Bir su damlası sıyrılır buluttan. Boşluktaki derin düşüşün ardından toprağa, dallara, insan yüzüne düşer.Serin bir yaşama sevinci belirtir doğanın yüzeyinde .. Toprak ekmeğin bereketince kokar, yapraklar yeşilin en koyu tonuna bürünür, dudaklarda şükür duaları çoğalır.
Sonra artar, artar damlalar yağmura dönüşür. Bazen çisil çisil, bazen sağanak olur, ıslatır, üşütür, serinletir… Toprak rahatlar, bırakır kendini yağmur damlalarının okşamasına..
Dallar daha bir coşkuyla uzanır gökyüzüne… Eller duaya kalkar ve dudaklar kıpırdar sessizce ‘Rahmet… Rahmet..’
Eskiler yağmura rahmet derlerdi.’Rahmetini bol kıl Allah’ım yakarışı yağmur beklentisinin çağrısı olan dua olurdu. Evinin bereketini yağmurun yağmasına bağlayan büyüklerin yanı sıra küçükler, annelerin azarlamasına aldırmadan bahçelere fırlar, rahmet damlalarıyla ıslana ıslana oyunlarına başlar, çığlık. Çığlığa tekerlemeler söylerlerdi.
“Yağ yağ yağmur
Teknede hamur,
Tarlada çamur,
Ver Allah’ım ver,
Sicim gibi yağmur”
Yağmurun başlaması bütün insanların yüreğini tarifsiz bir coşkuyla doldururdu. Yağmurda ıslandıkça güzelleşen çocuk yüzlerinin oyuncaksızlığa çamur istekleri, çamurla üstlerini, başlarını batıra batıra yaptıkları oyuncak sevinçlerine ‘Teknede hamur’ temennilerini eklemeleri, tarlada yağmurla çoğalarak bereketin sofraya taşınması dileklerinin en güzel ifadesini oluştururdu.’Ver Allahım ver/ sicim gibi yağmur’ cümlesi de ilk dua tatlarıyla ısıtırdı dudaklarını..Birde batan üst başların eklenen anne tokadı olmasa mutlulukları uykunun ilk basamaklarına kadar giderdi.
Yağmur yağıyor,
Seller akıyor,
Arap kızı camdan bakıyor..’
Bu tekerlemede de bahçede oynamasına izin verilmeyen bir kız arkadaşlarını oyuna davet etmelerine ince bir alay katıyor çocuklar. Onu kışkırtıyor.
Yağmurda oynaması yasaklanmış çocuk maznunluğu…
Bir Temmuz akşamı, bunaltan sıcakta terliyorum aniden başlayan bir yaz yağmurunun ilk heyecanını yudum yudum tadarken hatırladım eski çocukluğumun yağmur tatlarını. Yeniden yaşadım sanki. Çocuklarımın yağmuru yasaklanmış hayatlarının burukluğunu duydum içimde. Şemsiye ve çantayla örtülmüş başlarını yağmursuzluklarını düşündüm.Doğal hayattan koparılmış coşkularını.Sevgi,Şefkat ve ilgi adına daralttığımız özel hayat alanlarını.. Yağmur bereketinden gün geçtikçe uzaklaşmalarını..
Yaz yağmurlarıyla duygularımın canlandığı gecede yağmurun serinliğine karışan toprak kokusunu, Yaprak hışırtılarıyla canlanan en sade musikiyi doldurdum içimin derinliklerine ve yağmurun rahmetine şükrettim.
YORUMLAR