özgür.
1970’li yılları hatırlayın.Seramik Fabrikaları ve Linyit İşletmeleri Çan’da üçüncü bir sektörü ortaya çıkardı; nakliyecilik.
Biraz sermayesi olan , tarlasını ve arsasını satan iki – üç kişi bir araya gelerek ortak bir kamyon edinerek başladılar bu işe .Gerektiğinde fayans , gerektiğinde kömür taşımaya başladılar yurdun dört bir tarafına .
Kazanmaya başladıkça ortaklığı bitirip kendi kamyonlarıyla sürdürdüler bu işi.
“Ömür biter yol bitmez” sözüne “Issız gecelerin garip yolcusu” olarak tükettiler hayatlarını.
Trafik kazalarına kurban gittiler, sakat kaldılar ama yılmadılar.
İş vardı ve iyi kazanıyorlardı.
Önce kömür ocakları devletleştirildi.Sessizce hafriyat işleri büyük firmalara , sermayesi olanlara gitti , kimse umursamadı.
Kükürt olayı yüksek gerekçesiyle çevre il ve ilçelere Çan kömürünün girişi yasaklandı, Pazar daraldı , geçici çözümlerle avunuldu.
Tonaj sınırlaması bellerini bükmeye başladı.
Her model yenilemede borçlandırıldılar.
Vergi yükleri anormal ağırlaştı.
Akaryakıt zamları gelirlerinin önemli bölümünü kemirdi.
Birleşip bütünleşemediklerinden ekmek parası uğruna , rekabet adına birbirlerini engellediler .Hatta birbirlerine kurşun sıktılar.
Ve sonunda “kömür satışı yok “dediler, film koptu.
Küçük sanayi sitesinin ve esnafın en önemli müşterileri piyasadan sessizce çekildi.Çan’ın önemli bir ekonomik kaynağı kurutuldu.
Kendi kısır , bencil iç çekişmelerin , siyasi iradesizliğin kurbanı oldular.
Termik Santralin temeli atılırken “Burada Çan’lı ve Çanakkale’ li işçiler çalışacak sözü nasıl havada kaldıysa ,Termik Santral “mat ve düşük kalorili kömür yakacak” yalanı ortaya çıktıysa,ÇLİ Soma’ya bağlanıp ihale ve son karar yetkisi aptalca devredildiyse , hafriyat işinden Çan kamyoncusunun eli çektirildiyse , ÇLİ hala siyasilerin ihtiras yeri ve yolunacak kazı durumuna getirilmişse…
Ve Çan hala sessizse , yangın komşusunun bacasını sarmadan bağırmıyorsa…
“Çan yetim , Çan çaresiz , Çan kimsesiz” derken haksız mıyım?
Her köye gerçeği haykıracak bir deli lazım.
Ne yazık ki “Bu şehrin delisi de yok,velisi de!”
“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” denir de, işte yılan kamyoncuyu , fabrika işçilerini , sanayi sitesini ,esnafı ısırmış bile.
Her gün Avcılar Kulübü önünden iki büyük ve bir yarım otobüs İÇDAŞ’a Biga’nın Kemer’ine işçi taşıyor. Ta Lapseki’ye kadın işçiler gidiyor.
Bütün mahallelerde “ Satılık ve kiralık” ev ilanları dolu.
Sizi bilmem , benim içim kan ağlıyor.
Ne yazık ki kalemimden başka derdimi paylaşabileceğim pek kimse yok.
Ve dua ediyorum
“Allah’ım sen bu Çan’ı koru”
YORUMLAR