Reklam
Kadir Kenar

Kadir Kenar


Çanakkale’de görmek istediğim seçim sonuçu!

03 Nisan 2018 - 13:38

En sevdiğim sözlerden birisi L. Csonka’ya aittir; “Her şeyi kazanmak istediğinde, her şeyi kaybetmeyi de göze alacaksın”
Onun için hırslı insanları gördüğümde hep bunu düşünürüm..
Arkadaşlarımı da bu konuda hep uyarırım..
Evet yatırım yapmak, büyümek güzeldir; ama işlerin yolunda gideceğini kim garanti edebilir!

Siyasete böyle bakarım. İnsanların ısrarla bir daha bir daha demesi kadar riskli iş yoktur.
İşte dört gün sonra seçimler var..
Ben Çanakkale’de hava bu sefer değişik dedikçe, bazı arkadaşlarım hayal görüyorsun diyorlar!
Ben hayal görmediğimi düşünüyorum..
Ama onlar gerçekleri görebiliyorlar mı ondan emin değilim..

Şuanda seçimde yarışan üç partide de büyük bir endişe var..
Merak var..
Beklentileri büyük.
AKP yine birinci parti çıkacağına inanıyor.
CHP bu sefer birinci parti olarak kendilerinin ipi göğüsleyeceğini düşünüyor..
MHP biraz geçte olsa toparlandığı için, aynı iddiayı taşıyor..

Üç partinin birden birinci olamayacağına göre, bu sters ve meraklı gerginlik Pazar akşamı sandıklar açılana kadar devam edecek.
Benim gönlümden geçen ise şu; Füsun Koroğlu’nu mecliste görmek..
Birinci parti kim olursa olsun beni ilgilendirmiyor..

Neden Füsun Koroğlu onu da söyleyeyim..
Çanakkale’nin; merkez ve ilçeleriyle birlikte önünü görmesi gerekiyor.
Bunun için ne yapılması gerektiğini söyleyen tek vekil adayı Koroğlu..
Ulaşım mastır planı, turizm mastır planı vb..
İşte bu ve benzeri acil konuları Koroğlu’nun hiç zorlanmadan hayata geçireceğine inanıyorum.
İktidarda olmasa bile bunları başaracaktır..
Ve diğer milletvekilleri de bir abla olarak onun yanında olacaklardır..
Bundan da şüphem yok.. Mehmet Daniş’i iyi tanıyorum. Hiçbir komplekse girmeden bunu yapacaktır..
Gelin güzel bir fıkrayla gerginliğimizi atalım!
Bir işadamı birkaç gün önce sekreterini kovmuştu, yeni bir sekreter aramaktaydı. Bir arkadaşı, sekreterini neden kovduğunu sorunca anlatmaya başladı:

- İki hafta önce 48. yaş günümdü ve o sabah kendimi çok keyifsiz hissediyordum. Kahvaltı sırasında karımın doğum günümü kutlamasını ve hediyemi vermesini bekliyordum. Ancak o bana bir günaydın bile demedi. Karım unutmuşsa da çocuklarım hatırlar diye içimden geçirdim fakat onlar da tek bir söz etmediler. Ofisime girdiğimde Jessica, "Günaydın Patron, doğum gününüz kutlu olsun" dedi. En azından birinin hatırlıyor olması beni memnun etmişti. Öğlen yemek zamanı geldiğinde Jessica kapıya vurdu ve "Dışarıda hava çok güzel ve bugün sizin doğum gününüz, haydi yemeğe çıkalım, sadece siz ve ben" diyerek beni davet etti. "Bütün gün duyduğum en güzel şey bu. Haydi gidelim" dedim. Yemeğe çıktık. Normalde gittiğimiz bir yere gitmedik, şehir dışında özel bir lokantaya gittik. İki martini içtik ve yemekten sonsuz zevk aldık. İşyerine dönerken, "Hava çok güzel, ofise dönmemiz gerekmiyor değil mi? diye sordu. "Hayır, sanırım gerekmiyor" diye yanıtladım. "Benim evime gidelim ve size bir martini daha ikram edeyim" dedi. Evine gittik. Başka bir martininin daha tadını çıkardık ve Jessica dedi ki "Patron, izninizle, yatak odasına geçip üzerime daha rahat bir şeyler giyeyim." Ona memnuniyetle izin verdim. Yatak odasına gitti ve 5 dakika sonra yatak odasından çıktığında elinde kocaman bir pasta taşıyordu, arkasından karım ve çocuklarım geliyordu. Hepsi "İyi ki doğdun" şarkısını söylüyorlardı ve ben orada üstümde sadece çoraplarımla oturuyordum. :))


YORUMLAR

  • 0 Yorum