Başlangıçta söz vardı.
Tarihteki bütün değişimler sözle başladı.
Mesela, İncil’de “ Tanrı, insanı suretinden yaratmıştır.” der…
Kuran-ı Kerim: “Oku” diye başlar. “Oku, seni yaratan Rabbinin adıyla…
Söz varsa hayat vardır.
“Zaman bir nehirdir ve kitaplarda sandallarıdır. Birçok cilt bu yolculuğuna bir nehirden başlar. Parçalanır ve kumlara gömülerek unutulur. Sadece çok ama çok azı zamanın sınavlarını geçer. Ve gelecek devirleri kutsamak üzere hayatta kalır…”
Hayatta kalan insan beyninin ürünü bilgidir.
Bilgiler birbirine eklenerek insana yeni, değişen bir dünyanın nimetlerini sunar.
Merak, merakın yarattığı sorular ve sorulara cevap aramada kullanılan bilginin açtığı pencerelerde beliren ufuklar hayatın yolunu belirler…
Hayat madde ve mana üzerine inşa edilmiştir:
Sırlar ve gerçekler…
İnanç ve şüpheler…
Bilgi ve cehalet…
Hayatımızın sınırlarını genişleten veya daraltan kavramlardır.
Söz yazıya dönüşmeye başladığında; taş tabletler, mermerler, deri, papirüs ve kâğıtlar üzerinde; işaretler, semboller ve harfler biriktikçe, bilgi yeni bir hafıza oluşturmaya başladı.
Sonra kitaplar, ansiklopediler, kütüphaneler insan beynine akmaya, bilginin çeşitliliği yeni sentezlerle yeni bilgileri ortaya çıkarmaya başladıkça insanın “ortak aklı” güçlenmeye başladı.
Bütün dinlerin ayetlerinde ve öğretilerinde bilgi hep öncelikli olarak kutsanmıştır.
Çünkü hayatın ve geleceğin yönünü bilginin ve bilgiyi kullanan insanın belirleyeceği gerçeği önemli bir ortak noktadır.
Allah’ın insana bahşettiği iki önemli nimet vardır:
Hayat ve akıl…
İkisi birlikte kullanıldığında anlam kazanır.
Aklı bilgi eğitir, olgunlaştırır, üretici hale getirir.
Böylece akıl hayatımızı hem madde hem mana üzerine zenginleştirir.
Dinimizde inanan bir insanın bıraktığı bir sebil, hayrat veya eserin insanlığa, canlılara, çevresine hizmeti söndükçe sevabın devam ettiği vurgulanır.
“İlim Müslüman’ın öz malıdır” diye yol gösterir…
“Oku” diye emrolunur…
Öyleyse insanlığa bırakılan her bilginin, bu bilginin yaratacağı insanlığa sunulan nimetlerin sevabını inanan bir akıl nasıl umursamadan hayat sürebilir?
En hayırlınız, insanlığa en fazla hizmet edendir” demiyor mu peygamberimiz?
Kutsal kitapların hepsi bilginin ana kaynaklarıdır.
Akıl ve hayat; bilgiyi anlama, yorumlama ve hayatın pratiğine geçirmesi için bahşolunmuştur insana. Bunun için yaratılmışların en hayırlısıdır insan…
Başlangıçta söz vardı:
“Ol” dedi ve oldu…
Söz kelimeye, cümleye, bilgiye dönüştükçe hem insanlık hem dünya değişir.
O halde ilk başa yeniden dönmemiz gerekiyor.
Neydi ilk emir?
“Oku”…
YORUMLAR