…
“Bütün yokuşların umutsuzluğu çıktığı
Bir gün gelir de
Sen yorgunluğuna ve yenilmişliğine aldırmadan
Alnın domuz domur ter
Yüzünde derin çizgiler
Kırık çizgiler
İnadına sevgi kıpırtıları yüreğinde
Yoluma düşersen…
…
Yalnızlığın ortasında üşüyen yüreğimi hayalinle ısıtıyorum. Kar düşlerimin ortasına sokuluyorsun usulca… Aşk çilesinin doyumsuz tadını duyumsuyorum beynimin ve tenimin her noktasında…
Sevgi: hayatın kendisi, anlamı, gerçek tanımı… İnsan olmanın ve insan kalmanın tek hedefi olan sevgi: hayatımızın bütün anlarına güzellik bırakıyor; Çoğu zaman kaybedince farkına varabildiğimiz… İnsani yönlerimizi öne çıkarıyor. Öyleyse sevgiden neden utanıyoruz gönül şarkım?
Baş döndürücü değişimlerin tanığıyız çağımızın. Kavramların içeriği boşaltılmış. Beyinler çelişkilerle kilitlenmiş, kirletilmiş. Sıradanlaşıyor, sürüleştiriliyor ve kopyalaştırılıyor insan.
Zoru başarma, uzak, anlamlı ve insani hedeflere yürüme yerine bizim için hazırlanan, dayatılan fikir kalıplarının, bizim için düzenlenen sanal hayatı onaylama tuzağına düşüyoruz. Alnımızdaki ter, yüreğimizdeki insanilik, beynimizdeki özgürlükler istila ediyor, farkında değiliz. Başkalarının hikayelerini taklit etmeye çalışıyoruz. Oysa biz kendi hikayemizi yaratma azmini ve yaşama tadını öğrenmiştik. Sahi, merak ediyorum tohum sabrını ve bahar inancını nerelerde bıraktık? Nerede uzayan karanlıklara, yalnızlıklara, acılara, çilelere karşın çoğalttığımız ve paylaştığımız şiirler? Şuan biz neredeyiz?
Dayatılan bütün olumsuzluklara rağmen tepkisiz, sessiz, ilgisiz ve sürprizlere kapalı bir hayattan geriye bize ne kalacak? Hayalleri dahi tüketilmiş ve geriye dönüşleri kapatılmış pişmanlıklar mı?
Sadece maddenin ve yaşanılan anın cazibesine kapılan insanın köleliğe razı tavrını insan olmamızdaki amaca ve sevgiye olan inancımıza yakıştırabiliyor muyuz?
Uzaklığınca büyüyen özlemlerine eklediğim kar düşlerinin ortasındayım. Seni düşününce yüreğim bahar, beynim insan, tenim taze tomurcuk. Hayatın anlamıyla el sıkışıyorum. Huzur iklimlerinde soluklanıyorum.
Toprağın altındaki tohum sabrının sırrını çözüyorum.
Gerisi bahara armağan bir şiir…
Bütün yokuşların umutsuzluğa çıktığı
Bir gün gelir de
Sen yorgunluğuna ve yenilmişliğine aldırmadan
Alnında domur domur ter
Yüzünde derin çizgiler
Kırık çizgiler
İnadına sevgi kıpırdanışları yüreğinde
Yoluna düşersen…
Bütün yokuşların acıya ve çileye çıktığı
Bir gün gelir de
Yokluğuna ve yenilmişliğine aldırmadan
Sen yine de yoluma düşersen
Yaşanmamış bahardan
Ilık bir buse konduracağım dudaklarına
Topraktaki tohum ısınacak…
YORUMLAR