Teknoloji geliştikçe, ulaşım, haberleşme kolaylaştıkça, bilgi yükü arttıkça, şehirler büyüdükçe bu fırtınanın ortasında kalan insan yalnızlaşıyor. Yalnızlaşan insan gönül penceresini de çoktan doğaya, doğanın ayrıntılarına, diğer insanlara da kapatmış olduğundan bunalım üretme ve bunalımların ortasında yok olma sürecini yaşıyor.
Bana göre gelişmenin ve değişmenin ortasında dengesini kaybederek, kendi iradesi dışında sürüklenmeye başlayan insanın, kendisini vareden değerlere, köklerine sımsıkı sarılması gerekiyor.
Bu değerler neler olabilir?
Ben önce sevgi diyorum. Sevginin temelini bilinç, kararlılık, inanç ve ideal oluşturuyor.
Sevgi bilinç gerektiriyor. Seven insanın her şeyden önce yaşamak, yaşatmak ve çoğalmak üzere kurması gerekiyor hayatını.Kendisine ve çevresine olan saygı çerçevesini genişletmesi, hayatın ayrıntılarını duyumsayarak, bu ayrıntıların ortaya koydukları güzellikleri hissetmesi, sorumluluk duygusunu güçlendirmesi gerekiyor.Sevgiyi hayatın, çevrenin ve doğanın ayrıntılarına yayan, kendisinin varlığını ve önemini çevresinin değeri ile bütünleştiren insan kendisiyle barışıyor.Anlama ve doğru değerlendirme çabalarıyla birlikte hoşgörüye ve sabra ulaşıyor.Hoşgörü ve sabır sevgi özlemi içindeki diğer insanların kalbini açan anahtar konumuna dönüşüyor.Böylece gelişen teknolojinin esiri durumuna düşen, yüreği kalın bir yalnızlık kabuğuyla çevrilen, çoğaldıkça yalnızlaşan yalnızlaştıkça bencilleşen insanlar; geride bıraktıkları, unutmaya yüz tuttukları, yaşamanın ve var olmanın sebebi olan sevgiye yüz çevirmekten başka çareleri olmadığını kavramaya başladıktan sonra yönünü sevgiye çevirecek ama gecikmiş zaman farkıyla…
Sevgi kararlılık gerektiriyor, insana güç veriyor, sabır veriyor, olumsuzluklar karşısında acılar ve kırılmışlıklar karşısında direnme gücü veriyor. Direnç, kişiliği güçlendiriyor, özgüveninin artmasını sağlıyor. Kararlılık ve mücadele azmi beyin ve gönül dinamikliğiyle bütünleşiyor. Yaşamak, yaşatmak ve çoğalmakla daha bir anlamlanıyor. Anlamlı bir hayata ulaşan insan, kendisine ve çevresine sorumluluk duygusuyla apayrı sevgi ikliminde çiçeklenmenin hazzını yudumlamaya başlıyor. Sevgi, inanç ve ideal istiyor. İnsanın; kendisini vareden, yaradan o ilahi güce uzanabilmesi için kendisine şu soruyu sorması gerekiyor; “ben neden yaratıldım?” veya “yaratılmamın,var olmamın sebebi nedir?” bu sorunun sorumluluğunu içinde duydukça, o gücün güvenini yüreğinde hissettikçe daha anlamlı, sorumlu, kararlı ve bütün yaratılanlara karşı daha hoş görülü olması gerekliliği de ideali getiriyor peşin sıra. O ideale ulaşmak için sevginin ayak izlerini takip ederek zaman kavramının ötesine bir amaca yöneliyor.
Sevgi; kararlılık inanç ve ideal istiyor.
Kısaca sevgi sorumluluk ve bedel istiyor. Bedeli ödemeyenler yakalıyor bütün acılara, kırılmışlara rağmen sevgiyi…
YORUMLAR