Lamia , beklenmedik anda içimde kopan fırtınalardır, peşi sıra bereketli yağmurları çağıran..
Adı konulmamış bir sıkıntıdır, hiçbir tarafa koyamadığım. Ruhumun derinliklerinde saklamaya mahkûm ve mecbur kaldığım.
Duygu sağanaklarında gizli bir sevda tohumunun itiraf edilemez, patlamasıyla uç vermesidir.
Zamansız, mekânsız, imkânsız bir aşkın yıllar sonra bile içte kalan bir dip dalgasıdır.
Ay ışığına ve güle veda edilen hayatın sahibi bülbülün gizemli melodisidir.
Lamia, sokaklara düşen yağmur damlalarına bulaşan ayak izleridir. Koca konak da tomurcuklanan bir gül, sevgi yoluna unutulan çınarlar, haziranda hatırlanan ıhlamurlar, pencereler de unutulan fesleğenlerin ruhudur.
Lamia, fabrika sireninde soluklanan bir işçinin alın terine karışan geleceğe dair umududur. Hayat üzerine hayat biriktirmenin gayretidir. Paylaşılan bir dostluğun suskun samimiyetidir.
Lamia, küllenen bir çoban ateşinin rüzgârla nefeslenen közüdür. Unutulan toprak kokusu ekmek buğusudur.
Lamia, içimde oluşan cennet ve cehennemin birlikteliğidir. Şükrü ve isyanı içinde barındıran… Erenler tepesinde ki meşe ağacının zirvede ki yalnızlığıdır. Sıra dışılıktır. Hayatın ortasında inadına sevdaya, inanca sadakattir.
Lamia, Menderes Park´ında sonbahar hüzünlerini alınlarında ki derin çizgileriyle barıştıran huzurun koyulaşan yalnızlığına yarenlik eden bir bardak sıcak çaydır. Köprüde poyrazın nefes kesen uğultusu, şehrin üzerine çöken sistir.
Lamia, yüreğin derinliklerinden süzülüp tortusu bende kalan bir şiirdir.
Gece ellerini uzattığında yalnızlığa
Perden usulca aralanırdı Lamia
Öylece beklerdim sokağın ucunda
Gölgen düşerdi buğusunu sildiğin camlara
Kaç masal uçtu gitti ellerimden
Kaç hayal uçtu gitti gözlerimden
Mahcup, tedirgin bir delikanlıyım
Gülümseyen yüzün aklıma gelince Lamia
Sonbahar çoktan çekildi dağlara
Yapraksız, yeşilsiz, çiçeksiz kaldım
Ayak izlerimi biriktirdiğim kapının önümde
İlk kırağı düştü üzerime Lamia
Artık zaman tohuma soyundu çırılçıplak
Lodoslar savurdu, poyrazlar gömdü, sustu toprak
Ve en çok sevdalı yürekler ıslandı
Kediler, köpekler, sarhoşlar, birde ben Lamia
Bir rüyaya başını koyup daldığında
Gönül yaralarını hangi kuytulara saklamıştın
Uyandığında sabaha saçların dağınık
Soğumuş ateşlerin külünde ısındın mı Lamia?
Lamia bu sevda bana zor, sana imkânsız
Eritir ruhumu umuda nefeslenen kor
İçini kemiren sıkıntıların üzerine
Fark edemediğin mehtabın ışıltısı benim Lamia
Bir gün hayata, sevdaya, sana küsersem,
Bu çınarlar, ıhlamurlar bekler yolunu Lamia
Susarsam türküler yetim kalırsa
Her sabah ve her akşam mutlaka
Bu şehrin kalp atışları hatırlatır adını Lamia
Ölürsem, unutulursam, duasız kalırsam
Çayırlarda bir gül tomurcuklanır
Bu sevda
İlk yağmurla
Yeniden Çan sokaklarına düşer Lamia
YORUMLAR